Aynı şey değil перевод на английский
1,798 параллельный перевод
Suwa-sama bir zalim gibi davranırken insanların öylesine oturmasıyla aynı şey değil mi bu?
Isn't it just the same as when people sat on their hands... while Suwa-sama ruled like a tyrant
Yemek, düzüşmek, öldürmek, hepsi de aynı şey değil mi zaten?
Eat, fuck, kill all the same, right?
- Aynı şey değil.
- It's not the same.
Bu aynı şey değil.
It's not the same.
Aynı şey değil.
It's not the same.
- Aynı şey değil. - Hayır, aynı. Her şey yolunda gidecek.
- It's not the same thing. yes, it is, and it's gonna be okay.
Aynı şey değil.
It's not the same thing.
Aynı şey değil, sınavınızdaki sorular bu kitaptan çıkacak. Bu sahneden değil.
Not the same thing, and the questions on your test will reflect the book, not the movie.
- Bu aynı şey değil ki onların hepsi ırkçı. - Sizce bu hoş bir şey mi?
- Do you like that?
Aynı şey değil, sen daha çok...
- It's not the same! You're more- -
Aynı şey değil.
This is not the same.
Aynı şey değil, Gerçek değil.
It's not the same, it's not, it's not real.
Aynı şey değil, elmalarla armutları karıştırma.
There's no comparison. It's chalk and cheese.
Ama şimdi söylemek ile söylemek aynı şey değil.
No, I know. But telling me now isn't really the same as telling me.
- Aynı şey değil.
- Oh, really? And why's that?
- Öyle mi? Aynı şey değil, kesinlikle.
Because it's just not.
- İkisi aynı şey değil.
It's not the same thing.
Biliyorum, ama aynı şey değil.
I know, but it's not the same.
Aynı şey değil.
It's just not the same.
Aynı şey değil ki.
That's not the same thing.
Ama aynı şey değil mi?
But that's the same thing, right?
Kürtaj da aynı şey değil mi o zaman?
Then isn't abortion the same thing too?
- Aynı şey değil.
- It's not the same thing.
Ben söylüyorum. - Kesinlikle aynı şey değil.
- Totally, totally not the same thing at all.
- Ama Didier, bu aynı şey değil.
But, Didier, it's not the same.
Hayır, demek istediğim, dün akşam gördüğümle aynı şey değil mi?
No, I mean, this is the same shit I seen last night, right?
Senin için aynı şey değil.
For you, it's not the same thing.
Bu aynı şey değil.
That's not the same
- Aynı şey değil.
- That's not the same.
Aynı şey değil.
Not the same thing.
Ünlü bir yazar olmak, ünlü yazarları tanımakla aynı şey değil.
Becoming one isn't the same as knowing one.
Aynı şey değil mi?
Oh, isn't that like the same thing? No.
- Videodan izlemek aynı şey değil, Nick.
Video's not the same, Nick.
- Aynı şey değil...
- Not quite something fresh.
Aynı şey değil, "Lanet olası" demen lazım...
It's not the same... It's not the same thing. Coz you have to say the freaking first to make it work.
- Hayır. Aynı şey değil.
No, it's not the same thing.
Aynı şey değil işte.
It's just not the same.
Birinin hayatını kurtarmamakla onu öldürmek aynı şey değil Sam.
Not saving someone's life isn't the same thing as killing them, Sam.
Brooke, Owen'ın yaptığı hiç hoş bir şey değildi ama her gün hediye almak hoşuna gidiyor diye, onu buna yönlendirmek de aynı derece hoş değil.
Brooke, what owen did was uncool, But it is equally uncool to lead him on Just because you like getting presents every day.
Acı için her şey aynı olacak, değil mi, efendim, ahiret hayatı?
It will be just the same for Sorrow, won't it, sir? In the next life?
Artık hiçbir şey aynı değil.
Nothing's the same now.
Bu sadece bizim evrimimiz için iyi bir şey değil çünkü yeniden üretmek ve kolonize etmek için yeni yollar buluyoruz. Aynı zamanda bu orada ne olduğunu bilmek konusunda insan ruhunda bulunan bir şey.
Not only is it good for our evolution... because we find new avenues to reproduce and to colonize... but I think it's also inside the spirit of human beings... to want to know what's out there.
Ama aynı şey Schleier'ın şoförü için geçerli değil.
The driver isn't SEK, though.
- Şey, tüm berduşlar aynı değil.
- Well, not all hobos are alike.
Bu sığlıkla aynı şey, değil mi?
That's the same as vapid, right?
Aynı şey senin annenin başına gelseydi yardım ederdin, değil mi?
If it had been your mother, you'd have helped, right?
Her şey değiştikçe, nasıl da aynı kalıyor, değil mi?
The more things change the more they stay the same, huh?
Bu, bir fırıncının herkesin pasta yemesi gerektiğini söylemesiyle aynı şey ki bu doğru da değil, bazı insanlar zaten şişmandır.
That's like a baker saying everyone needs to eat cake, which is not true, because some people are fat.
Aynı şey zaten, değil mi?
It's the exact same thing, isn't it?
Aynı şey demek değil.
It's not the same thing at all. It's not even close.
Ne var ki rakibin için aynı şey geçerli değil.
However, the same cannot be said for your adversary.
aynı şey 224
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75