O kadar kötü değil перевод на английский
2,966 параллельный перевод
O kadar kötü değil.
Ah, is not so bad.
- O kadar kötü değil.
- No. - Um, it's not that bad.
Bence o kadar kötü değil.
I don't think it's that bad.
O kadar kötü değil.
It's not that bad.
- Durum o kadar kötü değil!
- It's not that bad!
- O kadar kötü değil mi?
- Not that bad?
O kadar da kötü değil.
Look, it's not that bad.
O kadar da kötü değil.
It's actually not that bad.
Yani durum o kadar da kötü değil.
So, it's not that bad.
O kadar da kötü değil.
This isn't so bad.
- Burası o kadar da kötü değil.
It's not so bad over here.
Mektup o kadar da kötü değil, Emily.
This letter isn't that bad, emily.
- O kadar da kötü değil.
- It's not so bad.
Yok, o kadar da kötü değil.
God.
Hem Andy o kadar da kötü değil.
And honestly, Andy's not so bad.
Ve saçımı farklı kestireceğim. Seninki o kadar kötü olduğundan değil.
And I'll get a different haircut, not that yours is that bad.
BlueBell o kadar da kötü değil baba.
BlueBell isn't so horrible, Dad.
O kadar da kötü değil.
And it's not that bad.
Gördün mü, şöhret o kadar da kötü değil.
See, fame doesn't have to be a bad thing.
O kadar da kötü değil.
It is not all bad.
- Ama o kadar da kötü değil.
But it's not so bad.
Bu o kadar da kötü değil. Uydu fotoğraflarındaki halinden daha sağlam görünüyor.
Well, this isn't so bad, and it's far more intact than it looked in the satellite photos.
O kadar da kötü değil bir kere.
Okay, it's not that bad.
Hayat o kadar da kötü değil!
Things ain't so bad!
- Kin amca o kadar da kötü birisi değil.
Uncle Kin is... not that bad
O kadar da kötü biri değil.
She is not that bad.
O kadar da kötü değil. Neden?
It's not terrifying.
Bu o kadar da kötü değil.
This doesn't sound so bad.
O kadar da kötü değil.
It's not that bad.
O kadar da kötü değil.
He ain't so bad.
O kadar da kötü değil.
It's not bad.
Yani diyorsun ki eve birlikte yürümek o kadar kötü bir şey değil.
With friends like you guys around, I don't think walking is that bad.
Yok yok o kadar da kötü değil.
No, i-it's really not that bad.
O kadar da kötü bir fikir değil.
That's not such a terrible idea.
Burada yaşamak o kadar da kötü değil.
Living in these pods isn't so bad.
O kadar da kötü değil.
That's not that bad.
O kadar da kötü değil bence.
I don't think it's that bad.
- Abartıyorsunuz, o kadar da kötü değil.
Sir, you're overreacting. She's not that bad.
O kadar da kötü değil, Eli.
It's not all bad, Eli.
Gerçekten o kadar da kötü değil.
It's really not so bad.
Yani, o kadar da kötü değil.
So, that's not so bad.
Hadi ama, o kadar da kötü değil.
Come on, it's not that bad.
Genel olarak bakılınca durum o kadar kötü görünmüyor, değil mi?
I'd say overall that's, that's really not that bad in the scheme of things, right?
Biliyorsun... Şu Grimes o kadar da kötü birisi değil.
You know, that... that Grimes kid, he's not that bad.
Alternatifini düşününce o kadar da kötü durmuyorum değil mi?
Considering the alternative, I don't sound so bad, do I?
Kötü değil o kadar da. - Bir katili yakalamak için başka bir katili yollayamayız.
You can't send a killer to catch a killer.
O kadar da kötü değil.
That's not that bad actually.
O kadar da kötü değildi, değil mi?
He wasn't bad, was he?
Sanırım hayatım o kadar da kötü değil.
I guess my life isn't so bad.
- Kız arkadaş fikri o kadar da kötü değil.
Girlfriend might not be so bad.
O kadar kötü değil mi?
Not that bad?
o kadar kötü değildi 30
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34