Ama biz перевод на английский
13,435 параллельный перевод
Evet ama biz sağlıklıyız.
- Yeah, but we're fine.
Ama biz onlarla silahlarla savaşamayız.
But we can't fight them with guns.
Ama biz onlara izin vermeyeceğiz.
But we ain't gonna let'em.
Onlar birimizi veya ikimizi vurabilirler, Ama biz kesin olarak geçeceğiz.
They'll knock one or two of us, but we'll get through for sure.
Ama biz bunu yapmayacağız.
But we ain't gonna do that.
Ama biz kaybedersek, biz kazanırız.
And if we lose, we win.
Arya, bunu nasıl söylerim bilmiyorum ama biz aile falan değiliz.
Arya, I don't know how to say this, but we are not a family, okay?
İnsanlar dünyayı algılayışlarında özel bir şey olduğuna inanır ama biz de aynı ev sahipleri gibi döngülerde yaşıyoruz seçimlerimizi sorgulamıyoruz ve çoğunlukla ne yapacağımızın söylenmesinden memnunuz.
Humans fancy that there's something special about the way we perceive the world, and yet we live in loops as tight and as closed as the hosts do, seldom questioning our choices, content, for the most part, to be told what to do next.
Yani, tabii, kötü şeyler yaptık ama biz değiştik, vallahi.
Yes. Yeah. I mean, like, sure, we've done some bad things, you know, but-but we've changed, I promise.
Ama biz...
But we...
Karışık bir durum ama biz bir komün değiliz. Boşanırken her evlilikten çocuklarımız vardı sadece.
It's a mess, but we're not a commune, we're just divorced with kids from each marriage...
Övünmek gibi olmasın ama biz oldukça büyük bir işletmeyiz.
Not to brag, but we're a pretty big shop.
Ama biz alana kadar lütfen sözleşmeyi imzalamamaya çalış Phil.
But Phil, until that happens... try not to write the deal like lighting a wet match.
Ama biz idare ederiz.
We... we make it work.
Onu kaçırtacak kadar işe yaradı da ama biz bir şey yapmadığımız için hamle yapmayınca senin peşine düştü.
And it worked to the extent that he ran, but... but when we didn't do anything, when we didn't pounce... he came after you.
Şey, aynı işlevlerin birçoğuna geldik, evet. Ama biz asla tanıştırılmadık.
Well, we've been to several of the same functions, yeah, but we've never been introduced.
İntihar diyecekler ama biz öyle olmadığını biliyoruz.
They'll call it a suicide, but we both know it's not.
Muhit bayağı değişti ama biz dayanıyoruz.
The neighborhood's changed, but we've endured.
Ama biz fark etmemişiz.
We just didn't know it.
Kimse için değil, ama biz yinede girmek isteriz.
Not for Adam, not for us, not for anybody, really, but we'd still like to come in.
Ama biz pire değiliz, cambazız.
But we're not the flea, we're the acrobat.
- Sağ ol anne ama biz her şeyi ayarladık.
The city's not that safe right now. Thanks, Mom, but we're set.
Kusura bakma ama dedektifiz biz, profesyonel aktörler değil.
I'm sorry, but we're detectives, not professional actors.
Ama onları paintball silahıyla sırtlarından vurmak, paha biçilemez ki biz de öyle yapacağız.
But shooting them with paintballs in the behind is the best, which is what we're gonna do.
Ama en iyi bölüm altıncı bölüm olan "Biz Sürtükler miyiz?" bölümü oldu.
The best episode that year... was episode six, entitled "Are We Sluts?"
Pek ihtimali yok ama eğer adı Joe'ysa biz ona Scar Joe desek olur mu? Scar Joe.
Oh, this is a long-shot, but if his name is Joe, could we call him Scar-Joe?
Rütbeleri bizimkiyle aynı, maaşları da bizimkiyle aynı. Ama bütün işi biz yaparız, tüm övgüyü onlar alır.
Same rank as us, same pay as us, we do all the work, they get all the glory.
Biz dünyaya yön veriyoruz, ama yemek bile yiyemiyoruz.
We're running the world, we can't get a bite to eat.
Ayrıca oksijen sensöründe de bir sorun vardı ama merak etmeyin, biz ilgilendik.
Well, also, there was a problem with your oxygen sensor, but, don't worry, we took care of that for you.
Biz sana yardımcı olamadık ama belki o olabilir.
Maybe she can give you some sort of insight that the rest of us haven't been able to.
Ama gidiyor, biz de Petersburg'a gideceğiz.
But he's going away, and we're leaving for Petersburg
- Hadi ama! - Ne sikime Biz zaten onların söylediği kişileriz!
- What the f... we already are what they say we are!
Biz olayların ayrıntılarını bulanık hatırlıyoruz ama sen hatıraları net hatırlıyorsun.
When we remember things, the details are hazy, imperfect, but you recall memories perfectly.
Ama ucuzdu ve biz de hızlıca satıyorduk.
We could sell it as fast as we got it.
Köylü olabiliriz ama senin gibi biz de kan ve şan için buradayız.
Cotters we may be, but we're here, same as you. For gore and glory.
Wyclef Jean gibi bir şey yapabiliriz Haiti için bir hayır kurumu başlatırız ama parayı biz alırız.
You know what we could do is we could do like a Wyclef Jean thing and create a charity for Haiti and then allegedly keep all the money for ourselves.
Ama o yolcu gemisi batmadan önce dua ettik biz. - Evet.
But before that cruise ship went down, we prayed.
- Ama şimdi biz alttayız.
But for now we're on the bottom.
Son günlerde kaptanla yakınlığından ötürü kazancın olduğunu anlıyorum, ama eğer biz gidelim diye kendini feda etmek istiyorsa... demek istediğim bu onu tanıdğımızdan beri yapacağı ilk bencilce olmayan hareket olur.
I understand that you've made gains towards a rapport with the captain in recent days, but if he wants to sacrifice himself so that we might go free, I mean, that might be the first selfless thing he's done for our benefit since we've known him.
Ama beni seviyor, sevdiğini biliyorum ve benimle evlenmek için can attığına tamamen inanıyorum ; Çünkü biz birbiri için yaratılmış iki insanız.
But although she loves me, I know, she loves me, and I truly believe she's looking forward to marrying me, because there were ever two people meant for each other...
- Biz gülüyoruz ama.
- Well, we're both laughing.
Ama sana söyleyeceğim Kendiniz için topladığınız itibarı, Biz sadece sizi meşgul etmek için bir bahane arıyorduk.
But I'll tell you, the reputation you have garnered for yourself, we were just looking for an excuse to engage you.
Tamam, biz yola devam ediyoruz ama benzincide kuyruk vardı.
Okay, we're gonna keep driving, but there's been a run on gasoline.
Bak, biz birlikte olabiliriz ama birbirimize dokunmadan.
Look, can we... can we be together, but not touch each other?
Aferin sana ama oğlumuz yanımızda gelmediği sürece hiçbir yere gitmiyoruz biz.
Good for you, but we're not going anywhere unless our son's coming with us.
Tokyo için biz ödeyebilirdik. Ama iş macerası beklendiği gibi gitmedi nihayetinde bu benim hatam çünkü şirket benim bebeğimdi.
We could've paid for Tokyo, but a business venture went south and ultimately, it was my fault because the company was my baby.
Biz senin peşinden gelmeyiz ama sen de bize bulaşma... çunku o zaman biz de sana bulaşırız En son ne zaman bir kalabalıgın... polise tezahürat yaptıgım gördünüz?
We're not gonna bother you, but don't come at us because we're gonna come back at ya. When's the last time you saw crowds of people cheering the police on like that? That brought tears to my eyes.
Ama bu engeller, biz var olmalarına izin verdiğimiz sürece varlar.
But these barriers only exist if we let them.
Biz dönmeden önce acıkırsanız bir şeyler söyleyin dışarıdan ama bu akşam pizza olmasın, tamam mı?
Go ahead and order yourself something if you get hungry before we get back, but no pizza tonight, please?
Biz gölge yürüyüşü yapamayız ama belki o yapabilir.
We can't shadow walk, but... maybe she can.
Ama bilirsin, onu bulduğumuzda, biz, bu... Centilmen adamsın, gitmem gerekiyor ama dinliyorsun...
But uh, you know, when we find it, we will, so... oh gentleman, I just have to go but you listen...
bizi 127
bizim 255
bize 347
bizde 44
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizden 47
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim 255
bize 347
bizde 44
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizden 47
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizi mi 28
bizi takip edin 17
bizi bekle 20
biz geldik 136
bizim gibi 50
bize ne 16
bize izin verir misin 22
bizi bekliyor 29
bizimle misin 23
bize bak 28
bizi takip edin 17
bizi bekle 20
biz geldik 136
bizim gibi 50
bize ne 16
bize izin verir misin 22
bizi bekliyor 29
bizimle misin 23
bize bak 28