Altın yok перевод на английский
977 параллельный перевод
Bu madende altın yok. Başka yere bakmamız gerekiyor.
There's no gold in this mine - we have to look elsewhere.
Evet, ama bu kez altın yok.
Yes, but on this occasion, there's no gold to be got.
Kara Tepeler'de altın yok ki.
Well, there's no gold in the Black Hills.
- Altın yok.
- There's no gold.
Sana köyde söyledim, burada altın yok.
I told you in the village, there's no gold around here.
Altın yok!
The gold's gone!
Git buradan, başka altın yok.
Go away. No more gold.
Bak artık viski için altın yok.
No more gold for whiskey.
Gücümü iyi yönde kullandığımı düşünüyorum. Mesela gücümü, İngiltere'nin bütün küçük çatışan krallıklarını tek çatı altında toplamak için kullandım artık onu tehdit etmeye veya yok etmeye gelen herkese karşı kendisini savunabilecek durumda.
For example, I've used it to unite all the small, squabbling kingdoms of England into a single entity, now capable of defending itself against any who might come to threaten or destroy it.
Bahsettikleri yüzde beş, altı milyarı aşkın insan yok olacak demek!
The 5 % they're talking about means that over 6 billion people will perish.
Bugün dünya, marş eden birliklerin topuklarının altında sarsılıp dünyanın büyük bir kısmı, açgözlü ve kuvvet hırsı olanların önünde titrerken biz Amerikalıların, henüz yeni olmuş geçmişimizi hatırlayacak vaktimiz yok geçen her nesille daha da mükemmelleşecek bir devir ta ki bir gün insanlar bunun asla olamayacağını düşünene kadar.
Today, while the earth shakes beneath the heels of marching troops while a great portion of the world trembles before the threats of acquisitive, power-mad men we of America have little time to remember an astounding era in our own recent history an era which will grow more and more incredible with each passing generation until someday people will say it never could've happened at all.
Burada altın falan yok.
There ain't no gold here.
Şey, babanın bu çiftliği, bir katırı ve beş yok, yok altı doları vardı.
Well, your pa had this here farm and a mule and $ 5, no $ 6.
Hayır... yer altının korkacağı bir şey yok.
No... the underground has nothing to fear.
Nişanlım Gabriella'nın penceresinin altında serenat yapmaktan başka bir şeyle uğraştığım yok.
I've been doing nothing but singing serenades beneath the window of Gabriella, my fiancée.
Ali Baba'nın başı ve haramilerin yok edilmesi için on bin altın. Moğol Hakanı ve Bağdat Hükümdarı Hülagü'nün emriyle.
10.000 PIECES OF GOLD FOR THE BODY OF ALI BABA
Harika bir masası ve altın bir tükürük hokkası varmış. yani gayet iyi. Merak etmene gerek yok.
Has a rolltop desk and a gold spittoon... you couldn't miss if you aimed from here.
Şimdi tezgahın altında ne var ne yok diye göz atmaya gidiyorum.
I'm going in there now to look at the picture.
Dün gece... Oso Negro'daki yaşlı adamın... söylediklerine inanıyor musun? Yok altın adamın ruhunu değiştirirmiş, yok altın bulmadan önceki halinden... eser kalmazmış filan.
Do you believe what the old man... who was doing all the talking at the Oso Negro... said the other night... about gold changing a man's soul so that he ain't the same kind of a guy... that he was before finding it?
Burada altın falan yok.
There's nothing doing here for gold.
Size iyi bir şey söyleyeceğimi zannetmiyorum çocuklar... bizim hiç altınımız yok.
I don't supposed it'd do any good to tell you boys... we haven't got any gold?
- Altın çıktığından beri... herkes her şeyi değerinin dört katına satıyor, senin de onlardan farkın yok.
- Ever since that gold strike... everybody's charging four times what things is worth, and you ain't no different.
Yatağımın altında yok.
Well, he's not under my bed.
Anlayacağınız üzere bir üstü yok. Onunla işbirliği yapıp... emirlerine uyacaksınız. Umarım bu karakol... yüksek başarı oranını yeni teğmeninizin yönetimi altında da sürdürür.
You'll give him your co-operation... and your obedience, and I expect this precinct to maintain its high record with the department under your new lieutenant.
Büyük Sebastian barın üzerinden geçip halka içinden geçerek Öne ikili takla atmayı deneyecek, Altında ağ yok başka herhangi bir güvenlik düzeneği de yok.
The Great Sebastian will attempt a double somersault over the bar, through a hoop, scorning a net or any other safety device.
Her yer altın dolu ama çalışacak su yok.
Ground full of gold and no water to work it.
Sen yok olacaksın ahbap altınlar da benim olacak.
You go loose, and I get the gold mine.
Hiç altınımız yok ki.
We haven't any gold.
Arabada altın falan yok.
There's no gold there to fight over.
Birkaç yıl içinde orman yok olacaktı, taşıyıcı da sehrin genişlemesiyle toprağın altına gömülecekti.
I know it sounds mad, but just because you saw yourself...
Çiftliğe harcadığım paranın bir kuruş altına satmam, öyle bir niyetim yok.
I have no intention of selling my ranch for one penny less than I put into it.
Eri'ye göre, önceden altına yattığı diğer heriflerden hiçbir farkın yok.
For Eri, you're just the same kind of guy she's had before.
Bu harabeleri samimiyetle, inceliyoruz, sanki bu eski canavar bu molozların altında ebediyen ezilmiş yok olmuş gibi.
With our sincere gaze we survey these ruins, as if the the old monster lay crushed forever beneath the rubble.
İncilde, altı yaşamın geri verilmesi hakkında herhangi bir şey yok mu?
Well, isn't there anything in that Bible about giving six lives back, and more?
Bu dünyanın görkemli tanrılarına ve büyük kaptanlarına karşı kendi inandığı doğrulardan sapmayanlara senatörlerin ve yargıçların cüppelerinin altındaki bütün günahları ortaya çıkartıp yok edenlere, şan olsun!
Delight is to him... who, against the proud gods and commodores of this earth... stands forth his own inexorable self... who destroys all sin though he pluck it out... from under the robes of senators and judges!
O bölgede altın kaynıyor ama kimsenin haberi yok.
The district's full of gold and nobody knows.
Orası altın kaynıyor ama kimsenin haberi yok.
The district's full of gold and nobody knows.
Maaş çeklerimizi bile bizi yok saymak için kapının altından atıyorlar.
They even slide our paychecks under the door so they can pretend we're not here.
Şu anda büyük bir polis kuşatması maske kullanmış olan haydutlar için 23 eyalete yayılmış durumda. Lâkin 10 milyon dolarlık altının kalanını taşıdığına inanılan kamyondan hâlen bir iz yok.
A huge dragnet for the white stocking - faced bandits has now spread to 23 states, with still no trace of the truck believed to be carrying the remainder of the $ 10 million in gold.
3,5 milyonluk altını taşıyan hayalet kamyondan ise haber yok. Ve şu saat itibariyle büyük haber olmaya devam ediyor.
No news of the phantom truck carrying $ 3.5 million in gold continues to be the big news up to this hour.
Ben o şeyi.. bilmemneyi.. emir altına alınıyorum, ve benim ziyaretçi kartlarımdan başka belgem yok.
I left that thing... whatchamacallit... the mandate at home, and I don't have any other but my visiting cards.
- Altınım yok.
- I haven't any.
Altın yumurtlayan tavuğum yok, biliyorsun.
I don't have a tree that grows money, you know.
Yaşlı şehre hakim iki şeyden biri olan Antonia Kalesi Roma iktidarının merkezi büyük altın tapınak ise yok edilemez bir imanın dış görüntüsüydü.
The old city was dominated by the fortress of Antonia the seat of Roman power and by the great golden temple the outward sign of an inward and imperishable faith.
Hiçbir şart altında gece yalnız başınıza çalılığa gidip maceraya atılmak yok.
Under no circumstances... are you to venture out onto the moor alone at night.
- Buralarda altın madeni yok.
- We never had a gold mine around here.
Alaskadaki bütün altınların, Onun küçük parmağı kadar değeri yok!
All that gold in Alaska? Not worth her little finger!
Yeterli altınımız yok.
We haven't got enough gold.
Buraların en güzel toprağını alacak ve Tennessee Nehri'nin altında yok edecek
He's going to take the best land in these parts and put it right smack under the Tennessee river.
Atlantis'i yok etmek için altımızda kaynadığını görüyorum.
The devastation round this island.
Burada altın falan yok.
No gold here.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65