Ilgisi yok перевод на английский
6,630 параллельный перевод
- Onun bununla bir ilgisi yok.
He had nothing to do with this.
Bunun Deke ile bir ilgisi yok.
Oh, it's not about Deke.
Burada büyük bir düşmanlık seziyorum. Bunun buradaki çiftle bir ilgisi yok. Belki biraz seninle ve damat olmayan belirli biriyle ilgisi olabilir.
I'm sensing a lot of hostility that has nothing to do with that couple and may be more about you and a certain groom that didn't happen.
O çocuğa ne olduysa, bunun benimle bir ilgisi yok.
Whatever happened to that kid, I had nothing to do with it.
Kalp piliyle ilgisi yok.
It's not her pacemaker.
Ailemin bununla hiçbir ilgisi yok.
I mean, my parents have nothing to do with this.
Bunun 197 sayılı uçuşla ilgisi yok.
This has nothing to do with Flight 197.
Topu inerken kesti gibi gelmişti ama bunun konumuzla ilgisi yok.
Seemed like an obvious goal-tend, but that's besides the point.
Seninle ilgisi yok.
This isn't about you.
Bugün bununla hiç ilgisi yok.
That has nothing to do with today.
Başkan'ın İstihbarat Danışmanı'nın gizli bir istihbarat programıyla ilgisi yok, öyle mi?
The Intelligence Advisor to the President had nothing to do with a secret intelligence program?
Sendeki sorunun elimdeki hiçbir zehirle ilgisi yok, yemin ederim.
What's wrong with you isn't any poison I've delivered, I swear to you.
Bunların benim yaşadıklarımla hiçbir ilgisi yok.
It's not really relevant how I perceived it.
Sana söyledim, bunun topuklu ayakkabıyla ilgisi yok.
Like I said, it's not from the heels.
Bunun onunla hiçbir ilgisi yok mu?
( emmett ) you're still sure that's all he's guilty of?
Danny ile ilgisi yok.
Nothing to do with danny.
Bununla hiçbir ilgisi yok!
That has got nothing to do with this!
Bunun öğretmeyle bir ilgisi yok.
That has nothing to do with teaching.
Şimdi şunu düzgünce bir anlayalım. Sizi oradan aldığımızda hararetli bir tartışmanın içindeydiniz ve onun, bu konuyla hiçbir ilgisi yok.
You two were in a heated conversation when we picked you up, and that had nothing to do with this.
Bunun Meredith'le ya da kin duymakla ilgisi yok.
This has nothing to do with Meredith or a grudge.
Karma'nın yeraltında olmamızla bir ilgisi yok.
Karma has nothing to do with us being underground.
- Bunun benimle bir ilgisi yok değil mi?
But that had nothing to do with me, right?
Hayır, saldırıyla da ilgisi yok.
No. He has nothing to do with our assault.
Bu saldırının Asteğmen Tate'in öldürülmesiyle ilgisi yok mu?
So this attack had nothing to do with Ensign Tate's murder?
Carrie'nin bu işle ilgisi yok.
Carrie had nothing to do with it.
Sahi mi? O halde Bay Sweeney'i koruyup Renata'yı mahkum ediyorsunuz,... ama bunun Bay Sweeney'in ifadenize rüşvet vermeye çalışmasıyla hiçbir ilgisi yok
So you're protecting Mr. Sweeney and damning Renata, but that has nothing to do with Mr. Sweeney trying to bribe your testimony?
Yaşın bunla bir ilgisi yok.
Age has got nothing to do with it.
Bu işin seninle bir ilgisi yok.
It's got nothing to do with you.
Dediklerimin o konuyla bir ilgisi yok.
Oh, that? No. This is not about that.
Gözyaşlarının benimle ilgisi yok değil mi?
Oh, those... those tears aren't... Aren't for me, are they?
Öyle ama bunun konuyla ilgisi yok.
It did, but that's neither here nor there.
Michael'in bu odayla hiç bir ilgisi yok.
There is nothing of interest to Michael in this room.
'Ailemin bu işle hiç bir ilgisi yok.'
My family are innocent of any involvement.
Pekâlâ, bunun konuyla pek bir ilgisi yok.
Okay, that's beside the point.
Senin mutsuzluğun benimle bir ilgisi yok.
Your lack of happiness has nothing to do with me.
Bunun senin ne istediğinle ilgisi yok, Jackson.
It's not about what you want, Jackson.
Büyük ihtimalle şu an konuştuğunuz konuyla bir ilgisi yok ama Leticia Gomez.
Probably has nothing to do with what you were just talking about, but...
Bizimle bir ilgisi yok.
Has nothing to do with us.
Evet... bak, bunun falla ilgisi yok.
Yeah... Look, it's not about the fortune cookie.
- Benimle bir ilgisi yok. - Hayır.
It's out of my hands.
- Cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgisi yok.
Nothing STD-related.
Parayla ilgisi yok Kieren.
It's got nothing to do with the money, Kieren.
Şarkının onla ilgisi yok.
It's not about him.
Benimle ilgisi yok.
I didn't.
Bizimle ilgisi bile yok.
It's irrelevant.
İlgisi bile yok, artık bağlandı.
Far from it... he's connected now.
Yok artık Cary, ilgisi ne?
Come on, Cary, relevance.
Bunun çalışmamızla ilgisi bile yok.
That is not even remotely related to our study.
İlgisi yok.
Relevance.
İlgisi bile yok.
It doesn't.
- İlgisi yok.
- It doesn't.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65