Bız перевод на английский
49,642 параллельный перевод
Onu yalnız bırakmamız gerekiyor, tamam mı?
We just have to keep her in view, alright?
- Bizi yalnız bırak!
- Leave us alone!
- Bizi yalnız bırak.
- Just let us go.
Beni yalnız bırak.
Just leave me alone.
Sadece Beni yalnız bırak, lütfen.
Just leave me alone, please.
Lütfen, sadece, beni yalnız bırak.
Please, just leave me alone.
Beni yalnız bırak!
Just leave me alone!
Eğer garson kızı hamile bırakırsam, hayatı boyunca bana bağlı kalmış olur. - Bunu yapmalıyım.
If I just get the waitress pregnant, she's gonna be tied to me for life, so, I got to do that.
Bence son Cody beni tek başına yalnız bıraktı,
I think the last time Cody got me off all by himself,
Daha ucuz bir hobi bulmanızı ve benim lanet zamanımı harcamayı bırakmanızı öneririm!
I suggest that you find a less expensive hobby and stop wasting my damn time!
Kargalarınızı yemeyi bırakıp, içme vakti geldi millet.
Time to stop eating your crow and start drinking your crow, everybody.
Ki yine de muallakta bırakacağız.
Yeah, but then even then we would keep it vague.
Şunu imzalayınca bileti bırakıp, kararıma katılmış olacaksınız.
All right, if you will just sign this, releasing the ticket - and agreeing to my ruling.
Peki ya kızının seninle konuşmayı bıraktığı zaman?
Me? Uh, hey, buddy, how about when your daughter stopped talking to you...
Devamlı bırakıp gidersen nasıl kazanacağız?
Come on, how are we gonna win if you keep quitting?
- Onu yalnız bırakın.
- Leave him alone.
Onları burada bırakamayız.
We can't leave them here.
Seni birkaç hafta yalnız bırakıyorum ve şu olanlara bakın.
I leave you alone for a couple weeks, and this is what happens?
Bizi biraz yalnız bırakır mısın lütfen?
Would you give us a moment alone, please?
Onları yalnız bırak.
Leave them alone.
Eğer kız kardeşimden bahsediyorsanız, bırakın, ciddiye alın.
If you guys are, like, talking about my sister, let it go, seriously.
Lütfen mesajınızı bırakınız.
Leave us a message.
Frank'i tanısaydınız, bizi kendi halimize bırakırdınız.
I think if you guys knew Frank, you'd leave us alone.
Themyscira'yı savunmasız bırakıp ordumuzu onların savaşında mücadeleye gönderemem.
I will not deploy our army and leave them scare defences to go and fight their war.
Onu cepheye bırakacağız.
We're gonna drop her up at front!
- Bırakacak mıyız?
- "Dropping her off"?
- Onları yardımsız bırakamayız.
- We can not leave without helping them.
Mekanik görevlilerimiz kontrollerini yapacak. Bırakalım da çocuklar işlerini yapsın. Yakında tekrar havalanacağız.
We're having our mechanics preform a maintenance check, so just let those boys do their job and... we'll have you on your way in no time.
Lütfen bagajlarınızı yanınıza alınız, Sahipsiz bırakılan bagajlar kaybolabilir...
Please do not leave your luggage unattended, luggage left unattended may be removed...
Kızı bırak!
Let her go!
Mermiler, bıçaklar ve anestezi okları dahil, Bakınız Spinal bu alanda,
Including bullets, knives, and arrows anesthetic, See Spinal this area,
- Sizi yalnız bırakayım.
- Give you two a minute.
Ve kimse ufak ordumuzu sevmese bile bir gün herkes bıraktığımız mesajı görecek ve doğru şarkıyı bulmalarına yardım ettiğimizi anlayacaklar.
And even though no one loves our little army, one day the world will see the messages we leave them, and they'll know we tried to help them to find the right song.
- Seni yalnız bırakayım mı?
- Want me to leave you alone?
Birkaç yüz metre geride arkamızı kollasın diye bıraktım..
Dropped him off strapped quarter mile back. Watch our six.
Kızı eve bıraktık.
We gave the girl a ride.
- Yeminli yeminli beyan bir Salvatore Lopez tarafından Yahudilerin binalarını Lew'e boyamak için kiraladığınız grafiti sanatçısı böylece Çinliler tekliflerini bırakır ve daha azını alabilirdiniz.
- Sworn affidavit by a Salvatore Lopez the graffiti artist that you hired to paint all over Lew the Jew's buildings so the Chinese would drop their offer and you could buy for less.
Görünüşe göre şirket, şeytanla anlaşıp bizi parasız bırakmak için pek hevesli.
Apparently, they're happy to deal with the devil and leave us penniless.
Bize söylendiğine göre babanızın vasiyetinde tam burada yer alan bir parça arazi size bırakılmış.
We are told that in your father's will, you were bequeathed a piece of territory which lies just here.
Delaney'i serbest bırakmalıyız.
We have to release Delaney.
Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz Bay Chichester?
Mr. Chichester, would you please allow me a few moments alone?
Beni Old Street'e bırakırsanız bir araba bulabilirim.
If you could take me to Old Street, I'll find a cab.
İran'daki mahkumları serbest bıraktıramayız, bunu anla lütfen.
Understand... we can't release prisoners in Iran.
İki rehineyi daha bırakacağız.
We will release two hostages.
Kız daha yeni ilaçlarını bırakmıştı.
And she's off her meds now.
Sizi yalnız bırakayım.
I'll leave you two.
- Bunu öylece bırakmayacağız.
We're not just gonna let this go.
Mesajınızı bırakın.
Leave a message.
Ama ana kraliçe seni nasıl yalnız bırakabilirim?
But how can I abandon you?
Bence böylece bırakmalıyız.
I think we should just leave it alone.
Sizi yalnız bırakmamı ister misiniz?
You guys want me to leave you alone?
bizi 127
bizim 255
bize 347
bizde 44
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizden 47
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim 255
bize 347
bizde 44
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizden 47
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizi mi 28
bizi takip edin 17
bizi bekle 20
biz geldik 136
bize ne 16
bizim gibi 50
bizim değil 34
bize izin verir misin 22
bizi bekliyor 29
bize bak 28
bizi takip edin 17
bizi bekle 20
biz geldik 136
bize ne 16
bizim gibi 50
bizim değil 34
bize izin verir misin 22
bizi bekliyor 29
bize bak 28