Butun перевод на английский
551 параллельный перевод
Butun gun calisiyorum...
I work all day long...
Kapitalist yabancilasmanin butun düzeyleriyle derinleserek gerçeklesmesi Isçiler için kendi mülkiyetlerini tanimayi adlandirmayi hiç olmadigi kadar zorlastiriyor, onlari kendi sefaletlerini bütünüyle reddetme ya da hiç bir sey yapmama seçenegi ile basbasa birakiyor.
When the ever deepening... realization of capitalist alienation at all levels, rendering ever more difficult for workers... the recognition and naming of their own property, leaves them with the alternative of... refusing the totality of their misery or nothing,
Butun erkekler disari! Haydi!
Come on!
Tamam. Butun gun 30. no lu odada olacagim
- Okay, I'll be in room 30, all day.
Bu bas belasi yerde yasayan butun kizlarin... moralinden ben sorumluyum.
I was supposed to be responsible... for the moral of every girl in this goddamn house.
Eve donmeyince Melody Green i aradim, en yakin arkadasi sonra butun gun onu gormedigini soyledi.
And, uh, when she didn't come home, mine, I thought Melody being after her. Best friends. And, uh, they haven't seen her all day.
Eger benim hatamsa, neden susuyorsun, butun gun birsey soylemedin?
You think it's my fault that you have been employed all this afternoon.
- Burada kalan butun kizlarin listesi bu mu? - Evet.
- Is all the sisters number on this list?
Butun bu telefonlar geldigi anda Peter yanindamiydi?
Was Peter with you any of the time since you got one of these calls?
Biliyordum! Butun bunlardan o cocuk sorumluydu.
I knew it in my gut that it was that kid.
Bilmiyorum... mutlaka bir sebebi olmali... butun bu cinayetlerin.
I don't know. He must commit a call after... after each murder!
onunla, kutsal ruhun bilestiriciligi altinda... butun zafer ve onur sana aittir, kudretli babamiz.
With Him in the unity of the Holy Spirit... all glory and honor is Yours, Almighty Father.
Ona kalan butun antibiotikleri ver ve bırakıp gidelim.
Give him all the antibiotics you've got left and let's leave him here.
Hastalıklarınız, butun... sonsuzluk tarafından korunmaktadır.
Your diseases, lovingly cared for... for all eternity.
Butun soylemek istedigim Oedipus tan beri ahlak degisti.
All I'm saying is that morality has changed since Oedipus.
eger degistirmek istediginiz bir sey varsa... butun bunlardan sonra, bu sizin ifadeniz.
If there is something you want to change... after all, it's your statement.
Onlara butun isin yapildigini soyleyecegim.
I'll tell them all the work has been done.
Butun bu kitaplar sizin mi?
All these books are yours?
Butun olanlardan sonra simdi burada yasamanin imkansiz oldugunu bilmiyor.
After all, he doesn't know that life is impossible here now.
Ve butun kadinlar bayilacaklar bu iki domuzun guzelliklerini farkettiklerinde birbirleri ile yururlerken.
And all the women will faint when they get an eyeful of those two pigs walking in together.
zaten butun bu zehiri kacirmak istemezdi, domuz pisligi
Wouldn't want to miss all the poison pigshit.
Butun yetkililer bu tarafa geliyor.
Here comes ol'deputy dawg.
Yapabilirsem butun gece surecegim.
If I drive all night, I can.
bu seyi metabolizmamizdan cikarmaliyiz, yada butun gece burada uyuyacagiz.
We have to metabolize this shit out of our system, or we're going to be down for the rest of the night.
bana kacabilir gibi gorunuyor butun feryatlari bize, Eddie.
She looks to me like she might go all screamy on us, Eddie.
Butun gucuyle bana geldi.
It came to me with all its force.
Butun izler disari dogru gidiyor.
Trail led me all the way outside.
Eline geçen butun guzel seylere bakmayi hak ediyorsun. - Çok su iç.
You deserve a peek for all the good stuff you do.
o bizim birinci siradan transferimiz sayilir, New York ve Chicago ve butun diger buyuk sirketlerden teklifler aliyor. Bu yuzden onu Memphis'teki kucuk sirketimize transfer etmeliyiz.
He's our number-one draft pick, so to speak, and he's being romanced by the big boys from New York and Chicago and everywhere else, so we have to sell him on our little firm in Memphis.
Gorunuse gore biz, Bendini, Lambert Locke... butun sirket...
It seems that we, Bendini, Lambert Locke... the entire firm...
Butun bu lanet olasıca şeyde ne?
What the hell was that all about?
Butun anneler ayni?
Aren't all mamas the same?
Butun gucunu kullanmaktan korkma?
Don't be afraid to use all of your strength, you know?
Zamanı iyi kullanın. BÜTÜN KAMP,
A great use of your time! THE WHOLE CAMP IS
BÜTÜN B GRUBU BİLETLER SATILDI
All B tickets are sold out.
BÜTÜN KADlNLAR
ALL WOMEN
BİZ BÜTÜN GÜN AŞK YAPALIM..
WHEN WE MAKE LOVE TIL THE BREAK OF DAY
İŞTE BÜTÜN MESELE BU.
IT IZ ZE QUESTION.
Onun odasına gittim, hiç kimse yoktu karanlıktı, butun elbiselerimi çıkardım.
Nobody was there. It was dark.
BÜTÜN YAHUDİLER TOPLANACAK
ALL JEWS MUST ASSEMBLE
[BÜTÜN BAYANLAR ŞAŞIRIR] Aaaa!
Aaaaa?
YAKLAŞIK BÜTÜN AKTÖRLER ÖLDÜ
ALMOST ALL THE ACTORS ARE DEAD
BÜTÜN BİR GECE
A WHOLE NIGHT
ALMANYA BÜTÜN CEPHELERDE MUZAFFER
GERMANY IS VICTORIOUS ON ALL FRONTS
BÜTÜN DANSÇILAR :
ALL DANCERS :
"BÜTÜN HİSSETTİKLERİM GERÇEK VE BUNLARIN HEPSİNİ SANA BORÇLUYUM"
It's so true And I owe it all to you
Güzel biri olduğumu söylerler. BÜTÜN KADINLAR BUNU YAPAR
I've been told that I'm pretty and I'm fun to be around.
LÜTFEN BU ADRESE GİT VE BAY STUCKHART'A BÜTÜN BUNLARIN NEREDE BAŞLADIĞINI SOR.
Go to this address and ask Mr. Stuckhart, where it all began.
'BÜTÜN SENE HANI'Havuzumuzu kullanmakta serbestsiniz, ama sorumluluk size aittir.
Feel free to use our pool, but use it at your own risk.
Butun bunlar ne demek oluyor?
Wait. Wait.
Butun bildigim, Jimmy :
All I know is this, Jimmy :
bütün 38
bütün hayatım boyunca 16
bütün kalbimle 26
bütün bunlar ne için 24
bütün gün 52
bütün istediğim bu 17
bütün bunlar 64
bütün bunlar da ne 26
bütün dünya 33
bütün gece neredeydin 17
bütün hayatım boyunca 16
bütün kalbimle 26
bütün bunlar ne için 24
bütün gün 52
bütün istediğim bu 17
bütün bunlar 64
bütün bunlar da ne 26
bütün dünya 33
bütün gece neredeydin 17