Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ V ] / Var tabii

Var tabii перевод на английский

3,946 параллельный перевод
Geçtiğimiz 3 senede üvey ailemi kaybettim, gerçek ailemi kaybettim teyzemi, vasimiz Alaric'i kaybettim, üstüne bir de kardeşim Jeremy öldü. Ama o sonra geri döndü. Orası var tabii.
In the last 3 years, I lost my adoptive parents, my birth parents, my aunt, our guardian Alaric, and my brother Jeremy died, although he came back to life, so there's that.
Var tabii ki.
Sure, of course.
Bir de hava spreyi var tabii. Hatırlamışken...
Well, that and a lot of febreze, which reminds me...
İçinde dinleme cihazı var tabii ki.
Bugged, of course.
Çoğunda sadece pil ve su var tabii ki.
Of course most of them just got batteries and water.
Arkasında yatan bir hikâye var tabii.
Uh, well, there is a story there.
- Yani, kızım var tabii.
- Well, there's my daughter.
Var tabii ki!
No, of course!
Bu iddiaya rüşvetçilik ve şantaj yaptığı, çivi tabancası bulundurduğu da dahil. Ve senin de Çin'den yasa dışı parça kaçakçılığı yaptığını kanıtlamak için can atan bir depo işçimiz de var tabii.
Karsten was running a real-estate-corruption scheme involving bribery, extortion, and a nail gun, a warehouse worker willing to testify that you smuggled illegal shipments from China.
Var tabii ki.
There's music.
Sırt çantası var tabii.
Backpack.
Ve sonra da ağabeyin var tabii.
And then there's your brother.
- Bakalım, balinaları kurtarmak var tabii.
- Let's see, Save the Whales, of course.
Tabii ki paran var.
Of course you do.
Varım tabii ki.
What are you talking about?
- Tabii ki var.
Sure, there is.
Tabii ki biz giderdik ama Güney Bend'de ikizlerin voleybol turnuvası var.
Well, we would go, of course, but the twins have a volleyball tournament in South Bend.
Tabii ki var.
Well, of course I do.
Tabii ki var...
Of course we- -
Hayır, tabii ki önemi var.
But seriously, Simon, it's fine.
Tabii ki de kabiliyeti var.
Of course she's capable.
Tabii ki var.
Of course you have a bathroom.
Sizinle aynı sebepten buradayız. Tabii bizim gerçek bir şansımız var.
Well, same as you, except we actually have a chance.
Onun için çok özel bir planımız var. Tabii senin için bir sakıncası yoksa.
Well, we have a very special plan for him, if you don't have a problem with it.
Varım tabii ki.
Of course I'm in.
- Tabii ki kıç dublörüm var.
You think I'm gonna show my butt on camera, Charlie?
Tabii bunu yapacak 30 yılınız var. Papağanlar en az 60 yıl yaşadığından...
Although you probably have 30 years to do that, since parrots live to be at least 60.
Malibu'da ki en yüksek kalitedeki rehabilitasyon merkezi at binme terapileri ve tabii ki özel şefleri var.
A type of high-end rehab in Malibu with equine therapy and, of course, private chefs.
Hayır, Edna, tabii ki Noel Baba var.
Uh... No, Edna, there's... of course there's a Santa Claus.
Tabii ki onlardan birden fazlası var.
Oh, great. Of course there's more than one.
- Tabii ki bir de kraliçe var.
Of course there's still the queen.
Tabii bu noktada mucizeye ihtiyacı var!
Of course, at this point, he needs a miracle.
Şu anda sırtımda lanet Sally'nin bir bıçak darbesi var. Bu tabii sana da uzanıyor.
Well, my back's now got one hell of a Sally-shiv in it, that you may as well have handed her.
Buldum tabii. Sana bir sorum var yavrum.
I got a question for you, playa.
O motel odasında Eh, tabii ki bir şeyler oluyor var.
Well, obviously there is something going on in that motel room.
Tabii ki de orada parmak izleri olacak. Charlene'nin var.
Of course his fingerprints would be there, so would Charlene's.
Tabii ki var.
I do, of course.
- Tabii, planım var.
- Oh, yeah. I've got a plan.
Tabii ki var!
Of course there is!
Tabii ki bir anlamları var.
Of course they mean something.
Ülke ihtiyaç var diyorsa tabii ki göndereceğim.
If the country needs his services, who am I to say no?
Tabii ki olumlu düşünceler de var!
And have positive thoughts?
Tabii ki, ne sağduyusu ne de beyni var!
"Of course, no common sense or brain."
Var ya metroyla eve gittiğimde taşaklarım terliyor 3 gündür de aynı takımı giyiyorken tabii ki düşünüyorum.
You know what. When I'm riding home on the subway, And, my balls are fucking sweating.
- Tabii ki kamyonetin var.
Goodnight. - Of course you have a truck.
- Tabii ki var.
Of course, it does.
- Tabii ki var, Hector.
- Of course you do, Hector.
Tabii ki de var.
Of course, they have.
Tabii ki bir de zarf var.
And I know there's an envelope, too.
- Kafamda bir şey var. - Kafanda bir şey vardır tabii ama...
- You're absolutely onto something.
- Ama henüz farkında değil. Senin gibi birinin bunu çözeceğini bilmiyor tabii ama sonu konusunda harika bir fikri var.
He doesn't know someone at your place will figure that out, but he's got a great idea for the ending.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]