Aynı benim gibi перевод на английский
888 параллельный перевод
Aynı benim gibi.
Just like me.
Aynı benim gibi olmuşsun.
Just like me, then.
Sen de aynı benim gibi Kızılderililerden nefret ediyorsun.
You're too durn friendly with Injuns to suit me.
Aynı benim gibi görünen başka bir kadın daha oluşu sinirimi bozdu.
It annoyed me that there should be another woman who looks exactly like me.
Yalan söylüyor, aynı benim gibi.
He's lying, the same as me.
Fakat buradaki, ülkesi hakkında aynı benim gibi hisseden dört Fransızın fırsat bulsa savaşacağına emin olsam kendimi size inanmaya ikna edebilsem, belki...
But if we can make sure that here are four Frenchmen at least who feel as I do about our country, who, if they had the chance, would fight for France. If I can convince myself to believe you, I might...
Çeteden birinin onunla karşılaştığını düşün, aynı benim gibi.
Suppose one of the gang ran into him, same as I did.
Yazıda bahsedilen adam yargılanmış, cinayetten suçlu bulunmuş aynı gün hüküm giymiş. Aynı benim gibi.
This fellow it writes about, he was tried, convicted of murder, sentenced, all the same day.
Ama o da aynı benim gibi, denizin zor bir yer olduğunu ve görevini yapmanın bir adama en büyük memnuniyeti verdiğini öğrenecek.
But he'll find, same as I, that the sea be mostly hard work. And the biggest satisfaction a man gets is doing his duty.
Tatlım, aynı benim gibi ağırlığını sağ ayağına verirsen...
My dear, if you would lean your weight on your right foot, the way I do...
Eminim aynı benim gibi değerlerini bilmeyen insanların onlara dokunmalarına üzülüyorlardır.
They must be saddened by the touch of one fallen on hard times such as myself.
O denizciler de, arkadaş olmaya çalıştığınız bu canavar tarafından katledilen denizcilerdi, aynı benim gibi.
They were sailors, same as me - - slaughtered by that monster you're tryin to make friends with.
O da aynı benim gibi düşünüyor.
She feels exactly the way I do.
Düzen ve kaosun ikili zıtlığı. Aynı benim gibi.
A dichotomy of order and chaos just like me.
Sana aynı benim gibi gözü pek müşteriler getiriyorum.
I bring you customers like myself - bold ones
Sen de bir korkaksın. Aynı benim gibi, yakalanacağım diye ödün patlıyor.
You're scared i'll get caught same as me.
Gördüğüm kişi, aynı benim gibi.
A boy I see, who looks like me.
Aynı benim gibi, o da bu iş için hayatını verebilir.
Like myself, he would give his life for the señora.
Adam öldürüyor ve asla kaybetmiyorsun, aynı benim gibi.
You kill people and never lose - just like me.
Sıcak, sevecen, şefkatli bir insan olmak istiyorum. Margaret da aynı benim gibi olsun.
I want to be a warm, loving, tender person... and Margaret exactly the same.
Sana ne söylenirse onu yap. Aynı benim gibi.
Do as you're told and I'll do as I'm told.
Aynı benim gibi.
Even as I do.
Çünkü kendisi madenciydi. İçimizden biri, tıpkı diğerleri gibi. Aynı benim gibi.
Because he was a miner, a man of the people, same as me.
Aynı benim gibi hissediyorsunuz. Berbat!
You feel the way I feel... rotten.
Filmin kahramanı aynı benim gibi bir adam.
The main character is a guy just like me.
Aynı benim bu 15 kiloluk balığı aldığım gibi.
Just like I pull up this 35-pound fish.
Aynı şeyleri sana da yapacaklar. Benim gibi peşlerinden sürüklenip sana karşı kötü davranmamalarını moralini bozacak bir şey söylememelerini dileyeceksin.
They'll do all the same things to you... and you'll trail after them just like me... hoping they won't be so mean to you that day... or say something to make you feel so bad.
Bunlar benim yağmacılarım, aynı Moseby " ninkiler gibi.
These here are my raiders, just like Moseby's got.
Benim gibi bir kızla, aynı senin gibi.
Just like you with a girl like me.
Bu çocuklar da aynı senin, benim gibi kamu görevlisi ve hiçbir yere gitmiyorlar.
These boys are civil service... the same as you and me, and they're not getting anyplace.
Seni benim öldürdüğümü söyleyecekler. Aynı karımı öldürdüğümü söyledikleri gibi.
George, just like they said I killed my wife.
Tüm ödemeleri sana yapacaklar, ama aynı benim çizdiğim gibi inşa edileceğine dair, garanti vereceksin.
You will keep all the fees, but you will guarantee that it will be built exactly as I design it.
Cortlandt'ın aynı benim çizdiğim gibi yapılacağına dair sözleşme yapıp imzalamıştık, ben çizimi bu şartla yapmıştım.
You made a contract with me that Cortlandt would be built exactly as I designed it, I did it only on that condition.
Senin bana ihtiyacın var. Aynı benim de sana olduğu gibi.
You need me, just as I need you.
- Aynı ıstakozla benim aramdaki gibi.
- Oh, like me with lobster.
Her yeri görüp benim gibi 25 yıl burada yaşadıktan sonra sen de Teksas hakkında benimle aynı şeyleri hissedeceksin.
And when you've seen it all and have lived with it as I have... in 25 years from now, you'll feel about Texas just like I do.
Aynı benim eşim gibi.
The same with my husband.
Mösyö gibi bir Baron ve benim gibi bir mülteci aynı çatı altında barınamaz.
A baron like Monsieur and an old emigrant like me cannot stay under the same roof.
Bak Danny, benim gibi kızlar, sonuna kadar kalırsak,.. ... genelde aynı şekilde kalırız.
You see, Danny, girls like me, if We stick around for the finish, generally finish up pretty much the same Way.
Aynı benim Cookie'im gibi.
Just like my Cookie.
- Öyle, aynı benim taşaklar gibi!
- Yes, like the balls!
Becket benim düşmanım... Bu beşeri dünyada... bir hain ama... aynı annesinin ona öğrettiği gibi çırılçıplak, yalın bir adam. Senin gibi yüzlercesi eder madam, tacın ve mücehverlerin gibi yüzlercesi!
Becket is my enemy but in the human balance traitor that he is and naked as his mother made him, he's worth 100 of you madam, with your crown and your jewels and your august uncle the emperor into the bargain.
Benim sadık tazılarım, sizin yanınız sıcak, aynı ahırdaki hayvanlar gibi.
My faithful hounds. It's warm beside you, like beasts in a stable.
Düşündüğün zaman hayatın çok basit olduğunu biliyorum. Aynı benim güzelliğim ve çirkinlik gibi.
I know it is too simple to think of life as either beautiful or ugly.
Aynı benim gözlerim gibi.
- Exactly the same colour as my eyes.
Aynı benim gençliğimdeki gibi.
He's just like me when I was younger.
Aynı benim yaptığım gibi.
Just as I have done.
Aynın benim gibi.
( chuckles ) Just like I am.
Montague de söz vermiş. benim gibi. Cezalarımız aynı.
But Montague is bound as well as I in penalty alike.
Arkadaşlarımı benim davetimi geri çevirmemeleri konusunda zorlayacağım ama aynı hırsla benim ruhumu cennete gönderenler gibi beni yok etmek için.
I urge my friends not to reject my invitation, but to devour my corpse as ardently as they sent my soul to hell. "
Arkadaşım Muriel'la ben tohumlarımızı aynı gün dikiyoruz, nedense benim çiçeklerim sanki peşlerinde polis varmış gibi saksıdan fışkırıyor. Zavallı Muriel'ınkiler...
What I mean, my friend Muriel and I, we plant our seeds on the same day, and, I don't know, my flowers come charging out of the pot as if the police were after them, and poor Muriel...
benim gibi 258
benim gibi yap 17
benim gibi mi 35
benim gibi biri 17
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
aynı senin gibi 61
benim gibi yap 17
benim gibi mi 35
benim gibi biri 17
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
aynı senin gibi 61
aynı yerde 37
aynı şekilde 90
aynı zamanda 238
aynı anda 52
aynı fikirdeyim 99
aynı eski hikaye 16
aynı adam 26
aynı değil 21
aynı hikaye 17
aynı şey 224
aynı şekilde 90
aynı zamanda 238
aynı anda 52
aynı fikirdeyim 99
aynı eski hikaye 16
aynı adam 26
aynı değil 21
aynı hikaye 17
aynı şey 224