While you were gone перевод на турецкий
262 параллельный перевод
I got my memories back while you were gone.
Sen yokken hafızam geri geldi.
The afternoon post came while you were gone.
Siz yokken öğlen postası geldi.
Something might have happened while you were gone.
Sen dışarıdayken bir şey olabilirdi.
Sorry we had a little trouble here while you were gone.
Siz yokken çıkan sıkıntılar için özür dilerim. Seyahatiniz iyi geçti mi?
While you were gone we lost three more troopers.
Sen gittiğinden beri 3 asker daha kaybettik.
While you were gone, I kept your name on his lips, your praises in his ears.
Sen yokken adını onun dudaklarına yazdım.
They went in there yesterday morning while you were gone.
Dün sabah senin olmadığın zaman içeriye girdiler.
It kept grinding here in my head all evening while you were gone.
Gittiğinden beri bütün akşam boyunca içim içimi yiyip durdu.
- We did a bit of work while you were gone.
- Sen yokken çok iş çıkardık.
This cable came while you were gone.
Gittiğiniz sırada bu telgraf gelmişti.
Two men came while you were gone.
Sen gittikten sonra iki adam geldi.
That's what it's been like while you were gone.
Sen yokken biz de bunları yaşadık işte.
I loved you while you were gone.
Sen yanımda yokken bile seni seviyordum.
While you were gone, as I was holdin'Buddy, I thought if that bastard, Frank Bennett... ever tries to take my child, I won't pray.
Sen yokken, Buddy'yi kucağıma aldığımda, o Frank Bennett denilen aşağılık herif eğer... çocuğumu benden almaya kalkarsa... bu sefer dua etmeyeceğimi düşündüm.
While you were gone, I did some thinking.
Sen giderken bazı şeyler düşündüm.
- Audrey, while you were gone,
- Audrey, sen yokken
David Kleinfeld became a very big fish while you were gone.
David Kleinfeld sen içerideyken başımıza haydut kesildi.
You know, a lot of things happened around here while you were gone.
Sen yokken burada çok şeyler oldu.
While you were gone, we spoke to Starfleet Command.
Siz yokken Yıldız Filosu Komutasıyla görüştük.
Seems we've developed a new problem while you were gone.
Gittiğinden beri yeni bir problemimiz var gibi görünüyor.
So now you have an excuse to give your mother why you didn't practice while you were gone.
Görevde olduğun süre içinde, neden pratik yapmadığın konusunda, annene sunabileceğin, bir mazeretin var artık.
You asked me to take control of the bank while you were gone.
Benden sen yokken işin başına geçmemi istedin.
I thought about you while you were gone... quite a lot.
Seni düşündüm. Olmadığın günlerde.
While you were gone, we heard about more attacks.
Sen yoldayken başka saldırıların da haberlerini aldık.
While you were gone, I bought some soldier toys from Joe.
Sen gittiğinde Joe'dan oyuncak askerler almıştım.
I guess I just got used to all the quiet while you were gone.
Sanırım ben yokken buranın sessiz oluşuna alışmışım.
While you were gone this summer there were days I would just get in my boat and come riding past your dock.
Bu yaz gittiğinde kayığıma öylece binip iskelenin önünden geçtiğim günler oldu.
Did you run into any kind of trouble while you were gone?
Herhangi bir sorunla karşılaştıız mı?
While you were gone, I breathed some of the sulphur-based environment..... being created by the ship.
Bu arada siz gittiğinizde, gemi tarafından oluşturulan...... sülfür temelli atmosferi soludum.
Burt, while you were gone there was this conga line of cement trucks going up to your place.
Burt, sen yokken... bir sürü çimento kamyonu senin eve doğru gitti.
He moved in while you were gone, started this business taking people out on graboid safaris.
Sen yokken taşındı, kendine bir iş kurdu. İnsanları Kapangil safarisine çıkarıyor.
I moved some things while you were gone.
Sen yokken bazı şeyleri değiştirdim.
They took that kid in for a teratoma resection while you were gone.
Sen yokken çocuığu teratom rezeksiyonu için götürdüler.
While you were gone, I heard something about Beecher.
Sen yokken, Beecher hakkında bir şeyler duydum.
I looked up Swedish web sites while you were gone.
- Sen yokken İsveç sitelerine baktım.
We make love here everyday while you were gone.
Hergün burada aşk yapıyoruz.. Sen gittiğinde...
You'll be pleased to know that, while you were gone things went very well up here, too.
Burdada işlerin iyi gittiğini bilmekten mutluluk duyucaksınız.
Guess what happened while you were gone.
Sen yokken neler oldu tahmin et.
While you were gone, some guy came by to compliment me on my headlights.
Sen yokken bir adam gelip farlara iltifat etti.
Look, man, I got to talk to you about some things... that happened while you were gone this summer.
Bak, adamım, seninle bir şey hakkında konuşmam gerek... Yazın sen yokken olan bir şey hakkında.
While you were gone, we all got together and... talked out some disagreements that we were having.
Sen uzaktayken, bir biraraya geldik, yaşadığımız anlaşmazlıkları konuştuk
Hey. An attorney called every day while you were gone.
Sen yokken her gün bir avukat aradı.
Honey... something happened while you were gone, something bad.
Hayatım siz yokken bir şey oldu, çok kötü bir şey.
While you were at it, you might as well have gone to the other side.
Hazır başlamışken karşıya da geçebilirdin.
- Were you lonely while I was gone?
Ben yokken neler yaptın bakalım?
She's a manicurist I met. I had my nails done while you were gone.
O, tanıdığım bir manikürcü.
Did you notice any unusual symptoms while we were gone?
Sıradışı belirtiler fark ettiniz mi?
Packed while you were gone.
Sen yokken toplandım.
Did Rich help you last night with your photographs? You were gone a while.
Rich dün gece senin resimlerine yardım mı etti?
Look, Doc, I'm impressed with the way you handled yourself while we were gone.
Bak Doktor, gittiğimiz zaman yaptıklarından etkilendim.
You were gone a while, Mist.
Sen Mist, bir süre gitmişti.
while you were sleeping 17
while you can 25
while you're at it 123
while you were away 22
while you 41
while you're here 68
while you still can 38
while you were out 22
while you're doing that 16
while you're there 26
while you can 25
while you're at it 123
while you were away 22
while you 41
while you're here 68
while you still can 38
while you were out 22
while you're doing that 16
while you're there 26