O zaman bile перевод на английский
1,177 параллельный перевод
O zaman bile inanmıyordum ki!
Even then, I didn't believe.
Ve o zaman bile doğru düzgün konuşmuyorduk.
And even then, we never really had, you know, conversations, And even then, we never really had, you know, conversations,
O zaman bile bir referans noktası olmadan çeviremeyeceğim bir dilde konuşuyor olacak.
But even then it'll be communicating in a language that I can't translate..... without a point of reference.
O zaman bile, sistemdeki tek tutuklularmış.
Even then, they only have recent arrest into the system.
Ama kazanmayan bir takıma sponsor olmam çok anlamsız. O zaman bile heyecanlanmak çok zor.
But it just doesn't make any sense to me to sponsor a bowling team unless it wins.
Ne yapacaklarından kesinlikle emin olmadan sakın harekete geçme. O zaman bile, çok dikkatli olmalısın.
Never commit until you know where they're coming from, and even then you gotta be careful.
O zaman bile, sadece Jaffa'nın onlara hizmet ettiği kadar güçlüler.
Even then, only as strong as the Jaffa who serve them.
Ama o zaman bile sıradan insanların bizimle neden eşit olmaları gerektiğini anlayamamıştım.
But even then, I did not understand... why she would want Commoners to be equal with us.
Çünkü o zaman bile işte bu kadar kolaydı.
Because even then, as early as that,
O zaman bile, ufak değişiklikler olmalı böylece günümüze gelene kadar zaman içinde değişebilir.
Even then, they have to be small changes so they dampen out by the time it reaches the present.
- O zaman bile orada olamamıştın!
- Not even then could you be there!
O zaman bile çalışma alışkanlıklarına hayrandım.
I just maveled at his work habits even then.
Ancak o zaman bile Kuwagamon'u yenmek mümkün değildi ama çocuklar büyük bir tehlikeyi atlattılar.
But, even though they thought they had defeated Kuwagamon, it came back, putting the children in more grave danger...
Bak o zaman bile ne kadar güzelmiş.
Look how beautiful she was, even then.
Sana bir şey söyleyeyim, belki de geriye sadece altı ayım kaldı ve o zaman geldiğinde, gömdükleri şey bana benzemeyecek bile.
I got maybe six months left..... and by then, what they buy won't even look like me.
Uykunda bile halledersin Lindsay. - Sen niye halledemiyorsun o zaman?
I wasn't aware you provided emotional counsel as well as legal, Lori.
O zaman, sana neler yapacağımı hayal bile edemiyorum.
You'll wish you'd never done this.
İstasyona tek bir silah bile getirdiğimi kanıtlayın o zaman.
I defy you to prove that I brought a single weapon onto this station.
Ve gezegenleri felaketlerle yüz yüze kaldığında, cesur bir şekilde kendilerini uzaya fırlatarak, hayal bile edilemeyecek bir mesafeyi kat ederek buraya ulaştılar. Her gün bilinmeyenle yüzleştiler, ama bir şekilde, bir arada kalmayı başardılar, ve kendilerine daha önce hizmet eden o cesaretlerini korumaya devam ederek, bu Çeyreğe ulaştılar, ve ne zaman kendilerini gevşettiler, işte o zaman büyük Voth kültürü oluştu.
And when the planet was threatened with disaster, they boldly launched themselves into space, crossed what must have seemed like unimaginable distances, facing the unknown every day, but somehow, they stayed together, kept going with the same courage that had served them before
O zaman sen olmadığını kabul etsen bile cesur bir muhafızsın.
Then you're a gloried defender even if you claim not to be.
Ama annem adına kötü hissediyorum çünkü böyle olmasını istemediğini biliyorum ama burada yaşadığımı bilseydi ve mağazaya ihtiyacım olmadığını ya da hatta eve bile, bence o zaman bırakmam sorun olmazdı.
But I feel bad about my mother because I know she didn't want it that way. But if she knew I was living here, and I didn't need the store, or even the house or anything, then I think she might think it's all right to let it go.
İşimi o kadar seviyorum ki lanet bir trompet çalmaya bile zaman bulamıyorum.
though you can barely find time to play the bloody trumpet
Bize 8 sent bile vermezler, o zaman.
They won't give us eight cents.
O zaman sen bizi geçmişsin. Bizim daha bir evimiz bile yok.
'Cause we don't even have an apartment.
O zaman Kral'dan bile zenginim demektir.
Then I am richer than the King.
O zaman bahsettiğiniz bu özerklik... Onu kovmam umurunda bile değil.
- He doesn't care if I fire him.
Ama biliyormusun 20 yıldan sonra bile hala o zaman söylediğim şeyleri söyleyebilirim.
But, you know, after 20 years, I can still say the same thing I did then.
O zaman daha doğmamıştı bile.
She wasn't even born...
Her zaman "Kardeşine bak Kyle, kardeşine dikkat et Kyle" dediniz. Ve o gerçekten benim küçük kardeşim bile değildi.
All this time, look out for your little brother Kyle, take care of your little brother Kyle, and he wasn't even really my little brother.
O zaman daha bile kötü.
That's worse.
Ama bir kişiye bile yardım edebilirsem... onu kurtarabilirsem... kötü bir durumu düzeltirsem... o zaman mutlu oluyorum.
I make a save... I correct a wrong or right a situation... then I'm a happy cop.
Hiç kardeşin olduğumu bile düşünmedin O zaman neden...?
You didn't even think I was really your brother, so why...?
Eğer bir pusula istiyorsan umurumda bile değil kendi lanet olasıca pusulanı alsaydın o zaman.
I bought the compass. - lf you wanted a compass... - l don't give a shit.
Savaş zamanındaki zor şartlarda bile hayatta kalabilmeyi başarmış o adamı bulup öldürmek mi istiyordu?
Did she want to find him and kill the man who even survived such dire circumstances during the war?
O zaman kimse karışmadan kendi karını seçebilirsin ama beni birazcık da olsa memnun etmezse benden bir peni bile alamazsın.
Do you? Then you'll keep your wife with no one's interference, for you won't get a penny from me unless you marry to please me a little, as well as yourself a great deal.
O zaman, evlendikten son bile bana selam verecek misiniz?
Then you'll greet me even after you all get married?
Biz o zaman tanışmamıştık bile.
That's even before we met.
Andie eğer onunla yatmak istediysen bir saniyeliğine bile olsa o zaman belki yanlış değildir.
Andie if you wanted to sleep with him if even just for a second then maybe it wasn't wrong.
O zaman senin için kesinlikle kılımı bile kımıldatmayacağım!
I'll personally be of absolutely no help to you whatsoever!
Ama sana bir şey söyleyeyim, eğer herhangi bir şey varsa bunun peşinden gitmek başkalarına göstermek, yayınlamak için elimden ne gelirse yaparım çünkü bu şekilde bir gün daha yaşayamam Jake bir an bile, o zaman kesinlikle bunu yaparım.
But I'll tell you something, if it's got anything... anything at all... I will do whatever I can to push it... to shove it, to move it out... because I cannot live this way, Jake, a day longer... a moment longer than I absolutely have to.
Hayatım boyunca karakolun önünden bile geçmedim. O zaman bu kelepçeler nedir?
- According to Little Lamb Village council ruling number seven-one-four B, by law twenty-one A.
O kadar ciddi ki çoğu zaman öğle yemeğinde bile okumam gerekiyor.
Serious enough I usually end up here, getting lunch on my books.
Yeterince altın çıkarsak bile zamanında o kafaesi doldurmayı başarırsak şanslıyız.
Even if we do mine enough gold we'll be lucky to fill half of that cage in time.
Bence bir çocuk, onun yaşadığı, sexsüel suiistimalden 100 kere daha kötüsünü yaşasa bile fakat yine de sonunda O, büyüyüp hiçbir zaman ama hiçbir zaman başka bir şeyi incitmez.
I believe a child can | experience a hundred times worse the abuse than | what Gish went through and still grow up to be | somebody that would never, ever, ever hurt | another living being.
O yaşlarda çıplak bir kadınla aynı yarım kürede olman bile yeter....... O zaman küçük Elvis omzuna hafifçe vurmaya başlıyor.
At that age you only have to be in the same hemisphere as a naked woman and little Elvis starts tapping you on the shoulder.
Tamam o zaman.Geç kalmış olsan bile stüdyoya gel.
Alright then. Come by the studio even if it's late.
Düşünsene, Meg bile riskteyse o zaman Chris de olur belki Stewie ye bile anaokulunda bizden habersiz neler olur.
I mean, if Meg's at risk, then so is Chris, and Stewie'll be in preschool before we know it.
Yürüyüşüne bile bir canlılık gelmişti. Mavi haplarını almış gibiydi. - O zaman izin ver, çalışsın.
He had this little peppy bounce in his step, like--like after he takes his blue pills.
O zaman aniden ölsen bile arkanı sağlama almış olursun.
Then you're also covered in case of sudden death.
O zaman bile kaybedeceksin.
say you did find him, even then you lose.
Hatta o zaman bile önce sor.
Even then, ask first.
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17
o zaman anlaştık 30
o zaman gidelim 30
o zaman neden 38
o zaman ne olacak 49
o zaman tamam 23
o zamana kadar 114
o zaman ne 51
o zaman sorun ne 36
o zaman başlayalım 18
o zaman ne yapacaksın 18
o zaman gidelim 30
o zaman neden 38
o zaman ne olacak 49
o zaman tamam 23
o zamana kadar 114
o zaman ne 51
o zaman sorun ne 36
o zaman başlayalım 18
o zaman ne yapacaksın 18
o zaman acele et 18
o zaman ne yapacağız 24
o zamana değin 24
bile 28
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
biletler 91
bilemezsin 104
bilemedin 19
o zaman ne yapacağız 24
o zamana değin 24
bile 28
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
biletler 91
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemedim 29
bilerek yapmadım 25
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilen var mı 30
bilemeyiz 20
bilemezsiniz 26
bilemeyeceğim 25
biletiniz 28
bileğim 27
bilerek yapmadım 25
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilen var mı 30
bilemeyiz 20
bilemezsiniz 26
bilemeyeceğim 25
biletiniz 28
bileğim 27