Bende değil перевод на английский
1,984 параллельный перевод
Suç bende değil, onda.
It's not my fault. She made me.
Bende değil.
I don't have it.
Para bende değil, ortağımda.
I don't have the money... my partner does.
Bende değil.
Well, not on me.
Getir götür, taşıma işleri yani hamallık bende değil.
I do ALS, as in "ain't lifting'stuff."
Suç bende değil, II. Ramses'te.
- Don't blame me - blame Ramses II.
Bende değil.
- I don't have it.
Elmaslar bende değil.
I don't have the jewels.
Bak, sorun sadece bende değil, tamam mı?
Look, it's just not me. Okay?
Anahtar bende değil.
I don't have the key.
Görünüşe göre bende değil.
It appears that I did not have.
Aradığın şey bende değil. Dosyalarıma bakabilirsin.
I don't have what you're looking for You could check my files.
Pil bende değil ama artık onu kimse alamaz.
I don't have the battery, but no one's gonna get it now.
Onun aldığı mektuplar bende değil. ama biliyorum ki, üçüncü mektuptan sonra babasına yazdı.
I don't have the letters that she got... but I do know she wrote her dad after the third one.
Hala beklentilerini karşılayamıyorsam hata bende değil, sende.
If still I'm unable to meet your expectations, the mistake is not in me, it's with you.
- Yemin ederim, bende değil -
- Swear to God, I ain't got... - What the hell?
Bayan, onun parası bende değil.
Lady, I ain't got his money.
Biliyorum, ama suç bende değil.
I know, I know, but it wasn't me.
niye kamera bende değil - Odak için -
Why don't I take the camera. I can't focus if you...
Senin üzerine yemin ederim ki, elmaslar bende değil.
I swear on you, I don't have the diamonds.
Bu sefer yalnız değil, Onunla birlikte bende savaşacağım.
He's not alone this time, I'll also wage war along with him.
Fibromiyalji var değil mi bende?
McWeenie? I have fibromyalgia, right?
Burada kontrol bende, güçte değil.
- I'm in control here, not the power.
Bu bende olduğu için beni dinlemeye mahkumsun değil mi?
Well, since I've got this, I guess you're stuck listening to me, aren't you?
Bende bu senin için neden yeterli değil onu anlamıyorum.
I just don't understand why it is not enough for you.
Bende de değil, sende de.
I'm not to blame. You're not to blame.
Sorun sende değil, bende.
It's not you, it's me.
Burada yetki artık bende değil.
So you did it for Foreman?
Burada kontrol bende, gücümde değil.
I'm in control here not the power.
dogru soyle, yani ben isterim ki Hans la birlikte yalniz.., yani eger... sorun degil, Bende Kralin evini ziyaret etmeye gidiyordum.
To tell the truth, I want to talk with Hans alone, if... No problem, I want to visit the palace of king Ludwig.
Tatlım, yapma. Eminim, penisimin ağırlığının bende sırt ağrısı yaptığını bilseydin birkaç santim kestirmem senin için sorun olmazdı, değil mi?
I'm sure if you knew that the weight of my penis was causing me back problems, you'd be okay wi me shaving off few a inches, right?
Bu daha önce bende gördüğün toka değil mi?
That hair pin actually belongs to me and you know that
- Bende Escalade olacak, değil mi?
- But I get an Escalade, right?
- Aşkım kutu bende. - O senin değil, fahişe!
- He's not yours, whore!
Bir keresinde bana yardım edebilir miyim diye sormuştum, ve bende gücümün bana verdiği gurur ve kendime güvenle'henüz değil'diye yanıtlamıştım.
You asked me once if you could be of help to me, and i so proud and confident of my great powers replied, "Not yet".
Her şeye rağmen sen kötü adamları kovalıyorsun ve bende polislerden kaçıyorum tüm detay bu kadar, değil mi?
Although you chase the bad guys and I run from the cops... it's all about the details, isn't it?
Ne değil! Seni ne düşündürüyor Bende para için seni öldüreceğim?
What makes you think not I'll kill you for money?
Bu bende hobi değil, bu bende tutku..
It's not my hobby. lt's my passion.
Fena değil, bende yapabilirim.
It's not bad, I could do it.
Fiş bende değil ki.
I ain't got the slip.
Ama sorun onda değil, bende.
But she's not the problem, I am.
Bende bir sorun olduğundan değil de pek de özel bir şeyler olmadığından söylüyorum.
I'm not saying there was anything wrong with me, but there was nothing special, either.
İnsanlar gelip benden bir şeyler yapmamı istiyorlar bende yapabileceğimi söylüyorum çünkü hiç biri gerçek değil.
It's just that a lot of people have been asking me to do things and I thought it was okay because it wasn't real, you know?
- Yeminle paket bende değil.
- But I haven't even touched his hash.
- Bende de değil.
Oh merde!
Bende filan değil!
I don't got it!
O halde Vahşi Yaşam Federasyonu'nu bilgilendirene kadar bende kalmasının bir sakıncası yoktur, değil mi?
Then you won't mind if I hold onto him until I notify the Wildlife Federation, right?
Sırf bende pahalı kitaplar yok diye benden çok biliyorsunuz demek değil.
Just because I don't have expensive books doesn't mean you know more than me.
- Bende birşey yok değil mi?
- I'm good, right?
Sorun sende değil, sorun bende ama büyük şüphelerim var.
It be not you. It be me but I'm very unsure.
Hayır öyle değil, henüz bende bilmiyorum?
No, I mean, I don't know yet, okay?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25