Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ M ] / Miles o

Miles o перевод на английский

792 параллельный перевод
- O, yolumuzdan kilometrelerce uzakta.
- That's miles off our path.
Her alan sorununda, adamların 3. Tabur'a hat döşettiriyor ve sonra oturup o hattan dinleme yapıyorlar tüm işi diğerlerine yaptırıyorlar.
On every field problem, your boys get the 3rd Battalion to lay miles of wire and then they just sit back and tap the lines let the other guys do the work.
Neden o bu çirkin Texas topraklarının 1600 km ortasında yalnız başına dışarıda kalmak zorunda.
Why does he have to stay out of sight - alone in the middle of 1,000 miles of this ugly Texas country.
Soldaki çıkışı kullan ve o yolda iki mil daha.
Take the left fork and two miles along that road.
O yolda iki mil.
There's two miles up that road.
Morsken'i geçene kadar onları engelleyelim sınır o istasyondan biraz ilerde.
Let's hold them off until past Morsken... the frontier's a few miles beyond the station.
O herkesin ikna edilebileceğini düşünür.
- On a surfboard? - Where she lives, it's five miles if it's a day.
Bayan O'Shaughnessy ile konuyu tartistik ve cinayetler hakkinda... tam olarak neler bildigini ögrenmeye karar verdik... ve onu buraya çagirdik.
Miss O'Shaughnessy and I discussed the matter and decided to find out exactly how much he knew about Miles'and Thursby's killings so we asked him to come here.
Miles'i o öldürdü.
She killed Miles.
Çok şükür ki bizim meslekteki tüm o yaygaracı ve nevrotik tipten binlerce kilometre uzakta.
Thank heavens, it's like a thousand miles from all the noisy, neurotic people in our profession.
Sonra kilometrelerce uzaktan, o kişi onu düşündüğünüzü biliyor ve size cevap veriyor.
And then across thousands of miles, that person knows what you're thinking about and answers you.
Max O'nu yedi mil boyunca sınıra kadar sırtında taşımış.
Max carried him on his back for seven miles across the border.
O güzel soğuk zeminden kalkıp telefon etmek için 5 kilometre yürüdüm. Ardından başımı tedavi ettirdim.
I get up off the nice cold ground and walk five miles to a phone... right after having my head treated.
Yapımına başlanalı şimdiden yarım yüzyıl geçmiş. O zamandan beri sadece 16 mil yapılmış.
Already it has been under construction for more than half a century, and for that, there is exactly 16 miles to show.
O 16 milin de her bir adımında bir mahkûm ölüsü vardır.
And for those 16 miles, there is one dead convict for every yard.
Öyleyse, eğer kalmayı düşünüyorsan,... Miles, Rainbow dışında da adam çalıştırıyor,... o, iyi bir patron.
If you want to stick around, Miles can always use another man-sized hand out at the Rainbow.
Şu Miles burada çok önemli biri olmalı,... o nasıl biri?
This Miles must be pretty big around here.
Miles'ın arkadaşı benim de arkadaşım sayılır.
I'm Sheriff O'Hea. Any friend of Miles is a friend of mine.
Tip Henry o kısımda kendine bir ev inşa etti,... şu anda bulunduğumuz topraklar ona aitti. Sonra da Miles'a sattı.
Six months ago one of Rainbow's hands, Tip Henry, filed a homestead claim on it, if he stays out the year on it it's his.
O bir yalancı.
- Miles? That's a lie.
Artık öyle değil. O'Hea, Miles'a cephe aldı.
O'Hea's against him and wants to fight him.
Kilise 10 mill uzakta idi, ama o, yaz kış her pazar giderdi.
Church was about 10 miles away, but she used to go every Sunday, winter or summer.
işte orada tam üzerimizde... o adam bizim tanışmak için 2000 mil gittiğimiz adammı Cole Smith.
There, high above us was the man we'd ridden 2000 miles to meet Cole Smith.
O yöne gidebilirsin ama o gördüğün dağ uzun boylu, kır saçlı dostumuz var ya boyu neredeyse 3 bin metre.
You could go so, but that mountain up there, that tall fellow with the white hair, he's about two miles high.
Büyük ihtimal o on km'nin içindeki binlerce adam vardır. Hepsine de bizim üniformalarımızı giyenleri vurmaları emredilmiştir.
In those six miles there's probably thousand of guys and every one of them was taught to shoot at uniforms like this.
O bizim 200 mil önümüzde kaçıyor.
He's run before us for 200 miles.
Bütün o binlerce mil yolu uçarak böyle pis bir yere geldim...
Flying all the way, thousands of miles, to this lousy place arriving here hot and tired as a Sixth Avenue mink...
Bir hafta önce onlardan biri olan Henry Miles ile tanıştırıldım. O da beni karısıyla verdiği İspanyol şarabı partisine davet etti.
A week earlier I had been introduced to one of these, Henry Miles, and he had asked me to a sherry party he and his wife were giving.
Miles, o Ira mı?
Miles, he is Ira?
O çiftlik buradan 65 kilometre uzakta oğlum.
That farm's 40 miles from here, boy.
Bir Komançiyse gelir, o atı ayağa kaldırır, 30 kilometre daha biner sonra da onu yer.
A Comanche comes along, gets that horse up, rides him 20 more miles and then he eats him.
Beklenmedik bir başka adım da insanoğlunun yörüngesinden uzaklaşıp... dünyadan 30 milyon kilometre uzaklıktaki o noktaya gittiği andı.
Equally unexpected was the next stride, when man moved out of his very orbit to a point more than 20 million miles to Earth.
O tepe buradan sadece 9,5 km uzaklıkta.
That hill is only 6 miles from here.
Elimde bir polis raporu var. Bu polis raporu o yılın Mayıs ayında Miles John Farnham adında birinin sahtekarlık ve görevi kötüye kullanma iddianamesi ile ilgili.
I have here a police report of an indictment against a Miles John Farnham in May of that year on charges of fraud and malpractice.
O sırada ben buradan 700 ya da 800 mil uzakta olacağım.
I'll be seven or 800 miles away from here by then.
O zaman ne yaptın Miles?
Then what did you do, Miles?
5 km. ilerde o küçük duka'dan sonra bir ağaç var.
Three miles down the road, past that little duka, is a tree.
2.000 mil önce sorduğum sorunun cevabını vermiş oluyorsun o zaman.
Then you've answered the question I've been asking for better than 2000 miles.
O da 200 mil uzakta.
Port Moresby's the only place open and that's over 200 miles away.
- Bir iki mil ötede, o kadar.
Aw, just a couple of miles, that's all.
Nov o Sibursk 100 mil gerisinde.
The Nova Sibursk is 100 miles back.
- O 15 km'nin mayınlanmasını isterim.
- I want those ten miles mined.
O zaman mutlu bir halde kaç kilometre seyahat ettiğimi öğrenebilirdim.
Then I could tell you how many miles I've traveled when I was happiest.
O yola koyulduğunda, biz çok uzakta olacağız.
By the time he gets goin'we'II be miles away.
Canım, o benim aklımın ucundan bile geçmiyor.
Oh, my dear, she was miles from my thoughts.
O çantayı bir milyon kilometre taşıdıysan yapman gerekeni yaptın.
If you carried that bag a million miles, you did what you had to do.
O deli adamla aramıza en 165 milyon kilometre mesafe koymalıyız.
We're gonna put a hundred million miles between us and that madman. Aye, aye, sir.
Yirmi kilometrede tek su o.
It is the only water in 20 miles.
O orospu çocuğu altınlarla millerce ötededir. Riza!
The son-of-a-bitch is miles away, with the gold.
Onu bir yerin 100 mil civarına bırakın o yere yürüyerek gelsin.
Drop him off within 100 miles and he'll walk to the spot.
Ben yolun 5 mil ilerisindeki bir kasabada doğdum o zamanlar oraya yol bile yoktu.
Do you know, I was born down the road about five miles... Before there even was a road.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]