Aynı anda перевод на английский
6,605 параллельный перевод
Aynı anda beş farklı yerde olamam.
I can't be in five places at once.
İkinize aynı anda merasim yaptık.
W-we had one for both of you.
Tek bir adam aynı anda iki yerde nasıl olabilir?
How can one man be in two places?
Ben duyusal girdilerimi tek seferde kontrol etmekte sorun yaşıyorum bu örnekte de, bu dil şeyi falan ve aynı anda ayaklarıma dokunman ve tam emin olamamakla birlikte sanırım orgazm geçirdim.
Um... I, um, er have trouble managing too much, er, sensory input at one time and in this instance there was the whole tongue thing and you were touching my leg at the same time and I can't be completely certain but it's possible I just had an orgasm.
Dördümüz aynı anda, eş zamanlı baskına uğradık
So we were raided simultaneously, four of us.
Bu hoş bir şey... 2011 mali yılı itibarıyla, bu tür cihazların her birinde 1 milyar telefon ve internet oturumunu aynı anda izleyebiliyorlar.
This is kinda nice. As of fiscal year 2011, they could monitor one billion telephone or Internet sessions simultaneously per one of these devices.
Hepimiz aynı anda bin bir türlü şey hissediyoruz, değil mi?
I mean, we're all feeling all sorts of things at the same time, right? Whether we're...
Uh, iki farklı tür nadir bulunan kuş sergisi var, ikisi de aynı anda.
Uh, two different rare-bird exhibits going up, both at the same time.
Aynı anda iki piyango kazanmış gibi.
It's like winning two jackpots at once. Hong.
Üç ölü. Üçü de aynı anda, aynı şekilde ölmüş. Üçü de garip.
Three dead, all at the same time, all the same way, all weird.
Aynı anda konuşmalarına bayılıyorum!
Oh, my God. I love it when they talk at the same time!
Aynı anda ikimizi de dairesine davet etmesi sana da tuhaf gelmedi mi?
You don't think it's weird that she invited us both to her apartment at the same time?
- Bilmiyorum. Aynı anda diyor.
It says simultaneously.
Pekala, üç hava sistemini de aynı anda çalıştırın.
Alright, gonna fire up all three air systems simultaneously.
Karımla yan komşumuz arasında kalmış durumdayım fakat ikisini de aynı anda tatmin edebileceğimden eminim.
I'm in kind of in a delicate spot - - stuck between my wife and the guy next door, but I'm pretty sure I can satisfy them both simultaneously.
Peki ya aynı anda asılacak kırmızı bantlar ve bağlarla olan tüm ajitatörler?
But what about all those agitators with red bands and ties who must be hanged at once?
Hey, hepsi aynı anda değil.
Hey, not all at once.
Onları aynı anda indirirseniz, gücü kesmiş olursunuz.
If you switch them off at the same time, you'll cut the power.
Bir dahakine güç ünitesine hepimiz aynı anda vurmayalım.
Next time, let's not all hit the power unit at the same time.
Tamam, aynı anda sağ ve soldaki düğmelere bas.
Okay, press your thumbs down on the lower right and left-hand corners of the screen at the same time.
İkisi tuşa da aynı anda bas.
Press down on both thumb keys at the same time.
Bu şekilde berbat müzikleri aynı anda bir garaja toplanmış olur.
That way they would play their horrible music in one garage at a time.
Çok sayıda vurmalı aynı anda ve uyum içinde çalınca sonuç... hipnotik oluyor.
When a multitude of drums are played at the same time in unison, it becomes... hypnotic.
Enstrümanlarımızı çalmayı aynı anda öğrendik.
We were kind of learning our instruments at the same time.
Savcı Yardımcısı iken aynı anda Lemond Bishop için çalışmadınız ama, değil mi?
You didn't work for Lemond Bishop at the same time as when you were an ASA?
Seni seviyorum, Ichabod, ama aynı anda iki savaşta birden yer alamam.
I love you, Ichabod, but I cannot fight two wars at once.
Sen ve ikiz kardeşin aynı anda öleceksiniz.
You and your twin sister go the same time.
Galileo'nun deneyi basitti. Ağır ve hafif nesneyi eline aldı hangisinin daha hızlı düşeceğini görmek için aynı anda bıraktı.
Galileo's experiment was simple - he took a heavy object and a light one and dropped them at the same time to see which fell fastest.
- Tam olarak aynı anda yere düştüler.
They came down exactly the same. Wow!
Tam olarak, tam olarak aynı anda.
Exactly. Exactly the same.
Eğer iki binici aynı anda aynı koyunu yakalarsa koyunu ikiye bölebilirsiniz.
If two riders get to one sheep at the same time, you can tear it in half!
Aynı anda arandık.
We were called simultaneously.
... durdurmak için B ye basacaksın... Eğer A ve B ye aynı anda basarsan özel bir hareket yapıyor çünkü seni yukarı fırlatıyor.
And "B" makes you stop, and "A" and "B" together is special because you shoot out.
Kusura bakama, merdivenlerden seninle aynı anda iniyordum.
I'm sorry, I was just coming down the stairs at the same time.
Aynı anda 3 farklı yer.
Three different places at the same time.
Aynı anda aklımıza geldi.
We got that at the same time.
Hepsi aynı şekilde düşüyor. Aynı anda.
'They're all falling exactly the same way, all at once.'
Yavruyu kendine yakın tutarak iki saldırganı aynı anda idare ediyor.
By keeping her calf close, she manages to hold off both of her attackers.
İkimiz de aynı anda randevuya çıkabiliriz.
We can coexist on a date.
Tüm Dünyaya aynı anda bölüneceksin.
You will splinter across the entire world in an instant.
Bu oyunu seninle aynı anda düşündüm.
Hey, I thought of this scam at the same time you did.
Ya Dal Po'yla In Ha aynı anda televizyona çıkarsa?
What if both In Ha and Dal Po come on at the same time?
Aynı anda iki kadına tutunan erkek er ya da geç yalnız kalacaktır.
Once a two-timer, will it be difficult for him to become a third, four-timer?
Kazmilerle aynı anda başvurmuştuk, değil mi?
We applied at the same time as the Kazmis, didn't we?
Şu anda ikisi de aynı şey gibi aslında.
Right now they're kind of the same thing.
Şu anda da aynısını yapıyorum, değil mi?
! Oh, god, I'm doing it right now, aren't I?
- Şey nasıI olur peki, adı Halstead miydi? Aynı şeyi şu anda onlar da yapıyor.
They're going through the same thing right now.
Şu anda aynı zamanda hayvanlara eziyetle suçlanacak bir katili yakalamayı tercih ederim.
Well, right now I'd rather arrest a murderer who will also be charged with animal cruelty.
O anda, aynı hamurdan yoğrulduğumuzu anladım.
I instantly felt like we were cut from the same cloth.
- Aynı anda.
Exact.
Çünkü şu anda 13 yıl önce yaptığınızın aynısını yapıyorsunuz.
Because you are at this moment... doing the same thing that you were doing thirteen years ago.