Açıklanacak bir şey yok перевод на английский
55 параллельный перевод
Açıklanacak bir şey yok.
There's nothing to explain.
- Açıklanacak bir şey yok.
- There's nothing to explain.
Oh, pek de açıklanacak bir şey yok.
There's, uh, not much to explain.
- Açıklanacak bir şey yok.
- Nothing to explain.
Manion'un karısının başına ne geldiğini bilmiyorum... o yüzden benim için açıklanacak bir şey yok.
I don't know what happened with Lt. Manion's wife so there isn't anything for me to explain.
- Açıklanacak bir şey yok!
- You'll clarify nothing!
Açıklanacak bir şey yok.
There is nothing to explain.
Ksatriyas'tan neden nefret ediyorsun? Açıklanacak bir şey yok!
There is nothing to explain!
Açıklanacak bir şey yok.
There`s nothing to explain.
Açıklanacak bir şey yok.
There is no explanation.
Açıklanacak bir şey yok efendim.
There's nothing to explain, sir.
Açıklanacak bir şey yok.
There's really nothing to explain.
Açıklanacak bir şey yok.
Nothing to explain.
Yaptığım her şey kayıt altındadır ve açıklanacak bir şey yok.
What I did is on the record and will speak for itself.
Açıklanacak bir şey yok, Zeisha!
There is nothing to explain Zeisha!
- Açıklanacak bir şey yok.
There ´ s nothing to explain.
- Açıklanacak bir şey yok.
There is nothing to explain.
Açıklanacak bir şey yok.
There ain't nothing to explain.
Açıklanacak bir şey yok. İlle de tekrar birleşeceğiz demek değil bu.
Okay, it doesn't necessarily mean we're getting back together.
Boşver, açıklanacak bir şey yok.
Don't worry, there's nothing to explain.
Açıklanacak bir şey yok.
I mean, there's nothing to explain.
- Açıklanacak bir şey yok.
- Nothing left to explain
Hayır, açıklanacak bir şey yok!
No, there's nothing to explain!
Açıklanacak bir şey yok. O senin arkadaşın olduğunu sanmıştı.
She thought you were a friend.
Bianca lütfen, açıklanacak bir şey yok.
Please, there's nothing to explain.
- Açıklanacak bir şey yok.
There's nothing to explain.
Ama içeride önemli bir şey yok. Asıl önemli olan yarın açıklanacak. Yeni suikast teknolojisi.
But there's nothing worth hearing in there until tomorrow, when they unveil their new assassination technology.
Bir ağrın yoksa açıklanacak fazla bir şey yok.
There's not much to explain if you don't have any pain.
Açıklanacak başka bir şey yok.
CAROL : You have a girlfriend.
Açıklanacak hiç bir şey yok.
You don't need to explain anything.
- Açıklanacak bir şey yok.
- There is nothing to explain.
Açıklanacak başka bir şey yok.
You love your grandfather. There's nothing more to explain.