Benim de перевод на английский
53,213 параллельный перевод
- Benim de geçmişimi araştırdın mı?
Did you run a background check on me?
Bildiğin üzere, benim de kardeşim var.
As you know, I have one of those, too.
Benim de bir isteğim var.
I have a request of my own.
Benim de bir isteğim var.
I have a... request of my own.
Benim de eve gitmeme etmeyecek.
He's not gonna help me get home.
Oz'a geldiğimden beri benim de kafam karışık, ama sonra seni buldum.
I've been confused, too, ever since I came to oz. - But then I found you. - Dorothy.
Benim de haberim var.
I heard the same.
Onun bana ihtiyacı olduğu kadar benim de ona ihtiyacım olmasa dediğin mantıklı olabilirdi.
That'd make a lot more sense if I didn't need him just as badly as he needs me.
Fakat benim de öyle.
But... so does mine.
Benim de Paul Smart 1000'im var.
I got a Paul Smart 1000 myself.
Benim de.
Yeah, me too.
Evet, benim de hoşuma gitmiyor.
Yeah, i don't like it either.
- Benim de en kötü baş ağrım var.
- I have this worst headache, too.
Benim deneyimim oyle olmadi, hem de hic.
That's not my experience. Not at all.
Ha siktir! Tamam, var ya! Benim de kafam karisti su an.
oh sh... okay confused, you something know, me too.
Benim de zerre fikrim yok amına koyayım.
I don't have a fucking clue.
Benim de denemeye çalıştığım şey bu.
That's exactly what I was trying to do.
Onlar benim de halkım.
They're my people, too.
Bu ülkede bunun gerçekleşmesinde benim de payım oldu.
And I helped make that thing a reality in this country.
Benim de mütevazı moda zevkin hoşuma gitti.
I like your understated sense of fashion.
Çünkü benim de ödevim var ve bütün gün telefonda konuşamam.
Because I've got homework of my own, and I can't just talk on the phone all afternoon.
Benim de çare aradığım dertlerim var.
I got shit that needs curing, too.
Benim de var.
So do I.
Benim de bir kızım var.
I have a daughter too.
Evet benim de acelem var.
Yeah, me too.
Benim de gururum var.
You know, I have pride like you.
Sen benden bir çıkış yolu istedin, benim de sadece bir tane var elimde.
You asked me for a way out. I had access to one.
Eh, kızım aşağı yukarı 5 dakika uzaklıkta, ve benim de ölmeden önce aşağı yukarı 8 dakikam kaldı.
Well, my daughter is about five away, and I've got about eight to live.
Benim de mi sonsuz sayıda kızım var?
Do I have infinite daughters?
Terapinin seni delice sıktığına dair hiçbir şüphem yok, aynı benim de dişlerimi fırçalarken ve kıçımı silerken sıkıldığım gibi.
I have no doubt that you would be bored senseless by therapy, the same way I'm bored when I brush my teeth and wipe my ass.
- Sen de benim eve gelirsin.
Well, you'll have to come over to my place.
Eğer bir sır varsa, benim için de sır.
If secrets were kept, they were kept from me, too.
Sayfasını karıştırmak benim görevim. Ayrıca senin de görevin. Özellikle senin yanında yaşıyorken.
And it's my job to be on it and it's yours, too, particularly when she's living with you.
Çok kezbanca olduğunu biliyorum. Ama sen de benim için şahesersin.
I know it's cheesy, but... you're totally my masterpiece.
Benim yerime de eğlen.
For us both.
Benim için de üzücü. Ama gitme zamanın geldi Carla.
It is sad for me, too, but it is time for Carla to leave, now.
Sen benim emir subayımsın.
You're my aide-de-camp.
Hepinizi evimde ağırlamak çok kıymetli ve çok hoş özellikle de benim günümde, yılın en sevdiğim gününde.
Oh, it is a treasure and a treat to welcome you all to my home and on my day, my favorite day of the year.
Chris de benim burada olmam sayesinde daha rahat hissettigini soyluyordu.
Chris just told me that he felt much more comfortable with my being here.
Kurban verdikleri de benim.
I'm the one they sacrifice to.
Benim için de aklında bir fikir var mı?
You have any ideas for me?
Umarım bir gün ben de filmler yönetir ve yaparım. Benim gibi koca aletli bir genç bulup hayatını değiştiririm.
So, hopefully one day, I'll be able to direct and produce films and find another big dick kid like me and change his life, man.
O yüzden şimdi kızım benim için de adeta sadece bir tanıdık gibi.
So now my daughter might as well be an acquaintance to me, too.
Ve iletişim dersleri, çılgınca gelse de benim için insanlarla iletişimdi.
And communications class, crazy as it was, was human contact for me.
Senin de diğerleri gibi beynin yıkanmış ama benim yıkanmadı, tamam mı?
You're brainwashed like the rest, but I'm not, okay?
Büyük ihtimalle de benim komutam altında kazanılacaktır.
And it is most likely to happen under my direction.
Sen de benim gibisin Daryl.
You're the same as me, Daryl. You don't know shit about me.
Elimden her iş gelir benim ama halkımın güvenini de kaybetmemem lazım.
I'm a can-do guy, but I got to hang on to my peoples'trust.
Sana su verirsem ki bu yapmamam gereken bir şey sen de benim için bir şey yapar mısın?
If I give you some water, which is not something I'm supposed to do, will you do something for me?
Belki de tamamen benim suçumdur.
Maybe this is all on me.
Evlendiler diyelim, deden öldükten sonra Ennis annemle evlenip nasıl benim üvey babam olduysa sanırım Dale de senin üvey baban olmuş olacak.
If they did, well you know how Ennis is my stepfather, married my mom after grandpa passed. I guess Dale would become your stepfather.
benim de yok 54
benim de var 55
benim değil 350
benim de öyle 78
benim demek istediğim 24
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
benim de var 55
benim değil 350
benim de öyle 78
benim demek istediğim 24
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111