While you were out перевод на турецкий

By the way, while you were out, your wife called.

Bu arada, siz ofiste yokken eşiniz aradı.

- These calls came while you were out.

- Siz yokken gelen telefonlar.

He called while you were out.

Sen dışarıdayken aramıştı.

Mrs. Carlsen's been here while you were out to dinner.

Siz yemekteyken Bayan Carlsen geldi.

- While you were out.

- Sen dışarıdayken.

No one was here, sir, while you were out.

Siz dışarıdayken, burada kimse yoktu efendim.

And might be watched again. So he had better get him out of the way while you were out of the way.

Hala takip ediliyor olabilirsin... o yüzden onu, sen burada yokken saklaması iyi olacaktı.

I took a gander at this while you were out.

Sen baygınken şu rapora baktım.

While you were out, Kansas City called.

Az önce, Kansas City aradı.

Mrs. Marshall called twice while you were out.

Siz dışarıdayken Bayan Marshall iki defa aradı.

Anybody could've walked in while you were out back.

Siz arkadayken herhangi biri girebilirdi.

I searched the house while you were out and 2 cartridges are missing.

Siz havaalanındayken bütün evi aradım. İki kurşun eksik.

oh, i suppose mater told you that while you were out riding.

Bunu sokakta gezerken valideniz mi söyledi?

While you were out to lunch, someone was inquiring for you.

Sen yemekteyken biri seni sordu.

- Yes. - So he... Passed her around like a piece of Christmas candy while you were out playing golf.

Evet, sen bir yerlerde golf oynarken Noel şekerlemesi gibi üstünden geçti.

Well, now, he-he did express some concern while you were out cold there. Oh, yeah, I bet.

Sen baygınken bir ilgi belirtisi gösterdi aslında.

While you were out I read your paper.

Sen dışarıdayken yazını okudum.

Anyway, while you were out showing real estate I dropped half my body fluid, not that it matters to you.

Her neyse, sen o mülkü göstermek için dışarıdayken ben vücut sıvılarımın yarısını kaybettim. Tabii, bunun sizin için bir önemi yok.

Yesterday while you were out, I ate a can of your salmon.

Dün siz dışarıdayken, sizin somonlarınızdan birini yedim.

A gentleman called while you were out, Mr. Poirot.

Siz dışarıdayken bir beyefendi aradı, Mösyö Poirot.

What about that guy you were gonna find... if you could just get out for a while?

Peki ya kısa bir süreliğine buradan çıksan arayıp bulacağım dediğin şu adama ne oldu?

Any of these, Mr. Warren? And of these people go in or out while you were in Car 843?

Siz, 843 numaralı vagondayken, bu insanlardan giren çıkan oldu mu?

Any of these people go in or out while you were in Car 843?

Hayır.

Lit out while you were shooting off your face.

Dikkat ettim sen aniden gidince.

So, while we were trying to make out this example we made sure, that if you take up to write on the blackboard, then write so that nor you or desk could redden.

Tahtayı sildikten sonra oturabilirsiniz. Bu örnekle birlikte neyi öğrenmiş olduk?

Now we find out that you were in the habit of seeing him regularly while your husband was at work.

Şimdi anlıyoruz ki, kocan işte iken onu düzenli olarak görme alışkanlığı edinmişsin.

So far, all I have written in this report... is that you and Lejeune were killed while out on patrol.

Şu ana kadar bu raporda... sen ve Lejeune'un keşif esnasında öldüğünüzü yazmıştım.

While you were talking to your friends, did you look out the window?

Dostlarınızla konuşurken pencereden dışarı baktınız mı?

While you were watching that houseboat... who else went in or out of that house... beside the girl?

Sen o tekneyi izlerken kızdan başka eve kim girip çıktı?

I helped out a bit here while you were busy with her.

Sen kadınla ilgilenirken ben de biraz yardım ettim.

Hey, you were really out there for a while.

Hey, gerçekten iyisin ya.

I was scared out of my mind for a while ; I thought you were going to kill me.

Bir an için korkudan ölecektim, beni öldüreceksin sandım.

- While you're letting out all that air... suppose you tell me why you were sitting in the street this morning.

Havayı suyu bırakta, bu sabah sokakta oturuyordun, onu söyle.

Took your book out of the car while you were getting massaged.

Masaj yaptırırken rotamızı arabada unutmuşsundur.

While you tools were out stealing hubcaps, I lettered in track.

Siz dalga geçerken, ben koşucu oldum.

And you expect me to believe that mary woodhouse died out of sheer fright while you were having a seance?

Ve benim, Mary Woodhouse'un bu seans sırasında korkudan öldüğüne inanmamı istiyorsun öyle mi?

You see, David chickened out and stayed behind... while we were up at the slopes.

Anlarsın ya, biz yukarılarda iken David ödleği korkudan aşağıda kaldı.

While I was there, they beat it out of me that you guys were headed for Texas.

Oradayken yerinizi söylemem için beni bir güzel dövdüler ama onlara sizin Teksas'a gittiğinizi söyledim çocuklar.

Would you explain why you and Rosewood were in a strip bar out of our jurisdiction while you were on duty?

Görev saatinizdeyken, yetki alanınızın dışında Rosewood'la beraber bir striptiz barında ne aradığınızı söyler misin?

You left me out there to be rained on while you were in there with her!

Sen beni orada yağmurun altında bıraktın. Sen onunla birlikteyken!

While you were inside meeting your fox-like American chick I was out in the parking lot learning that the human body can bounce off of concrete.

Sen içerde vahşi Amerikan kadınınla birlikteyken ben dışarıda park yerinde insan vücudunun betonda zıplayabildiğini öğreniyordum.

Listen, Sherlock, while you were tucked away up here... working on your ethics, I was out there... busting my hump in the real world.

Dinle, Sherlock, sen buradan uzaklarda etiğin üzerine çalışırken ben gerçek dünyada çarpışıyordum.

I was up to my knees in rice paddies... with guns that didn't work, going up against Charlie... slugging it out with him, while pussies like you... were back here partying', puttin'headbands on... doin'drugs, listening to the goddamn Beatle albums!

Dizlerime kadar pirinç tarlasında çalışmayan bir silahla, Charlie'ye karşı giderken..... sizler gibi tembellik edip parti yapıp, saç bantlarını takıp uyuşturucu içip, lanet olası Beatle albümlerini dinlemiyorduk!

Well, J.C., actually, I roughed out a draft of it while you were at that baby thing.

Aslında sen o bebek işleriyle uğraşırken ben bir müsvedde hazırlamıştım.

I know you must have a lot of questions about... what happened out there, specifically what happened while you were unconscious.

Orada neler olduğuna dair, bir sürü soru olmalı kafanda bunu anlayabiliyorum özellikle de, bilincin yerinde değilken olanlar hakkında.

You know, I've even had sex in their own beds while their wives were out shopping.

Karıları alışverişteyken evdeki yataklarında bile seviştim.

While you were marking time doing linguaphone courses of the ancient world, I was out there pounding the streets of Tiverton learning the selling trade.

Sen eski çağlara ait dillerin kursunu alırken ben Tiverton sokaklarında ticareti öğreniyordum.

While you were entertaining, I've been finding out about your street corner.

Sen eğlenirken, ben de sorduğun cadde ile ilgili bilgi topluyordum.

[Cernan] As time goes on, I truly believe that you are able to pull out of the subconscious... a great many things that you absorbed... in those moments while you were there looking back at the earth.

Zaman geçtikçe, gönülden inanıyorum ki bilinçaltımızda kalan onca güzel şeyi dışarı çıkarabiliyoruz özellikle dönüp Dünya'ya baktığımız o anları.

If our positions were reversed I wouldn't have been in here treating skinned elbows while you were lying passed out on your office floor.

Konumlarımız tam tersi olsaydı sen ofisinde, yerde yatarken burada sıyrık dirsekleri tedavi etmezdim.

You were sick because you'd been out every night screwing all the whores in Venice while I was sitting at my desk writing so that we had a...

Hastaydın çünkü ben masamda oturmuş yazarken sen Venedik'te her gece tüm fahişelerle düzüştün bu yüzden biz...