Bütün mesele bu перевод на английский
303 параллельный перевод
Maceralı bir tatile ihtiyacım var. Bütün mesele bu.
We'll say I need a vacation with just a touch of adventure thrown in.
İşte bütün mesele bu.
" that is the question :
Bütün mesele bu.
that's what really matters.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
To be, or not to be, that is the question...
Olmak, ya da olmamak işte bütün mesele bu.
To be, or not to be. That is the question.
Sarhoş, bütün mesele bu.
He's drunk, that's what's the matter.
- Bütün mesele bu.
That is all that matters.
Bütün mesele bu muydu yoksa?
Is this what it's all about?
... ya da olmamak. İşte bütün mesele bu.
That is the question.
Bütün mesele bu işte çömez.
That's what it's about, preppy.
İşte bütün mesele bu.
That is the question.
Bütün mesele bu.
That's the whole thing.
İşte bütün mesele bu general!
That is the point, General!
Bütün mesele bu aletleri kullanmayı öğrenebilmekte.
- It's a matter of learning to use them.
Bütün mesele bu mu?
That's all there is to it?
Bütün mesele bu değil mi?
Isn't that the whole point?
"Olmak ya da olmamak, bütün mesele bu" Binbaşı Celliers.
"To be or not to be. " That is the question,
işte bütün mesele bu.
That is the question.
- Bütün mesele bu işte, sen ve ben.
- That's what this is all about - me and you.
Bütün mesele bu.
That's just the problem.
İşte bütün mesele bu, Walter.
That ´ s the whole trouble with this, Walter.
"Olmak, ya da olmamak, işte bütün mesele bu."
"To be, or not to be, that is the question."
Kesinlikle haklısın, işte bütün mesele bu neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikirleri olmayacak!
You're damn right it's the question they won't have any bloody idea what he's talking about!
Bütün mesele bu muydu?
That's what this is about?
Olmak ya da olmamak, .. işte bütün mesele bu.
To be, or not to be, that is the question,
Bütün mesele bu para.
That's what this is about, money.
Bütün mesele bu muydu?
Is that what this is about?
İşte bütün mesele bu!
That's the whole point.
bütün mesele bu. "
that is the question. "
İşte bütün mesele bu Atılgan ikinci tarihi esere sahip.
All that matters is that the Enterprise has the second artefact.
Bütün mesele bu.
That's it.
Bütün mesele bu mu?
Is that all?
İşte bütün mesele bu :
that is the question :
İşte bütün mesele bu kara yumrukta.
Yo, it's about this black fist, nigger!
Bütün mesele bu.
The end.
Bu mesele bütün yönleriyle komisyonda tartışıldı.
Every aspect of this matter was dealt with in committee hearing.
Bütün gece dışarıda, gündüzleri de nerede olduğunu bilmiyorum ve şimdi de... Bu ciddi bir mesele. Eğer hırsızlık yaptığı kanıtlanırsa, hapse girer.
He stays out all night, I never know where he spends the day, and now... lt's serious. lf the theft is proved, he'll be jailed.
Başka şansımız olmadığını biliyorum, ama bütün bu mesele çok sevimsiz.
I know we have no choice but this whole affair is, is outrageous!
Almanlar, bunu bütün dünyaya duyurur. Bolşevikler, orduya artık ihtiyarları alıyor derler. Bu önemli bir politik mesele.
The Germans would broadcast all over the world that the bolsheviks were making old men fight.
Bütün bu mesele delice.
This whole thing is insane!
Bu bölgedeki insanlara gelince... bütün mesele tıbbi karantina uygulamak.
As far as the locals are concerned this is simply a medical quarantine.
Bütün bu mesele işinin aramıza girmesi olayı sadece bir bahane değil mi? Asıl mesele o kadın değil mi?
This whole subject of your work coming between us, isn't it just a pretext, when the real subject is her?
İşte bütün mesele bu.
( To be or not to be... ) that is the question.
Tatlım, bu mesele konusunda çok çalıştım, ve bütün reklamlar arasında onunki en iyiydi.
Honey, I've given this matter a lot of study, and of all the commercials I saw, his was the best.
İşte bütün mesele de bu Pirelli.
That's the point of the drop.
- Biliyorum, bütün mesele de bu.
- I know, that's the whole point.
İşte bütün mesele, bu.
Nothing else matters, not at the end.
Bütün bu mesele çok gergin.
This whole thing is too hot.
Bu mesele bütün okulu ilgilendirdiği için okuldaki bütün öğrencileri çağıracağım.
As this is a matter which concerns the whole school, the entire student body will be present.
İşte bütün mesele bu. "
That is the question. "
Bu bütün mesele Bay of Pigs ile ilgili olduğu için. O gelirse- -
This affair, the president wants you to know, is related to the Bay of Pigs.