Nerede o zaman перевод на английский
1,018 параллельный перевод
Nerede o zaman?
So where is she?
- Karagâh nerede o zaman?
- Where's the HQ, then?
Peki güç nerede o zaman?
And where is their strength, then?
- Nerede o zaman?
- Well, where is he?
Adamın öldürüldüğü şu hançer nerede o zaman?
Where the hell is that dagger the man was killed with?
Nerede o zaman?
Where is she?
- Elbiselerin nerede o zaman?
Then where are your clothes?
Nerede o zaman?
Where is it then?
- Pekala nerede o zaman? - Kaçıp gitti.
Well, where is he then?
Nerede o zaman?
Where is he, then?
Eğer samimiysem, kişisel suç nerede o zaman?
If I'm friendly, where is the personal crime?
O hançerle nerede ve ne zaman karşılaşacağım, dostum?
When and where will I meet that dagger, friend?
- O zaman nerede?
- Then where is it?
- O zaman nerede geçirdi?
- Where did she stay, then?
O zaman nerede bunlar? Neden göremiyoruz?
Then where are they, and why can't we see them?
O her zaman nerede olduğunu anlamak, ve bilineni değil ne olduğunu bilmek istemiştir.
He has always wanted to get where he has not been, and to know what was not yet known.
E o zaman? Anne, sabunlar nerede?
Mom, we need soap.
O zaman nerede benim küçük kızım?
- Then where's my little girl?
- O zaman beni nerede bulacağını biliyorsun.
- Then you know where to find me.
büyük leviathanlar nerede olacak o zaman kim Tanrıya karşı gelecek?
Where are the great leviathans who defied God then?
- Nerede peki o zaman?
- Where is it then?
Nerede saklayacağız, o zaman?
Where are we gonna hide it then?
O zaman nerede olduğumuzu neden bilmiyoruz?
Then why don't we know where we are?
- O zaman nerede yaşarız? - Sokakta.
Where would we go?
O zaman nerede olduğumuzu biliyor musun büyükbaba?
Do you know where we are, then, Grandfather?
- O zaman nerede?
Where is it then?
- Ben ekmeğimi nerede kazanacağım o zaman?
That's where I earn my daily bread!
O zaman nerede olduğunu biliyorsun... Viskinin.
Then you know where the... whisky is.
O zaman ana gücümüz nerede karaya çıkacağını bilmiyor.
Then our main force cannot know where to land.
İyi de o zaman, kelle nerede?
But, damn it, where is the headcheese?
Pekala, o zaman nerede bu adam?
Where is he?
O zaman sen söyle bize Zatoichi'nin nerede olduğunu.
Then you tell us where Zatoichi is.
Birçok yerdeydi. O yatağıma girdi. Nerede istersen, ne zaman istersen.
It was many places, it was wherever you like, whenever you like.
Nerede, ne zaman sorun çıkarsa o dönüşmeye hazırdır : Bisikletçi Uzman'a.
When trouble strik es at any time, at any place he is ready to become Bicycle Repairman.
O zaman sen nerede olursun?
Then where would you be?
O zaman, O nerede?
Then, where is he?
O zaman söyle bana, Sangoro nerede?
Then tell me where Sangoro is!
O zaman nerede Tim?
But where is she, Tim?
O zaman benimki nerede?
Then where's mine?
- Pekala, o zaman nerede öldürmeye başlıyorsunuz?
- Okay, then where do you start killing?
O zaman, askeri mahkeme kararı nerede?
Then, where's the court-martial verdict?
Pekâlâ o zaman nerede?
Good thinking!
Peki, o zaman, senin araban nerede?
Well, then, where is your car?
Büyümüs yasama çabasi bir çözüme ulasmazsa, o zaman genislemesinin nerede duracaginin bir anlami yoktur çünkü bizzat kendisi sikinti diyarinda sikisip kalmistir. Yoksullugu parlak gösterebilir fakat ona üstün gelemez.
If there is nothing beyond increased survival, no point where it ceases to grow, it's because it is not itself beyond privation, but rather, it is enriched privation.
- O zaman fıkranın komikliği nerede?
Now shut up! - Then what's the joke?
O zaman nerede dolaşmasını sorardı?
Then where would he ask her to walk?
"O zaman nerede olacağım?" diye kendine sor.
And just keep asking yourself, "Then where will I be?"
- O zaman ben nerede oturuyorum sanıyorsun?
- Then where do you suppose I live?
O Washingtona dönüp ulumaya gittiği zaman senin çocuklar nerede kalacak?
When he goes howling back there to Washington where's that leave you boys?
O zaman bana Mabet'in nerede olduğunu söyle.
Then tell me where Sanctuary is.
O zaman nerede olduğun fark etmez.
I mean, it doesn't matter where you are.
nerede oturuyorsun 94
nerede o 1480
nerede olduğunu biliyor musun 136
nerede olursam olayım 17
nerede oldu 20
nerede oturuyorsunuz 30
nerede olursan ol 30
nerede olduğunu bilmiyorum 143
nerede olduğunu biliyorum 70
nerede olduğunu söyle 43
nerede o 1480
nerede olduğunu biliyor musun 136
nerede olursam olayım 17
nerede oldu 20
nerede oturuyorsunuz 30
nerede olursan ol 30
nerede olduğunu bilmiyorum 143
nerede olduğunu biliyorum 70
nerede olduğunu söyle 43
nerede olduğunu biliyorsun 22
nerede olduğunu 16
nerede oturuyor 46
nerede olduğunu bilmiyoruz 24
nerede olduğunu biliyor musunuz 49
nerede olursa olsun 20
nerede olduğunu sanıyorsun 19
nerede olduklarını bilmiyorum 18
nerede onlar 42
nerede olacak 26
nerede olduğunu 16
nerede oturuyor 46
nerede olduğunu bilmiyoruz 24
nerede olduğunu biliyor musunuz 49
nerede olursa olsun 20
nerede olduğunu sanıyorsun 19
nerede olduklarını bilmiyorum 18
nerede onlar 42
nerede olacak 26
nerede olabilir 67
nerede olabilir ki 22
nerede olacaksın 16
nerede olduğumuzu biliyor musun 22
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
nerede olabilir ki 22
nerede olacaksın 16
nerede olduğumuzu biliyor musun 22
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16