Which is nothing перевод на турецкий
436 параллельный перевод
The last three years I've turned 29, which is nothing for a woman my age.
Son üç yılda 29 oldu yaşım, benim yaşımda bir kadın için bu da hiçbir şey değil.
I see him behaving abominably which is nothing new.
Tek gördüğüm, kendisinin rezil bir tavır sergilediği, ki bunu da ilk defa yapmıyor.
Because of this flesh, which is nothing but a shitbag, you call flesh "Nature" and forget about the rest.
Çünkü beden bok torbasından başka bir şey değildir,... bu bedene "Yaratılış" dersiniz geri kalanın önemi yoktur.
It's just paranoia, which is, excuse me, which is nothing...
Bu yalnızca bir paranoya, kusura bakma ama, aslında olmayan...
Nothing which is nothing really dangerous.
Yani hiç aslında tehlikeli bir şey olmayan.
The best I did, in the words of the former mayor of Combronde was the school of crime, which is nothing more than our mandatory answer to those who were killing our friends.
Ama ne yapabilirdim? Aslında arkadaşlarımdan biri arabada şöyle söylüyordu : "Okula gitmedin mi?" Hayır, güldüm.
At the end of its life, there's the knife, which is nothing very exciting.
Hayatının sonunda, bıçak var ki bu da hiç heyecanlı değil.
So, tonight, we'll do what you want, which is nothing. I understand.
Anladığım kadarıyla bu gece, istediğin hiç bir şeyi yapmayacağız.
It's just a little theistic hysteria, which is nothing.
Sadece küçük bir deist isteri, önemsiz bir şey.
The shameless way in which the deficiency bill has been delayed - Is nothing short of criminal.
Bütçe artırımı hakkındaki tasarının utanmazca geciktirilmesi suç işlemekten başka bir şey değildir.
The paper fortunes built up over the past few years crumble into nothing before this disaster which is to touch every man, woman and child in America.
Son birkaç yılda kurulmuş onca başarılı şirket bu felaket yüzünden yok oldu ve Amerika'daki her adam, kadın ve çocuk bundan etkilendi.
It means nothing to be hunted like a beast after this thing which brings no profit?
Bir hayvan gibi kovalamak senin için önemli değil mi? Bize bir çıkarı olmayan bu saçma iş için?
A microscopic examination, everything about it, the lining, the blanket in which the body is wrapped, everything. Let nothing escape.
Mikroskobik inceleme, cesetle ilgili her şey, cesedin sarılı olduğu örtü, battaniye, her şey.
It's something that has never happened to me before... something I never expected would happen... but suddenly it is as if nothing else existed... even my music, which used to mean so much to me. Yes.
Evet.
All of which goes to prove that nothing is wasted.
Hiçbir şeyin boşa gitmediği kanıtlandı.
I know it's the great zeal of your faith which makes you utter this prayer, but it is possible to be overzealous, to destroy that which you hope to save so that nothing is left but emptiness.
Ama aşırı heves, korumayı umduğumuz şeyleri tahrip edebilir ve elimizde hiçbir şey kalmaz.
But the personal meaning... they have had for us is incommunicable, as is the secrecy of private life in general, regarding which we possess nothing but pitiful documents.
Fakat bizim için özel anlamı... dışavurulmazdır ; genelde özel hayatın gizliliğinde olduğu gibi, sahip olduklarımızın acıklı belgelerden başka bir şey olmadığını düşündüğümüzden.
The spectacle as a whole is nothing other than this era, an era in which a certain youth has recognized itself.
Bir bütün olarak gösteri, bu çağdan başka bir şey değildir ; belirli bir gençliğin kendisini içinde tanıdığı bir çağ.
Which is why they'll get nothing.
Onun için bir şey alamayacaklar.
Which is, nothing.
Yani hiçbir şey.
There is nothing with which to take it out.
Bunu çıkaracak bir şey yok.
Sensors reveal nothing which is inimical to human life.
İnsan hayatına zararlı hiçbir şey yok.
I talk of dreams, which are the children of an idle brain, begot of nothing but vain fantasy, which is as thin of substance as the air
Avare beyinlerin. çocukları olan düşlerden konuşurum. boş fanteziden başka birşey olmayan.
Nothing here which would indicate this is anything but a planet.
Buranın gezegenin dışında bir yer olabileceğine dair iz yok.
This godlike phantom, born out of ignorance and fear, is nothing more than a revolting platitude, which is not even worth a fraction of our time.
Şu, cehalet ve korkudan doğan, ilahi hayalet iğrenç bir klişeden başka bir şey değil. Bir saniyemizi bile harcamaya değmez.
The shortest road about which I know nothing but evil legends is the old Bamian Road.
En kısa yol çok iyi değil ama dağdan geçen bir yol var eski Bamyan yolu. Çok sarptır ve güvenli değildir.
They might have burst the stomach, in which case there is nothing I can do for her.
Midesini patlatmış olabilir. Eğer öyleyse yapılacak bir şey yok demektir.
there is nothing of which to be alarmed.
Endişelenicek bişey yok.
What, in theoretical formulation, presents itself as openly detourned, in denying all durable autonomy to the sphere... of the expressed theoretical, by causing the intervention there, by means of this violence, of the action that destroys and carries off all the existing order, recalls that this existence of the theoretical... is nothing in itself, and only come to be known... through historical action, and the historical correction which... is its true fidelity.
Détournement teorik alana, var olan tüm düzeni bozan ve yerle bir eden ayni türde bir siddetli yikimi dahil ederek teorinin kendi basina bir anlami olmadigini, yalnizca tarihsel eylem ve gerçek anlamda bagli oldugu tarihsel düzeltme vasitasiyla kendini through historical action,
All he has to lose is his honor, which is worth nothing here.
Yitireceği tek şeyi kalmıştı, onuru, o da burada para etmiyor.
To my mind there is nothing more contemptible than stealing the laurels which properly belong to the man who was killed in action
Savaşta ölenlerin zaferlerini çalmaktan daha aşağılık bir davranış düşünemiyorum.
A man with which our entire world organization is familiar... and would like nothing better than to see him out of the way.
Organizasyonumuzun yakından tanıdığı ve yoluna çıkmasını istemediği bir adam.
Coming true here is only what's in line with your nature, with your essence, of which you know nothing.
Senin doğanla, özünle, hiçbir şey bilmiyor oluşunla uyum içinde olan gerçekleşiyor.
There is nothing so impertinent or ridiculous which they will not believe, provided it be well seasoned with praise.
Yaptığım şeyde ne yazık ki dürüstlüğün yeri yok. Ancak insanlara ihtiyacınız olduğunda onlara uyum sağlamasını bilmek gerekiyor.
What necessity is there to spend money upon wigs, when we have hair of our own growth which costs nothing?
Peruklara para harcamanız çok mu gerekli, bedava çıkan kendi saçımız ne güne duruyor.
It is a match against which nothing can be said.
Bu kimsenin karşı çıkamayacağı bir evlilik. Herkesin onaylayacağına bahse girerim.
There is nothing more dry, more barren, than his favour and his good grace and "give" is a word for which he has such a strong dislike that he never says "I give", but "I lend, you a good morning".
İyi niyetinden ve iltifatlarından daha nadir görülen bir şey daha yoktur. Vermek kelimesinden nefret eder. Asla Size selam veriyorum demez,
Another says that one night you were caught stealing your horses'oats and that your coachman, that is the man who was before me gave you, in the dark, a good sound drubbing, of which you said nothing.
Hatta, bir gece kendi atlarınızın yemini çalmaya gelirken arabacınıza yakalanmışsınız, o da karanlıkta kim olduğunuzu görmeden size sıkı bir dayak çekmiş ama siz bir şey diyememişsiniz. Peki, öbürlerini de anlatayım mı?
Henceforth there is nothing from which I shall shrink in order to dispute her with you and if you have on your side the consent of the mother I shall have some other resources left to aid me.
Onu size bırakmamak için gereken her şeyi yaparım. Annesi sizin tarafınızı tutacak olursa da başka çare bakarım. - Anladınız mı beni?
My rank is high enough not to disgrace it and there is nothing in all this for which reparation cannot be made.
Ona kesinlikle bir zarar vermem. Bütün bu olayda telafi edemeyeceğim hiçbir şey yoktur.
The sun is 300,000 times bigger than the Earth and there is no end of other numbers and zeroes which simply goes to show that we are a zero ourselves, absolutely nothing.
Güneş, Dünya'dan 300 bin kat daha büyüktür diğer rakam ve sıfırlar sonsuzdur. Bu rakamlar da bizim sıfır, yani tamamen bir hiç olduğumuzu gösterir.
Those who rule our lives know that the theater is a shelter for me and people like me in which we all feel safe and have nothing to fear.
Yaşam ilkelerimiz, bilirsin, tiyatro benim için ve benim gibi olanlar için bir sığınaktır... orada kendimizi güvende hissederiz ve korkacak hiçbir şeyimiz yoktur.
Dr Jones, there is nothing you can possess which I cannot take away.
Dr Jones, sizde olup da alamayacağım hiçbir şey yok.
However, I belong to that great world of millions of innocent men and women who, curiously enough, don't have the foresight to provide themselves with an alibi when a murder is taking place of which they know absolutely nothing.
Ne yazık ki ben... milyonlarca masum erkek ve kadının yaşadığı ve ne yazık ki aslında... hiç ilgilerinin olmadığı bir cinayet işlendiğinde kendilerine bir tanık... bulmayı akıl edemedikleri dünyada yaşıyorum.
Nothing is real but experience, that which can be touched, tasted, felt or, in some scientific fashion, proved.
Yaşanan, tecrübe edilen şeylerin dışında hiç bir şey gerçek değildir. Dokunulan, tadılan, hissedilen..... ya da bilimsel açıdan kanıtlanmış şeylerin dışında yani.
If one of you is guilty, which I find hard to believe, it's a bad idea to hide because there's nothing worse. It's better not to hide but, on the contrary, to confess and repent.
Buna inanmak istemiyorum ama eğer içinizden biri suçluysa gizlenmektense - çünkü hiçbir şey ikiyüzlülükten daha kötü değildir - itiraf edip, pişman olması onun için daha iyi olur.
I'm nothing less than your faithful Girl Friday, Bridey James... here with your wake-up call of today, which is Wednesday the 23rd.
Sadık Cuma kızınızdan aşağı kalır yanım yok Bridey James, burada bugün Çarşamba sizin uyandırma servisiniz.
It is very well to cringe and crawl now, but you thought little of the man that you sent to the dock for a crime of which he knew nothing.
Şimdi korkup çekinmeniz ve sürünmeniz çok iyi,....... fakat biraz da hakkında hiçbirşey bilmediği bir suçtan dolayı mahkum ettirdiğiniz o adamı düşünün.
There is nothing in which deduction is so necessary as in religion.
Çıkarımlarıma göre din kadar... gerekli bir şey yoktur.
Assume we know nothing, which is understating the matter.
Konu hakkında hiçbir şey bilmediğimizi farzet.
So there is nothing between you and Mr. Martin which would constitute "an item", as they say in the press?
O halde seninle Bay Martin arasında, basının "haber" dediği türden hiçbir şey yoktu.
which is 1139
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is what 194
which is nice 40
which is understandable 21
which is a shame 22
which is better 26
which is why 260
which is why you're here 18
which is ridiculous 24
which is which 28
which is what 194
which is nice 40