Bana göre değil перевод на английский
1,888 параллельный перевод
- Bu iş bana göre değil.
This isn't the job for me.
Kulüpler pek bana göre değil.
And man the tip line Tonight. Clubs aren't Really my thing.
Külotu giyiyorum, ama bikiniler bana göre değil.
I'm wearing the panties, but I'm not bikini-safe.
Gündelik çıkma işiyle baş etmeye çalıştım ama sanırım bu bana göre değil.
I really tried to deal with the casual dating thing... but i guess it's just not for me.
Bir çok yabancıyla oturup Kumbaya söylemek bana göre değil.
Sitting around with a bunch of strangers Singing "kumbaya" isn't my idea of self-Help.
Bütün bu dünya sizin, arkadaşlarınızın... ve onların bütün faydalarına göre olabilir ama kesinlikle bana göre değil.
This whole world that you guys live in might be fine for the two of you and all of your friends with all of their benefits, but it is definitely not fine with me.
Bana göre değil.
It's not for me.
Burası bana göre değil, Ari.
I'm not really in this town, Ari.
Taşra bana göre değil.
The country's not my thing.
- Sadece bana göre değil.
- Not just for me.
Bu olay hiç bana göre değil.
This is not a good thing for me.
Eğer günüm erkeklerle çay içerek geçecekse... bu bana göre değil.
If it's to spend the day drinking tea with the men it's not for me.
Ama pek bana göre değil piyasanın şartları.
But the way the market operates isn't exactly up my street...
Hiç bana göre değil.
Not my kind of thing at all.
Yavaş ilerleyen sporlar bana göre değil.
Slow paced sports aren't for me.
Sanırım bu randevulaşma işi pek bana göre değil.
I think this blind date thing isn't too kosher for me
Radyoaktif ilaçlar pek bana göre değil.
See I'm just not into the radioactive shit.
Bana göre değil.
It's not me.
Affedersin ama, kalça büyütme ameliyatından sonra bir kadının giymesi için mükemmel bir frakı tasarlamak bana göre değil.
Excuse me, but designing the perfect little frock for a woman to wear home from hip-replacement surgery is not exactly my work.
Seni seviyorum ama öyle kanka olalım, birlikte bir şeyler yapalım muhabbeti bana göre değil.
I like you, but I'm not really into the whole buddy-buddy, let's-go-do-stuff-together kind of thing.
Teklif için sağ ol ama bana göre değil.
Thanks for the offer, but definitely not for me.
Bu bir dükkân, bana göre değil.
That place would be nothing for me.
Bu Müzikal saçmalığı bana göre değil.
Musical is nothing for me.
Bana göre değil mi?
She's not for me?
Oyunculuk bana göre değil.
Being an actor really isn't me.
Bana göre değil.
I'd hate it.
Hiç bana göre değil.
That's not for me.
Hiç bana göre değil.
That's definitely not me.
- Hayır, bana göre değil.
- No, it's not my thing.
Bana göre değil.
I'm just not into her.
Hollywood ve tüm bunlar bana göre değil.
I'm just not cut out for Hollywood and all this.
Üfürükçüler, gurular bana göre değil.
All that guru stuff's not my thing.
Açık havada olmak hiç bana göre değil.
Never did care much for the great outdoors.
Bana göre değil.
Nothing for me.
Bu savaş bana göre değil.
War isn't for me.
Güzel ama evlilik bana göre değil.
Excellent, but not for me. No.
Gezmek bana göre değil.
Fear of excursions.
Bana göre değil.
It's not for me, I'll tell you that.
Hey, bana göre de değil.
Hey, it's not mine either.
Hayır. İnan bana bu ona göre bir yer değil.
Believe me, this isn't her scene.
Bu bana göre değil.
This isn't working for me.
Aslında bana göre, Madhuri Dixit'ten iyi değil.
Actually, I'd say she's a poor man's Madhuri Dixit.
Bana göre öyle değil, göt-Bass.
Not to me, bass-hole.
Şu an, bırakmak için doğru bir zaman değil bana göre. Bırakmak gerektiğini biliyorum ama bunu şimdi yapmayacağım.
Right now is not the time for me to quit... I feel like I should, but I'm not going to right now.
Bana göre, artık o bir teori değil.
To me, it's not a theory any more.
- Bana göre öyle değil, kemirgen!
- Not on my watch, rodent!
Ama şunu söylemeliyim ki seyyar satıcı malları ile dışarılarda takılmam bana göre bir şey değil.
But I have to say that hawking goods with all my shit hanging out isn't my thing.
Bana göre bu cidden hiç adil değil.
To me, this feels really unfair.
Bana göre o, hiç de kötü bir insan değil.
To me he's not a bad man at all.
Eğer bana sorarsan o biraz bitik görünüyor. Benim zevkime göre hiç değil.
She looks a little used up, if you ask me.
Bu yüzden ulusal ya da etnik gururu hiç anlayamadım. Çünkü bana göre gurur kendi başına bir şeye ulaşarak ya da başararak kazanılan bir şeydir. "Kazara doğarak" gerçekleşen bir şey değil.
And I could never understand ethnic or national pride because to me pride should be reserved for something you achieve or attain on your own, not something that happens by accident of birth.
bana göre 203
bana göre hava hoş 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
bana göre hava hoş 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56