Hâla перевод на английский
612 параллельный перевод
"Hâla onun varlığını hissediyorum!"
"I still feel his presence!"
Evet, hâla orada.
- Yes, it's still there.
George hâla bir şeyleri kırıp parçalama eğiliminde mi?
Is George still given to smashing things?
Ne olursa olsun o hâla benim kardeşim.
Whatever he is, he's still my brother.
Hâla benden şüphe mi duyuyorsun?
You still suspect me?
Hâla genciz.
We're still young.
Artık bildiğine göre hâla en büyük arzunun onun Halden'la evlenmesi olduğu mu söyleyeceksin?
Now that you know, you still say that your greatest wish is for her to marry Halden?
- Gerçi hâla tehlikeli sularda yüzüyoruz.
- But we're still on dangerous ground.
Teşekkür ederim Sam, ama hâla şarkıyı Mary'nin söylemesi gerektiğini düşünüyorum.
Thanks, Sam, but I still think Mary should have sung it.
Çok geçmeden bayrak hâla tepemizde mi diye heyecanlı bir şekilde yukarılara bakar dururuz.
And before long we're looking up anxiously to be sure the flag's still waving over us.
Hâla bir şey duymuyorum.
Well, I don't hear anything.
Kıyafetleri hâla dolabında asılı.
His clothes are still hanging in the wardrobe.
Hâla bana nasıl bildiğimi sorarsan sana mantıklı bir sebep veremem.
Yet if you were to ask me how I know I couldn't give you a logical answer.
Elle tutulur hiç bir şey yok, hâla korkunç bir sezi gibi aynı zamanda korkunç bir şekilde gerçek.
There is nothing tangible, yet like a terrible premonition it is also frightfully real.
Bu hâla bu tırmığı açıklanamaz.
That still doesn't explain this garden weeder.
Bir tanrıyla evlenebilecekken hâla Tiko'yu mu düşünüyor?
Still thinks of Tiko when she can marry a god?
Hâla kullanır.
She still use it.
Romantik bir eğilimim vardı ve hâla da var bir kadına aşkını evvela bir erkek ilan etmelidir.
I had and I still have a romantic notion that a man must tell a woman first about his love.
- Hâla bana ihtiyacınız var mı?
- Do you need me any more?
- Hayır, hâla bir işim var.
- No, I've got a job.
Evet, hâla uykudasın.
Yes, yes, yes. You do but sleep.
Hâla biraz bitkin.
He's still groggy.
Hayır Bay Birnbaum hâla çok iyi durumdasınız.
No, Mr Birnbaum, you still got a good game.
Her ne kadar G.W.'den nefret etme konusunda hem fikir olsak da, sen hâla gülünç aptalın tekisin.
Much as I hate to agree with G.W. About anything, you haven't changed a bit. You're still an hysterical fool.
Sen hâla burada mısın?
Are you still down here?
- Hâla boşanmak istiyor mu?
- I mean, divorce. She still want it?
Yatırım gibi düşün, hâla oyundayım.
I'm investing it. I'm still in the game.
Ben hâla Yogoro Sasahara'nın karısıyım.
I am still the wife of Yogoro Sasahara.
Roma'da hâla sizden söz ediliyor.
They still speak about you in Rome.
Neden hâla yüzbaşısın?
How come you're still a Captain?
Hâla gelmediler.
They're still not here.
Burası hâlâ Japonya.. ... ve Japonlar da hâla Japon.
It's still Japan and the Japanese are still Japanese.
Hâla muhteşemsin.
You're still gorgeous.
- Ve hâla arkadaş mısınız?
- And now you are friends?
- Çocukluğumuzdan beri hep seni sevdim, İvan'ı sevdiğin zaman kalbim kırıIdı ama hâla seni seviyorum!
I was heartbroken when you loved Ivan, but I still love you. Why didn't you say something?
Evet, Kaşubyalılar hâla bir işe yarıyorlar.
Yes, the Kashubians are still good for something.
Ama hâla harcı karıştırıp beton döküyorsunuz.
But still you mix and pour.
Ceketi hâla burada.
His coat's still here.
Hâla buradayım, Happer! Ve sen de hâlâ beş para etmezin birisin!
-'I'm still here, Happer, and you're still a useless mo...'
3 saat geçmiş hâla uyanmamış.
She hasn't waken up for 3 hours after the operation
- Telefon, hâla da öyle.
- Phone. Still is.
Onun durumu hâla aynı.
She's still the same.
Hâla kadın olmamı istersen, olabilirim.
It's okay. If you still want me to... I can become a woman.
Biliyor musun Bud, yukarıdaki valizlerimizi indirecek birisini hâla arıyoruz.
You know, Bud, there's still an opening for someone to go upstairs and get our bags.
Sizi neden hâla çevremizde tutuyoruz?
What the heck do we keep you around for?
Hâla orada!
It's still there!
Adam sokağa indiğinde hava hâla karanlıktı.
When he got down into the street, it was still dark.
Hâla öyle.
He still is.
Hâla seviyor musun onu?
Do you still love him?
Bu şey hâla burada mı?
That's still there?
Hâla bu numara mı?
This still her number?
hala 311
hâlâ 56
hala burada mısın 70
hâlâ burada mısın 33
hala burada 31
hâlâ burada 19
hala öyle 37
hâlâ öyle 16
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
hâlâ 56
hala burada mısın 70
hâlâ burada mısın 33
hala burada 31
hâlâ burada 19
hala öyle 37
hâlâ öyle 16
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
hala orada 41
hâlâ orada 24
hala inanamıyorum 23
hâlâ inanamıyorum 19
hala yaşıyor 66
hâlâ yaşıyor 23
hala buradayım 54
hâlâ buradayım 18
hala uyuyor 27
hala sıcak 33
hâlâ orada 24
hala inanamıyorum 23
hâlâ inanamıyorum 19
hala yaşıyor 66
hâlâ yaşıyor 23
hala buradayım 54
hâlâ buradayım 18
hala uyuyor 27
hala sıcak 33