Fazlası var перевод на английский
3,675 параллельный перевод
Bu cinayette ilk düşündüğümden çok daha fazlası var.
There's more to this murder than I first thought.
Dünyada ve cennete sizin hayal edebileceğinizden çok daha fazlası var.
"There are more things in heaven and earth Than are dreamt of in your philosophy."
Görünüşe göre bundan çok daha fazlası var.
It seemed like there was way more to it than that.
Dürüst olmak gerekirse, arabadan daha fazlası var.
I think it's more of a car, to be honest with you.
Hem de çok çok daha fazlası var.
There's many, many more.
! - Burada 50 kişiden fazlası var!
This is way more than 50 people!
Bence bu olayın arkasında bundan daha fazlası var.
You see, I think there's more to that story.
Fakat bundan daha fazlası var.
But there's more than that.
Onda bildiğinden fazlası var.
There's more to him than you know.
Bana kalırsa şanstan fazlası var. Bayan Patmore'un düşüncelerine dayanarak söylüyorum.
I think he's got more than a chance, judging by what Mrs Patmore has to say on the subject.
Ama ondan fazlası var.
But it's more than that.
Çünkü bu şeyde Jeep DNA'sı ve çok daha fazlası var.
'Cause this thing has the Jeep DNA and a whole lot more.
Teşekkür ederim ama sanırım aklında başsağlığından daha fazlası var.
Appreciated, but I'm guessing that you got more on your mind than condolences.
Hayır, bundan daha fazlası var.
No, it's got to be more.
Fazlası var.
There's more to it.
Kaymadan fazlası var.
That's more than just a glitch.
Gabe için on tane falan gerektiğini söyledi, ama bundan fazlası var.
She said he needs, like, ten of them, but there's more than that.
Şimdi daha da fazlası var.
Now, all the more.
Daha fazlası var, ama düşündüğüm zaman hemen yıllarca değişen saç şekillerin benim dikkatimi dağıtıyor.
There's more, but on thinking back, I was momentarily distracted by your dizzying array of hairstyles over the years.
Hayır ama senden bundan daha fazlası var.
No, but you're more than that.
Bundan çok daha fazlası var.
There is so much more to this.
Bundan daha fazlası var.
It's more than that.
Sende zannetiğinden fazlası var.
- You've got more than you think.
- Ama bence sende bir filmden fazlası var.
- But I think you got more than one movie in you. - You better believe it.
Bilirkişi raporunu doldurman için gerekenden fazlası var elinde.
You have more than enough to form an expert opinion. Exactly, expert.
Sizden daha fazlası mı var?
Is there more of you?
Daha fazlası da var.
Well, there's plenty more.
Bundan da fazlası var.
It's a bigger thing.
Daha fazlasını öğrenmeliyiz. Bu çekimlerde ses var mı?
We need to know more.
Fazlası mı var?
There's more?
İşler hızlandırmam için 1 haftadan fazlasına ihtiyacım var.
I'm gonna need more than a week to get things up to speed.
Daha fazlası var.
I got more.
Kan kaybından gitmesini istemiyorsak turnikeden fazlasına ihtiyacımız var.
No, he's gonna need more than a tourniquet if we don't want him to bleed out. Let him.
Daha fazlasına ihtiyacı var.
It needs... Something more.
- Ve hep daha fazlasına ihtiyacın var.
And you need more and more of it.
Bende fazlasıyla yiyecek var.
I'll have plenty of food.
- Ne var ki, birbirimize asla bundan daha fazlası olamayacağız. Tam şu anda olduğumuzdan.
Except we'll never be anymore to each other than what we are right now.
Bu hediyeler bize bebek partisinde geldi ve bizde şu anda fazlasıyla var. - Anladım.
Um, the thing is we got all these gifts at our baby shower, and we already have so much, so we were thinking...
Verimi artırıyorlar, daha fazlasına ihtiyacımız var.
They make the place run more efficiently and we need more of them.
Ama elimizde onunla ödeşmekten daha fazlasını yaptığına dair kanıtımız var.
But we have proof that you did more than just call him out.
Çünkü tüm seyrin yeniden yazılmasından fazlasına yetecek kadar param var.
Cos I've got some money here that should more than cover the whole rewriting process.
Bence BlueBell'den uzakta bir haftasonundan daha fazlasına daha fazlasına ihtiyacın var.
I think you need more time away from BlueBell than just a weekend.
Telafi etmek için fazlasıyla zaman var.
Had a lot of time to make up for.
Ve daha fazlası da var.
And there's more.
Jo Kwan Woong'u tutuklamak için bu haritadan daha fazlasına ihtiyacımız var.
It'll be hard to just use this map as evidence to capture Jo Kwan Woong.
Daha fazlasına ihtiyacım var Will.
I need more, Will.
Yine de, eğer propan lâzımsa görünüşe göre bu kasabada fazlasıyla var.
Well, still, if you need propane, this town seems to have a hell of a lot of it.
Ama fazlası da var. Değil mi?
But there's more, isn't there?
Görünüşe göre bu kasabada fazlasıyla var.
This town seems to have a hell of a lot of it.
Fazlası da var, alt çenesinin çıkıntısı uzamış.
What's more, he elongated the mandibular ramus.
Pes etmem için dik dik bakışlarından daha fazlasına ihtiyaçları var.
It's gonna take more than a couple of dirty looks at the hardware store to take me out.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19