Işte bu güzel перевод на английский
784 параллельный перевод
- Bak işte bu güzel fikir.
- It's a good idea.
Ve ödül ; işte bu güzel gümüş kupa.
The prize is this beautiful silver loving cup.
Oh, işte bu güzel.
Oh, this is nice.
Oh, işte bu güzel.
Oh, this is a nice one.
İşte bu güzel.
Flower for your buttonhole. Here's a nice one.
Bir dehayla birlikte olmanın güzel yanı da bu işte. Sen ikimizin yerine de düşünürsün.
That's the nice part of being with a mastermind you do the thinking for both of us.
İşte bu yüzden seviyorum ben seni Güzel bebek... Güzel bebek..
♪ That's why I'm in love with you Pretty baby... ♪ Pretty baby...
Bu çok güzel işte.
Well, that's just fine.
İşte bu güzel.
Now, that's news.
Bu güzel işte.
Now this is fine.
Bu daha güzel oldu işte.
Well, that's more like it.
Pekala, bu güzel işte.
Well, that makes it nice.
- Bu güzel işte.
- That's pretty.
- Bu güzel haber işte.
Oh, this is excellent news.
Alttan yukarı bu büyük yapının güzel görüntüsünü alırım işte.
You know, shooting up at the superstructure.
- İşte bu güzel.
- That sounds good.
- İşte bu! Çok güzel.
- That's the way it goes.
Bu güzel elbiseyi kirletmek istemesiniz. İşte burada.
You don't want to get that beautiful dress dirty.
İşte bu çok güzel.
Now, this is something.
İşte bu odada işte bu yatakta güzel bir kadına bakıcılık yapmıştım.
In this very room, in this very bed... I once nursed a pretty, young creature.
- Niçin konuşmayı kesip silahımı doldur... İşte bu güzel.
That's fine.
Bu güzel işte.
That's good.
Bak bu güzel işte.
This is cute.
Konserde hayatımı kurtaran güzel bayan işte bu.
This is the charming lady who saved my life at the concert.
İşte bu güzel.
Well, that's great.
- İşte bu çok güzel.
That's nice of you.
İşte bu çok güzel!
That's a good one!
- İşte bu çok güzel.
- Now that's very nice.
Güzel olan, işte bu.
Beauty that was Greece.
İşte bu tam bana göre! Güzel.
That's exactly what I need.
İşte bu, çok güzel, söyle!
That's it, beautiful, sing!
Bu güzel oldu işte.
Or maybe i tied one on, and i'm in a booth at a bar someplace... with a pretty girl.
İşte bu gerçekten güzel.
That's real good news.
İşte bu güzel bir cins.
Now, there's a fancy breed.
Sonra sana güzel bir kadın buluruz, evlenirsin bir aile kurarsın, bu kadar işte, daha ne olsun?
Then we'll find you a nice woman, you'll get married start a family, that's all, what else is there?
İşte bu çok güzel.
Das haben wir nötig gehabt.
Karnın mı acıktı? İşte, bu daha da güzel.
- Right, she's hungry.
İşte bu güzel!
That's good!
İşte bu güzel.
That's fine.
İşte bu çok güzel.
I think that's very nice.
İşte bu güzel bir atıştı.
That ´ s a good netting score.
İşte bu güzel, bir bardak çay.
That's a good cup of tea.
Onu sudan çıkarmadan önce, Sandra Lomax bu kadar güzel birisiydi işte.
This is how nice and pretty Sondra Lomax looked... before they took her out of the water.
İşte, bu güzel değil mi?
Well, ain't this nice?
İşte bu da güzel bir şey...
Now, here's something nice...
Ve amacı kazanmak. Bu güzel ülkeyi kuran da işte bu metanet ve yılmazlık, değil mi?
Isn't that the kind of grit and never-say-die spirit that's made this a great country?
İşte bu güzel.
Now, that is a picture.
İşte bu güzel bir düşünce.
It's a proper thought.
güzel, evlat, güzel. işte bu.
Fine, son, fine. That's a deal.
- İşte bu güzel. Öncelikle, şunu söylemek istiyorum, şey...
First of all, I just wanted to say, uh...
Bu, güzel işte.
Hear that?
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte burası 350
işte buradasın 421
işte buyrun 44
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte burası 350
işte buradasın 421
işte buyrun 44