Bu mümkün değil перевод на английский
3,563 параллельный перевод
Ama bu mümkün değil Steve!
But it's not possible, Steve!
Bu mümkün değil.
That is not possible.
- Bu mümkün değil.
That's not possible.
O zamanlar Peter ve ben ayrıydık,... bu nedenle bu mümkün değil.
Well, Peter and I were separated then, so that's impossible.
Şu anda bu mümkün değil, ama endişelenmeyin.
That is not possible at the moment, but don't worry.
Bu mümkün değil.
That's... not possible.
Pekala, bu mümkün değil.
Well, that's not possible. I've- -
Seçimlerden önce bu mümkün değil.
It's not possible, not before the elections.
Korkarım ki bu mümkün değil.
Well, I'm afraid that's not possible.
Hayır, bu mümkün değil!
No, it's not possible!
- Aslında bu mümkün değil.
Actually, no.
Morgana nefes aldığı sürece bu mümkün değil.
Not while Morgana lives and breathes, it doesn't.
Bu mümkün değil.
That's impossible.
Olayı biraz kendime saklayayım dedim ama görünen o ki bu mümkün değil.
I'd, uh, just as soon keep this to myself, but since that's not possible, I'm, uh,
Bu mümkün değil.
Well, that's impossible.
Bu mümkün değil.
It can't be.
Bu mümkün değil canım.
honey.
Eğer başarısız olursan, bu mümkün değil, Eun Hye.
If you failed it, that is not possible, Eun Hye.
Bende diyorum ki bu mümkün değil.
And I'm telling you that's not possible.
Bu mümkün değil!
This isn't possible!
Bu mümkün değil.
This isn't possible.
Hayır, bu mümkün değil.
No, that's not possible.
Bu mümkün değil, ha?
That's not possible, is it?
Bu mümkün değil
That's not possible.
Fakat, bu mümkün değil.
But that's impossible.
Bu mümkün değil. That's not possible...
That's not possible...
Ayrıca, bu mümkün değil.
Besides, it's not possible.
Bu mümkün değil.
No way.
Hala Sparkswood'un... gerçekleşmesini istiyorum ama bu mümkün değil.
You see I still want Sparkswood to happen, but it can't.
Bu mümkün değil.
That's not possible.
Polonyalıların bu topu karşılaması mümkün değil.
The Poles have no chance to defend against it.
Onu bu zaman süresince taşıması mümkün değil.
She w0n't be able to carry it to term.
Bu artık mümkün değil.
It is no longer possible.
Bende ellerimi gözlerimin önünde sallayıp ağlamamayı başaran annelerden biri olmak isterdim ama bu benim için mümkün değil.
I wish I was one of those young women who could just wave their hands in front of their eyes and not cry, because it doesn't work for me.
Bu yüzden Veliaht Prensesin Majestelerini tanıması mümkün değil.
That is why the crown princess does not know who her husband, the prince, is.
Bu mümkün değil. Bizimle geliyorsun.
You are coming with us.
Bu takımla olayı kaçırmam mümkün değil.
And I can't miss in this suit.
Bu üçkagidin sonunu tahmin edebilmek mümkün degil.
This con is unpredictable. It can break a mark.
Bu pek mümkün değil.
That won't be possible.
Bu mümkün değil
Sly Wheaton have a legal document that proves... Estate... that the entire region for Ellen and not for others?
Gerçek şu ki kubbeyi havaya uçurmak mümkün değil herkes bunun nasıl olduğunu düşünür Bu kubbe güçlü kocaman ve her şeyden önemisi Gerçekten düşünebilmek olabilir.
The fact that we can't blow up that dome kind of sets everybody to thinking that this dome thing is bigger and stronger and more important than any of us can ever really think about.
- Bu pek mümkün değil, Batman.
Yeah, I'm not sure that's possible, Batman.
Ayrılık tohumlarına karşı takdis edilmek, büyütülmek, korunmak için söylenenler, bizi ihtilafın o boşluğuna iter, ki bu yüzden günümüz birlikteliklerinin kurtarılması maalesef mümkün değil.
To be sanctified, nurtured and protected against the seeds of dissent, we're told too often lead to the chasms of discord, from which too often many of today's unions are unable to recover.
"Mümkün değil. Bu David Lynch olamaz, çünkü o büyük bir sanatçı." dedim.
I say, "ls not possible. ls not David Lynch because he is a big artist."
Ölü sayısı devamlı artıyor ve... bu facianın getirdiği hasarı... şu anda anlayabilmek... mümkün değil.
The number of victims is growing steadily and the extent of the damage caused by this disaster is impossible to assess at this moment.
Sizde kabul edersiniz ki, bu mümkün değildir, öyle değil mi?
You must agree.. right?
Bu kıyafetle mümkün değil.
Not possible in this rig.
Bir sonraki yelek seremonimize kadar mümkün değil bu.
That's not even a possibility until our next vesting ceremony.
Bu yangın mümkün değil sönmez!
This fire's unstoppable!
Bu durumda kurtulmam mümkün değil!
There's no possible way out of this situation!
Bu durumda işimden vazgeçmem gerekir ki maalesef mümkün değil.
I can't do that. I'd have to give up my work.
bu mümkün mü 117
bu mümkün 171
bu mümkün olamaz 17
mümkün değil 606
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
bu mümkün 171
bu mümkün olamaz 17
mümkün değil 606
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154