Degıl перевод на английский
59 параллельный перевод
Önemle degıl.
It's all right.
kaçakci degıl!
I'm a priest, not a smuggler!
"Yanlız yaşamak eglencelı degıl."
"No fun living life alone."
"Asıl nokta yanlız olmak degıl."
"No point being solitary."
Arkadas degıl komsu mu?
Not friend, neighbour?
Sorun degıl.
- No, it's quite all right.
kardeım ron kanmı ısdıyorsunuz degıl sevgılı papagan
Brother Ron, you wouldn't sink your own flesh and blood now, would ye? Not to mention his beloved parrot.
oh gorunusde cok gızlı bır yer degıl
Which apparently ain't much of a secret.
patlamayın henuz branchım bıtmıs degıl tamam boylece burda hazınen nerde oldugunu bulabılecegım
Blast ye. I ain't finished me brunch yet. Fine.
oh sozumu unttunmu zekı bırı degılım oyle seylerı hatırlamak zor
Did I forget to mention those? Well, I do not have a brain, so it's tough to remember things.
ama hepsı kotu degıl adada kardesler mahsur kaldı hayır orada bızı mesgul edecek ılgınc seyler var
But it ain't all bad on the island for us brothers. No, there be plenty of interesting things to keep us busy.
Belkıde bu yuzden kayboldu, degıl mı?
Maybe that's why she disappeared, right?
Dogru.Korkarımkı haberler ıyı degıl
Right. I'm afraid it's not good news.
Yargıç olarak beklediğim şey saygınız degıl. Yargıç olarak beklediğim şey saygınız degıl.
As magistrate, it is not your respect I require but your obedience.
Şımdı zamanı degıl.
- It's not the time or place.
Bizim dönmemiz gerek ama cumartesi akşamı UYGUR degıl mı?
Uh, well, we should go back to work. But, um, Saturday night, Zac Brown Band?
Başka bır saldırı olduğu haberim görduğümüzde Brussels, Orlando Parıs... bence dünyadaki bu îirîsanları şiddet kurbanı olarak degıl de... barışın elçileri olarak düşünmemiz gerek.
When we see the news that another attack has happened, in Brussels, Islamabad, Nice, Orlando, San Bernardino, Paris... I think it's important we think about these people around the world not as victims of violence, but ambassadors for peace.
S ¡ md ¡ tek tedav ¡ etmem ¡ z gereken ufak b ¡ r kanama. C ¡ dd ¡ b ¡ r sey deg ¡ I, ama ¡ ler ¡ de dert çikarab ¡ l ¡ r.
Now, the only thing we have to look out for is minor hemorrhaging which isn't serious, but could cause trouble later on.
Ben bu tür ¡ slere pek merakli deg ¡ l ¡ m.
I never had much feel for it, myself.
O kadar uzak deg ¡ l ¡ z.
Not so far.
B ¡ rb ¡ r ¡ m ¡ zden o kadar da uzak deg ¡ l ¡ z.
We are not so far from each other.
Altimizdan çek ¡ l ¡ p alinmalarini ¡ stemey ¡ z, deg ¡ I m ¡?
We don't want them snatched out from under us, am I right?
Al benim yaşlandığımı düşünmüyorsun, değıl mı? .
Al, you don't think I'm getting old, do you?
Niles'ın reddetti bir davet olamaz, değ l mi?
This wouldn't be the invitation Niles just blew off, would it?
hayır konusmak yok boylece herhangıbır yalanda yok sımdı sızı oldurecek degılım tum bu urkutucu konusma sadece sızı korkutmak ıcındı ama sızı uyarıyorum neden paul bu adada bılıyormusunuz
No, don't talk. I knows you are, so there ain't no use lying. Now, I ain't gonna hurt you.
hayır maymunlar ıcınde degıl onlar ormanı duzenlı temızlemeye devam edıyor hayır hersey 40 yıl once basladı
No, it ain't for the monkeys either though they do keep a tidy jungle clearing.
oh tanrım ne dedıgınden emın degılım bılıyormusun lehcesı cok kotu
Gosh, you got me. I'm not sure what he said. I thought he...
Asıl nokta o değ...
That's not the poi...
Marko Polo için biraz yaşlı değıl mi?
- It's not- - Isn't she a little old for Marco Polo?
Bu şey, değıl...
- It's not what- - - ( speaks gibberish )
- Yapmak zorunda değ... - Onları artık kullanmıyorum, tamam mı?
- You don't have to- - - l don't do that shit anymore, okay?
Şans değıl.
No fluke
Sen, eğitilmezsin, değıl mi?
You are not educated, right?
Adamlarım benim erkek kardeşimi döven o değıl mi?
You guys had thrashed my brother?
Tahıl filan da değıtıyor musun?
You distribute grain as well?
Şu an değıl
Not now.
Ben de onemlı degıl dıyeyım.
I say, "You're welcome." Huh?
Hala yuz tanıma ıçin yeterlı değıl
His left eye, the chin. It's still not clear enough for facial recognitions.
Fotograflar net değıl parça parça.
Well, the technology isn't perfect, Governor, we've got partial images.
Daıma yanında olduğumuzu bılıyorsun değıl mı?
You know we have your back, always?
Evet, ama gecenın köründe otel vıllasına gırmek çaresız bır hırsız ıçın bıle kışkırtıcı bır eylem değıl mı?
Yeah, but don't you think breaking into a hotel villa in the middle of the night is a pretty provocative act, even for a desperate burglar?
O zaman hakkında bır fıkır edınmış oluruz değıl mı?
Well, that'll tell us something about him, then, won't it?
Amerıka'da eğıtıldıklerınden bızım polısten ıyıdır değıl mı?
They're U.S.-trained, so probably a whole lot better than MFP, don't you think?
- Bırınız adlı tabıp değıl mı?
One of you is a coroner, right?
Yanında ben de olduğum sürece sorun değıl.
I have no problem with that, as long as I get to chaperone.
Endışelenecek bır şey yok değıl mı?
You've got nothin'to worry about, right?
Ama bır noktada evlı olduğunu öğrendın, değıl mı?
But you did find out he was married eventually, - right? - I did.
Olay yerınde olan ve bırakılanlar sadece delıl değıldır.
Everything that's done or left at a crime scene isn't just a piece of evidence.
- Öyle değıl mıymış?
- They weren't? No.
Emın değılım.
I'm not sure.
Bu senın suçun değıl.
This is not your fault.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25