Adil değil перевод на английский
5,278 параллельный перевод
- Ve bu adil değil.
- And that's not just.
- yani, cidden, adil değil.
- I mean, honestly, it isn't fair.
Sasha, bu hiç adil değil.
Sasha, that is not fair.
Bu adil değil.
That's not fair.
Bu hiç adil değil.
Yes, it is!
Biliyorum bu adil değil.
I know it ain't fair.
Hiç adil değil.
It's not fair.
Fikrimi sormadan, beni kötü kişi yapman hiç adil değil.
It's not fair to make me the bad guy without my input.
Bu adil değil ve senin suçun hiç değil.
It's not fair and it's not your fault.
- Hey, bu hiç adil değil.
- Hey, that's not fair.
Annen... annen kendini kabul ettirmek için tüm imkanları zorlar ama bunu başardı mı da panikler. Adil değil.
Your... your mom, you know, she fights to push her way in, but then when she gets there, she panics.
- Bu hiç adil değil.
- That is not fair.
Adil değil amına koyayım.
Shit ain't fair.
- Bu adil değil.
That's so not fair.
- Dinle, bu onlar için adil değil.
Listen, it's not fair to them.
Adil değil.
It's not fair.
Bu adil değil, felaket kızgınım.
It's not fair, and I'm mad as hell!
- Bu adil değil!
This isn't fair!
Bu adil değil.
It's not fair.
- Bu adil değil.
- Well, that's not fair.
Hey bu adil değil.
Hey that's not fair!
Ashley, bu hiç de adil değil.
Ashley, that's not fair.
Bu adil değil!
It wasn't fair
Bu adil değil, benden dört yıl daha fazla senle beraber yaşayacak...
It's not fair, she'll stay with you 4 years more than me...
Ama seni bekletiyorum. Adil değil.
But I'm making you wait.
Hiç adil değil.
It's... it's not fair.
- Bu adil değil. - Pamela yaptığın yüzünden intihar etti ve sen bunun adil olmadığını mı düşünüyorsun?
- Pamela overdosed because of what you did, and you don't think it's fair?
Hiç adil değil, bende onlardan hiç yok.
Hey, that's no fair. I don't got none of them.
Bu hiç adil değil Çok hoş, di mi?
It's really unfair to be this charming, isn't it?
- Maggie ve senin için adil değil ama.
This isn't fair for either of you.
Hiç adil değil!
It is so unfair!
- Bu adil değil.
- But Is not fair.
Bu adil değil.
- Is not fair.
- Bu hiç adil değil ama.
- That's not fair.
- Bu hiç adil değil.
- That's not fair.
- Hiç bir şey adil değil.
- Nothing's fair.
Bu adil değil, üzücü şeyler bunlar.
It's not fair, it's just upsetting.
Hayat adil değil ama sahip olduğumuz tek şey...
Life is unfair, but it's the only thing we g...
Bu hiç adil değil.
That's not fair.
Evet bu berbat, adil değil.
Yes, it's awful. It's unfair.
Bu adil değil çünkü akım simülatörünü takıyorsun.
This isn't fair because you're wearing the transcranial stimulator.
Bu hiç adil değil.
- No, no.
Böylesi adil, değil mi?
That is fair, right?
Adil bir takas, evet. Senin için mutlu olmadığımdan değil de bunu bana sabah söylemiştin zaten, hatırladın mı?
An even swap, yes, it's not like I'm not happy for you but you did already tell me this all this morning, remember?
Gayet adil, değil mi?
Sound good, huh?
Adil olmaz, değil mi?
It wouldn't be fair, would it?
Bu açıklama, adil bir okumaya yöneltmez değil mi?
It doesn't exactly make for an even-handed read, does it?
Bu adil değil.
It's unfair.
Yargıç Battey'i en çok üzen şey adil olup olmaması değil bunun tartışılması olmuştu.
The thing that seems to upset Judge Battey the most is not whether he's fair, but to be challenged that he's not being fair.
adil degil.
It's not a fair place.
Buna rağmen, adil olmak gerekirse, teorileri bizimkilerden daha çılgın değil.
Although, to be fair, his theory is no crazier than ours.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25