Bu o değil перевод на английский
5,874 параллельный перевод
Doktor Bernard her kimse bu o değil.
Whoever Dr. Bernard is, that's not him.
- Bu o değil.
- That ain't him.
Hayır, bu o değil.
No you haven't. This isn't him.
Hayır, bu o değil.
No, that's not him.
- o değil. - Bu doğru değil.
- That's not true.
O iyi bir insan ama bu yeterli değil.
And she's a good person, but that is not enough.
Bu fotoğraflarda olmayan tek kişi o değil.
She's not the only one missing from these pictures.
Senin olayın bu, değil mi?
That's your M.O., right?
- Cal, bu o kadar kolay değil.
- Cal, it's not that easy.
- Ama bu doğru değil, bütün o sırlar...
- Well, it's not right. All the secrets.
O zamanları da olmadığı gibi şimdi de bu senin görevin değil.
That was not your job then and it's not your job now.
Clarke, değindiğin nokta için teşekkür ediyorum ama o kadar basit değil bu.
Clarke, I appreciate your point of view, but it's not that simple.
O bu binada degil.
He isn't in the building.
Hatcher artık görevde değildi bu nedenle buradaki gizem o, Bernard değil.
Hatcher is not in the game anymore, which makes him the mystery, not Bernard.
Bu o yüzden değil.
This isn't from that.
Bu o. çocuğunun onları gerçekten serbest bırakacağını,... düşünmüyorsun değil mi?
You don't really think that son of a bitch intends to let them go, do you?
O gece bu çalıyordu, değil mi?
It was playing that night, wasn't it?
İlham bekliyorum. Bu bir pazarlık değil, o yüzden gidiyorsun.
Well, this is not a negotiation, so go.
O anıları hatırlamasında ona yardımcı olabilirim. En azından bu onun biraz olsun huzura kavuşmasını sağlayacak değil mi?
And if I did this, if I encouraged this memory to come out, would she then have some peace?
Bu seni mutlu mu etti? O halde açı çekmekten nefret ediyorsun değil mi?
Does that make you happy?
Bu arada gerçek adı o değil.
You know, that's... that's not actually his real name.
Bu yükü taşıması gerekenler bizleriz. O çocuklar değil.
It's our job to carry the weight of this, not those kids out there.
O da bu dünyaya uygun değil.
She's not suited for this world either.
Bu çocuğu çok sevdiğimi biliyorsun, değil mi?
- You know how I love this nià ± o.
Bu o zamanlardan biri değil.
This is not one of those times.
Bu o kadar da zor değil.
It's not hard to do.
O zaman daha da aptalca oldu çünkü tekerlekli sandalyede basketbol oynanabildiğini söyledi ben de ona aptal olduğunu söyledim çünkü gerçek basketbol değil bu.
- Yeah. And then it was even more stupid, because he said he could play wheelchair basketball, which I told him was stupid because it's not real basketball.
Bu adam Fransa'nın sorunu İskoçya'nın değil ve o bir suçlu.
Your Grace, but this man is a French subject, not Scottish,
O zaman beni bu taraftan gitmeye cesaretlendirmelisin, değil mi?
Well, then, you should be encouraging me, shouldn't you?
- Katoliksin, değil mi? - Bu kasabayı medenileştiren yerlerden biri de o kilise.
That's another institution that can help civilize this town.
Bu o zamanlardan değil.
This isn't one of those times.
- Bu bizim için iyiye işaret değil o zaman.
Ah, that does not bode well for us.
- O değil de, neden bu listeyi istedin?
Why do you want that list anyway?
Bu bir pompalı tüfek düğünü * değil, ama, evet, o hamile, ve, evet, daha yeni bugün evlenmeye karar verdik.
This isn't a shotgun wedding, although, yes, she is pregnant, and, yes, we did just decide to get married today.
Bu arada, benim yeğenim o Eğergöstermek için alıyorsun... O tamamen tuvalet eğitimli değil.
By the way, my niece that you're taking to the show... she isn't entirely toilet trained.
Bu garip şekilli örnek,'Edmontozor'adında bir dinozor. O, fosilleşmeden önce doğal olarak mumyalanmış. Bu yüzden, sadece kemikleri değil, derisi de hemen hemen mükemmel bir şekilde korunmuş.
This strangely-shaped fragment of a dinosaur called Edmontosaurus was mummified before it was fossilised, so not only the bones but the skin was almost perfectly preserved, and it was covered in small scales.
Bu o bıçak değil.
This is not that knife.
Bulduğunuz bu ceset,... her kimse o Ömer değil.
This body you found, whoever it is, it is not Omer.
Dinle, bu o kadar basit değil.
Look, it's not as simple as that.
Bu adamlar o kadar zeki değil.
These guys are not that bright.
- Bu o kadar basit bir şey değil.
It's not just that.
Bu küçük yolculuk boyunca sadece bir şarkı söyleyeceğiz ve o şarkı da "Bir Mumdur" değil.
Now, there's only one song that we're gonna be singing on this little road trip, and it ain't "99 bottles of Beer on the Wall."
O direksiyonuna oldu, değil bok bu parça.
He was behind the wheel, not this piece of shit.
Bu o rapor hakkında değil.
No, no, it's not about that report.
Ki bu o kadar da alakalı değil. Son kısmı atlayalım.
Which is not strictly relevant, skip that last part.
bu yüzden dayın öldürüldü... o da pagandı değil mi bir sapkındı?
This is why your uncle was put to death! He was a pagan, a heretic, wasn't he?
Bo, ben ciddiyim, eğer o tuhaf numaralarından birini yapıyorsan bu normal değil.
Bo, I'm serious, if you're doing one of your little spooky things, that is not normal.
O'na göre bu bir oyun değil.
Only to him, it's not a game.
Gerçek olan bu, o seninki değil!
It's real! This is not yours!
Acı gerçek olduğunu size vermek durumunda Sayın Acosta kefalet, O büyük hasara yol devam edecek bu şehrin içinde ve etrafında, ve dökülen kan Ellerinize olacak, bizim değil.
The sad reality is that if you grant Mr. acosta bail, he will continue to wreak havoc in and around this city, and any blood spilled will be on your hands, not ours.
yani o zaman bu bir restleşme, değil mi?
So it's to be a race, is it?
bu o 1223
bu olabilir 58
bu olmayacak 50
bu oda 25
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olabilir 58
bu olmayacak 50
bu oda 25
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu odada 30
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu olayda 16
bu onun 40
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu odada 30
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu olayda 16
bu onun 40
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu o adam 20
bu olağanüstü 52
bu onlardan biri 29
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu önemli mi 29
bu onun işi 28
bu onun arabası 16
bu olağanüstü 52
bu onlardan biri 29
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu önemli mi 29
bu onun işi 28
bu onun arabası 16