Bunların перевод на английский
49,296 параллельный перевод
Bunların hepsi benim fikrimdi.
This whole thing was all my idea.
- Bunların hepsi derken?
What whole thing?
Umarım bir gün, birileri bana tüm bunların ne anlamı olduğunu söyler.
I hope at some point someone will explain to me what sort of sense any of that makes.
Vali istediği tek şeyi verirse döndüğümüz zaman bunların hepsinin bitebileceği mesajını vermek için rotasını Nassau'ya çevirdi.
Set a course for Nassau... to send a message when we return... that this can all end... if the governor turns over the one thing he wants.
Bunların bazıları taze ama çok daha eski.
Some of these are fresh but a lot are older.
Lastik inik diye birilerine ceza yazmadan önce bunların nasıl motorlar olduğunu söyle.
Hey, before you go writing another tire pressure ticket, tell me what kind of bikes these are.
Bunların hepsi annemin arkadaşı mı yoksa...
So, these are all mom's friends, or...?
Bunların hepsi çok büyük.
This is all too big.
Bunların hepsi...
Are they all...
Bunların hiçbirine gerçekten inanmıyorum.
You know, I don't really believe any of this.
Bunların hiçbirini dinlemek zorunda değilsin, Anne.
You don't have to listen to any of this, Anne.
Şanslı olanlarınız pazar günleri çalışmaz ki uyuyabilsin ve sikişebilsin ve daha fazla köle yapsın, peki bunların hepsi ne için?
The lucky ones get Sunday off to sleep and fuck and make more slaves, and all for what?
Mesleki risk olarak say bunların hepsini.
Chalk it all up to occupational hazard.
Pekâlâ, bunların hepsi gerçekse eğer ve... ve televizyonlar konuşuyorsa ve o geleceği okuyabiliyorsa ve balyozlar kanıyorsa ve bir dünyanın altında başka bir dünya varsa...
All right, if-if all this is real, and... and... and TVs talk, and she can read fortunes and hammers bleed, and if there is a world... under a world...
Bunların hepsi Keşif'ten etkilenmiş insanlar.
These people were all affected by the Discovery.
Tüm bunların ne olduğunu bilmiyorum. Ama bir anlamı varsa işler çok zorlaşsa bile sıfırlama düğmesine basmamakla ilgili olduğunu düşünüyorum.
And I don't know what any of this is... but I do think if there's a meaning to any of it, it has something to do with not pressing the reset button, even if things get really rough.
Bunların hiçbirini anlamıyorum.
I don't understand any of this.
Bunların birinin hayatını kurtaracağını mı sanıyorlar?
What, they think these are gonna save someone's life?
Tek bir şey farklı gitseydi belki bunların hiçbiri olmazdı.
If one thing had gone differently somewhere along the line... maybe none of this would have happened.
Bunların beyzbol terimleri olduğunun farkındayım.
See, I'm aware those are baseball terms.
Konuşmaya başlamadan önce bunların yanıtlanmasını istiyorum.
Before we discuss anything else, I wanna know where you went.
Aslında bunların önemi yok.
The truth of it matters not at all.
Bunların hepsinden sonra değil.
Not after all of this.
Buraya ne yapmaya geldiysen artık... Başka bir koruma anlaşması mıdır, takas işi midir bilmem. Asıl sorunumuz olan Kurtarıcılar'ı halletmezsek bunların hiçbir önemi yok.
Whatever you're trying to start here, another protection pact, a trade, none of it matters if we don't start dealing with the real problem... the Saviors.
Bunların hepsi bedel verilerek elde edildi.
All of this... came at a cost.
Bunların hepsi de peri masalından ibaret.
And all that is a fairy tale, too.
Böylece tüm bunların bir anlamı olduğunu düşünebiliriz.
So maybe we feel there was a-a point to all of this.
Hindemith tüm bunların ortasında.
Hindemith in the middle of all this.
Bunları polise anlattın mı?
And you told all this to the police?
Fakat bunlar ayaklarımın altındaki toz ile eşdeğerdir!
This is equivalent to dust under my feet!
Şuan sen neysen, kıyafetlerinin altında neysen, bunlar etkisi geçen ilacın yan etkileri değil.
What you are right now, what's under those clothes, that's not a side effect of the medicine wearing off.
Bunlar ilacın etkisi geçtiği için oluyor.
That's what happens when the medicine itself wears off.
Şuan sen neysen, Bunlar ilacın etkisi geçtiği için oluyor.
What you are right now, that's what happens when the medicine itself wears off.
Bunlar senin ahırın mı?
These are your stables?
Bunları nasıl aldın?
How did you get those?
- Bunlar onların külleri mi?
Are those their ashes?
- Tüm bunlar senin canını benimki kadar sıkmıyor.
It bothers me that this does not bother you. What's that?
Bunlar kızın kılları mı?
- Are those her hairs?
Bunları yapan tüm market, fırın ve pastanelerin listesi lazım.
I need a list of all the stores, bakeries and patisseries in the valley who make them.
Övünmek gibi olmasın ama bunlar gerçekten enfes.
I shouldn't say this, but these are really exquisite.
Bunlar Rosaura'nın evindeki unun sonuçları.
Those are the results of the flour that Rosaura had at home.
Rosaura'nın fırındaki undan kullandığını biliyoruz, yani bunlar bize doğru örnek verseydin... sende de çıkacak olan sonuçlar.
We both know that Rosaura uses flour from the bakery, so those are the results you would have had if you'd given us the correct sample.
Bunlar, kullandıkları tuvaletlerin duvarlarına yazılmış yazılar, yazanlar da sizin çocuklarınız.
These are the words carved on the walls of the bathrooms they use, and your kids did the carving.
Crestmont'ta içecek makinesini açıp bardağını altından geçirmişsin gibi ama bunlar alkol.
It's kind of like when you run your soda cup under the fountain drinks at the Crestmont, just, you know, with liquor.
Acılı anne babayı anlıyorum ama senin bu konuyla bir ilgin yoktu. Bunları yaşamamalısın.
And it's not that I don't have sympathy for these parents, kiddo, but you didn't have anything to do with this, and shouldn't have to be put through it.
Size bazı sorular soracağım ve avukatınız açıkça aksini belirtmedikçe bunları doğru olarak cevaplayacaksınız.
I'll be asking you questions, and you must answer them truthfully... unless your attorney clearly instructs you otherwise.
Bu Rick Grimes. Alexandria'nın lideri. Bunlar da dostlarından birkaçı.
This is Rick Grimes, the leader of Alexandria, and these are some of his people.
Al, sen bunları kamyonete koy ve bahçenin oraya gelirsen geri kalanını da...
Load them in the truck, and, uh, if you meet me by the garden,
Sen de kabul edersen bir daha bunları yaşamazsın.
And neither will you if you just say "yes."
- Barmen bunları anlattığını söyledi.
The barman says he spoke of it.
Tüm bunların ne olduğunu biliyorum.
I totally know what all this is.
bunların hepsi 36
bunların hiçbiri gerçek değil 16
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar harika 40
bunlar kim 49
bunlara 19
bunlar ne 151
bunlar onlar 52
bunların hiçbiri gerçek değil 16
bunları 71
bunlar 630
bunlar nedir 69
bunlar harika 40
bunlar kim 49
bunlara 19
bunlar ne 151
bunlar onlar 52
bunlar benim 43
bunları nereden aldın 21
bunlar senin mi 36
bunlar da ne 95
bunlar senin 30
bunlar sahte 19
bunlar çok güzel 39
bunlar senin için 38
bunlar kimin 18
bunlar da kim 47
bunları nereden aldın 21
bunlar senin mi 36
bunlar da ne 95
bunlar senin 30
bunlar sahte 19
bunlar çok güzel 39
bunlar senin için 38
bunlar kimin 18
bunlar da kim 47