Hiç sevmem перевод на английский
725 параллельный перевод
Zayıf kızları hiç sevmem.
I don't like'em so skinny.
Florida'yı hiç sevmem.
I don't care for Florida.
Ben birayı hiç sevmem.
You see, I don't like beer.
Gürültüyü de hiç sevmem.
I don't like any noise.
"İtiraf" kelimesini hiç sevmem.
Well, I don't like the word confession.
- Morina balığını hiç sevmem.
- I hate codfish.
Sabahlamayı hiç sevmem.
I never did like wakes.
Yağmurda yapılan soygunları hiç sevmem.
I don't like anything about capers in the rain.
- Hiç sevmem, iğrenç.
Don't even suggest it.
Gök gürültüsünü hiç sevmem.
I hate thunder.
Doktorları hiç sevmem.
I hate doctors.
Bu kokuyu hiç sevmem. Bunun için haklı nedenlerim var.
I dislike that smell... and for good reason.
Hiç sevmem.
No.
Ben de yumuşak el sıkışanları hiç sevmem.
I always hated a flappy handshake myself.
Kasabayı dolandıranları hiç sevmem, Barları kapatabilirler.
I don't like men who swindled the town they must close the saloon.
# Katilleri hiç sevmem.
I hate killers.
Gardenya da hiç sevmem.
I hate Gardenias.
Hiç sevmezsin dalkavukları, değil mi Sezar derim hiç sevmem der ve işte o zaman tavlanır asıl.
But when I tell him he hates flatterers, he says he does, being then most flattered.
İnsanlara vurmayı hiç sevmem, ama beni buna mecbur ettin dostum.
I don't like bashing'anybody, but you had it comin', lad.
Açlıktan ölmeyi de hiç sevmem.
Starving to death is not one of my favorites.
Bu şekilde bağlanmayı hiç sevmem.
I don't like being tied this way.
Hiç sevmem düşmanlığı. Benim için iyi insanların sevgisi değerlidir.
I hate it, and desire all good men's love.
Kendi hemcinslerime karşı konuşmayı hiç sevmem ama hiç, siz kadınların ne kadar çalıştığını taktir eden bir erkek görmedim.
I hate to talk against my own kind, but I never seen a man could appreciate how hard you women work.
Hiç sevmem.
I don't like that.
Şemsiyeleri hiç sevmem.
I'm not fond of umbrellas either.
Senin gibi bu yaşta gözü açılanları hiç sevmem!
I don't like smarties like you
Erkek erkeğe konuşmayı hiç sevmem.
Man to man, I no like.
Adım Charlie ve dediğim gibi Bay Rahip, şapelleri hiç sevmem.
The name's Charlie, and like I said, Mr. Priest, I don't dig chapels.
Hile yapanları hiç sevmem.
I don't like cheaters.
Hayır, hiç sevmem.
No, I hate it.
Okurlarını ağlatan yazarları hiç sevmem.
I hate moaning sob sisters.
Geçenkinden daha etli butludur umarım. Sıskaları hiç sevmem!
I hope she's got more meat on her than the last one, I hate'em skinny!
"Vedaları hiç sevmem, bu yüzden Saidi'yle şehre gidiyorum."
"I can't stand goodbyes, so I'm having Saidi drive me into town."
Esasen fikrimi değiştirmeyi hiç sevmem.
I do not want to be happy amijken of those plans.
Gürültüyü hiç sevmem.
I don't like it.
Dişçileri hiç sevmem.
I hate dentists.
Müziği de senin o çirkin suratını da hiç sevmem.
I never "like-a" the music and I don't like your ugly face neither.
- Babam araba kullanmaktan nefret eder. - Hiç, ama hiç sevmem.
- Daddy doesn't like to drive.
Dik kafalı adamları hiç sevmem, bunu sakın unutma!
Keep in mind that I do not like headstrong individuals!
Binbaşı ben tehditleri hiç sevmem.
Major I have never liked threats.
- Olmaz. Vedaları hiç sevmem.
- No, I hate good - byes.
Uzun restoranları hiç sevmem.
I'm sick of cheap restaurants.
Paris'i de hiç sevmem.
I'm sick of Paris too.
Ispanağı sevmemem iyi bir şey aslında çünkü sevseydim, yemek zorunda kalırdım oysa ki hiç sevmem.
It's a good thing I don't like spinach, because if I did, I'd eat it, and I can't stand the stuff.
Ve hiç sevmem.
And I don't like it.
Meraklı insanları hiç sevmem!
But i don't like curiosity.
- Hiç sevmem.
- Never use it.
Hiç sevmem.
I hate it.
O herifi hiç de sevmem.
You know what I think about that guy.
İdamları haber yapmayı sevmem ama söylemem gerekir ki bu hiç umurumda bile değil.
I don't like to cover executions... but I must say this is one I don't mind.
Hiç kimsenin sözünden dönmesini sevmem.
I don't like anybody to welsh!