O kadar mı перевод на английский
26,185 параллельный перевод
O kadar mı?
That's it?
Evet, o kadarını zaten anladım.
Yeah, that much I figured out already.
Aynı ilaç karışımıyla aşırı doz. O sayede bu genç kızdaki uyuşturucuları bu kadar çabuk tespit edebildim. Gerçi madde istismarının çok da nadir görülen bir şekli değil.
Overdose on the same drug combo, which is how I was able to identify the intoxicants in this young girl so quickly, not that it's a particularly rare form of substance abuse.
Bundan o kadar emin değilim.
I'm not so sure about that.
Madeline o kadar berbat haldeydi ki onu otele geri götürmek zorunda kaldım.
And... and Madeline was so messed up that I I had to drive her back to the hotel.
- Eminim o kadar kötü değildi.
I'm sure it wasn't that bad.
Dişlerin geldiğini gördüğüm an akraba olduğumuzu anladım, o kadar iyilerdi.
And as soon as i saw them coming in, I knew we were related. They were that good.
O kadar hızlı vurmadım aslında.
Exactly what happened, but i didn't even hit her that hard.
O zaman o bebeğe iyi şanslar, çünkü ben bu kadarını başaramadım.
Okay, well, good luck to that baby, then, because that's more than I could ever do.
Sorularımızı ne kadar çabuk cevaplarsanız işinize o kadar çabuk dönersiniz.
The sooner you answer our questions, The sooner you go back to work.
Sanırım Chris ne kadar ayık kalırsa onu terk etme ihtimalinin de o kadar fazla olmasından korkuyordu.
I think she was afraid the longer Chris stayed sober... -... the more likely he was to leave her. - What happened?
- O halde, katilimiz ya kurbanımızın alışkanlıklarını biliyormuş ya da onu oraya kadar takip etmiş.
So, either our killer knew our victim's habits Or followed him there.
- Hayır, o kadar zamanımız var.
No, we have a minute.
Pekâlâ doktor, madem o kadar sıradanım belki tahmin yeteneklerinizi mahkemeye de sergileyebilirsiniz.
Well, doctor, since I'm so obvious, maybe you could offer the court an illustration of your predictive powers.
Olsun o kadar, soruları yazmalarına sen yardım ettin.
I hope so. You helped write the questions.
Demek istediğim o şey bana keşke duyma yeteneğim olmadan doğsaymışım dedirtiyor ama eğer senin için bu kadar önemliyse dinlerim.
I mean, that thing makes me wish I was born without the ability to hear music, but if it means that much to you, Okay. I'll listen to it.
O tam bir barut fıçısıdır, korkarım ne kadar kızabileceğini hesaba katamadım.
She's a real firecracker, and I think I underestimated how upset she would get.
O kadar iyiydim ki ikinci sınıfta kaptan oldum ve üç yıl boyunca görevde kaldım.
Promoted as a sophomore for a triple-year reign because I was just that good.
Owen olanları kısaca anlattı. O kadarını bile ağzından kerpetenle aldım.
Owen only ever told me headlines, and I had to drag it out of him.
Ne kadar fazla beklersen o kadar kötüleşecek.
Uh-huh. Look, I'm just saying the longer you wait, the worse it's gonna be.
O kadar kaçma girişiminden sonra telefonuna GPS uygulaması koymayacağımı mı sandın?
You think after all those times he ran away, I wouldn't put a GPS app on his phone?
Kanca'ya nasıl tepki vereceğin hakkında o kadar endişelenmiştim ki Robin'e olanlardan sonra yanında olamadım.
I was so wrapped up worrying about how you'd react to Hook, I... I wasn't there for you about Robin.
Çünkü senin ne kadar kötü bir hırsızsan, ben o kadar iyi bir polisim.
Because I'm a better cop than you are a thief.
Paranın gittiği fikrine ne kadar çabuk alışırsan, biz de kendi hayatlarımıza o kadar çabuk devam edebiliriz.
Well, the sooner you get used to the fact that it's gone, the sooner we can both move on with our lives.
O zamana kadar... Ben varım.
Until then... you've got me.
Babalığı o kadar basit gösterdin ki futbolcu olduğunu hatırlamakta zorlandım.
You make being a dad look so easy, hard to remember you as a football player.
Korkarım o kadar kolay olmayacak.
Afraid it's not going to be that simple.
Ama o zamana kadar ağrı kesicilerle idare edeceğim.
But until then, I'm gonna stick with pain management.
Ve o zamanlar ki birçok oyuncu gibi paranın sonsuza kadar kalacağını düşündüm ama sonra farkettim ki kalmıyor ben de daha iyi bir adam oldum.
And like a lot of players back then, I thought it would last forever, but I realize now that it doesn't and I'm a much better man for it.
Karar vermek için ne kadar gerekiyorsa o kadar bekleyeceğim.
I'm gonna take as long as I need to to make a decision.
O kadar sikik davranıyordun ki gidip Siefert piçini aradım.
You was acting so fucked up, I just went ahead and called fucking Siefert.
Sanırım o kadar da şanslı değilsin.
Well then I guess you're... out of luck.
Bazı geceler ayaklarım o kadar şişerdi ki fiziksel olarak ayakkabılarımı çıkarmam mümkün olmazdı.
Some nights, my feet were so swollen, I was physically unable to even take my sneakers off.
Evie, posta kutumda o daveti görünce ne kadar heyecanlandığımı sana anlatamam.
Evie, I can't tell you how excited I was when I saw that invitation in my Inbox.
Adamım, o kadar da kötü değil.
Dude, it's really not that bad.
O kadar da iyi değilim.
I'm not that great.
Ve Karim'in neden o kadar mariujana taşıdığını anlatalım.
And provide a reason why Karim would purchase that much marijuana.
Çünkü bir kere senin kimliğin açığa çıkar ve seni öğrenirlerse Ve benim de seninle uğraştığımı, O zaman sen de benim kadar ölü olursun.
Because once they find out that your cover is blown and I'm onto you, then you're gonna be as dead as I am.
Polisler yolda, O zamana kadar, seni koruyacağım.
The cops are on the way, and until then, I'll protect you.
Anladığım kadarıyla Başkan Michener sana o gemileri teklif etti ve geri çevirdin. Operasyonun solo olacağını söyledin.
My understanding is that President Michener once offered you those ships and you turned him down, choosing to run this operation solo.
Adamla tanıştım, o kadar komik biri değil.
I met the man. He's not that funny.
Ama o vakte kadar, varlığımız gizli kalmalı.
But until then, our presence must be kept hidden.
Hatırladığım kadarıyla o kahvaltıyla tüm gün durmuştuk.
As I recall, that particular breakfast lasted all day.
Hayatım, o kadar paranoyak olma.
Darling, don't be so paranoid.
Eğer bir şeyleri o kadar iyi hatırlayabiliyor olsaydım bir gece önceden sıkıştırmaya çalışmama ihtiyaç kalmazdı.
If I could remember stuff that long, I wouldn't have to cram the night before.
O kadarını anladım.
All that I understand.
Ve sonra bunu o kadar da sevmemeye başladım.
And then I... then I stopped liking it so much.
Ama o öldükten sonra son nefesimi vereceğim noktayı anladığım ana kadar âdeta yastaydım, veya...
But after she died, I stayed in that grief until there was a point where I understood I had to... give up the ghost, so to speak, or...
Başımızdan geçen onca delilikten sonra bu o kadar da çılgınca sayılmaz, değil mi?
Well, given all of the insanity that we've been through, it's not so crazy. Right?
Şansım olursa o zamana kadar ölmüş olurum.
With any luck, I'll be dead by then.
Yani o arayana kadar her gece boş olmam mı gerekiyor?
So I'm supposed to keep every night open until he calls?
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar da önemli değil 19
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar da önemli değil 19