Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ P ] / Pat

Pat перевод на английский

6,856 параллельный перевод
Ben Digvijay Patil. Başım dertte, Waghmare.
- This is Digviflay Pat ". - lam in trouble, Waghmare.
Ben Digvijay Patil.
- This is Digviflay Pat ". -
Gözlerimi falan silseniz olur mu?
Okay. Could you just pat my eyes or something?
Hapishanede üzeri aramanın ilk kuralı :
First rule in prison pat-downs :
- Pat Boone gibi gözüküyorsun.
You look like Pat Boone.
Adın Pat'ti, değil mi?
Pat, was it?
Bize bir iyilik yapar mısın, Pat?
Will you do us a favour, Pat?
İlla baygınlık vereceksin, Pat, öyle değil mi?
Put it to sleep, Pat, will you?
Pat!
Pat!
Şişko Pat!
Fat Pat!
- Bağla işte.
- Pat-Patch her through.
Örneğin Andy Warhol, Pat Passlof ve Willem de Kooning.
Pat Passlof, and Willem de Kooning.
Hepsi tıpatıp birbirlerine benziyor.
They all look exactly the same.
Buradaki satırın tıpatıp hissetirdiği belki de ilk kez gördüğün birine aşık olmak gibi.
This line here is exactly how it feels like the first time you see someone that you maybe love.
Kocasına zimmetli altıpatı doldurmuş.
LOADED HER HUSBAND'S SERVICE REVOLVER...
- Bana bak Pat, uçuyorum!
- Pat, I'm flying! - Anthony!
Göreceğiz.
Let's see. Hey, Pat!
Pat! Tozumu yutturacağım şimdi bunlara.
I'm gonna totally crop dust these guys.
Pat pat ses geliyor ve geçmiyor.
There's a popping sound, and it doesn't go away.
- Pat diye mi söyleyecektin?
Something you were gonna spring on me?
Pitter-pat.
Pitter-pat.
Yani pat diye kapıda beliren benim.
I mean, I'm the one who just showed up.
Onu sabahları arabayla okula bırakırsınız, küçük kafasını okşayıp hoşça kal dersiniz.
You drop it off at school in the morning and pat its little head goodbye.
Pat diye söylemek istemezdim, Ama açıklığa kavuşturmalıyım.
But f-for the sake of clarity, you should know that first
Çocuk tıpatıp sana benziyor.
I mean, the boy looks just like you.
Evimde bu patırtıyı koparan da kim?
Who's that making all that damn noise in my house?
Bir de, Kasım Okşa aradı. Toplantısını ertelemesi gerekiyormuş.
Um, also, Pat McGroin called and he said that he had to push back his meeting.
Kasım Okşa mı?
Pat McGroin.
"Kasığımı okşa?"
"Pat my groin?"
Tamam, dinleyin, siz ikiniz tıpatıp aynısınız, tamam mı?
Okay, listen, you two are peas in a pod, all right?
Manuel Diaz'ın Meksika'ya çağrılıp patronunun karşısına çıkmasını sağlayacak kadar patırtı koparacağız.
We are gonna make enough noise that Manuel Diaz is called back to Mexico to see his boss.
Merhaba, Komşu Pat...
Hi, Neighbor Pat- -
Yani, dışarıdaki dünya sizinkinin tıpatıp aynısı ama bir sivrisinek az.
So like, out there somewhere, there's an Earth that is exactly like your Earth, just with one less mosquito.
Tıpatıp aynısı mı yapmalıyım yoksa yapmamalı mıyım?
Should I make an exact replica, or not.
Epey patırtı koptuğunu duydum.
I've heard rumblings.
Gel de sev bizi.
Come on and give us a pat.
- Milhorn'un adını hatırlayana kadar canın çıktı, ama biz tiyatro hocasının adını düşünürken pat diye söyledin.
You guys were tryin to think of Milhorn's name going back and forth, but then when Oliver and I were tryin'to do the drama teacher, you just came out and said it. You killed the whole thing.
Evime öyle pat diye gelemezsin.
You can't just barge into my place like that.
Bak, ama benim evime pat diye giriyorsun.
But you can barge into my apartment.
Çabucak dondukları için öldükleri zamanla tıpatıp aynılardı.
They were the same as when they died because of how quickly they froze.
Sabunu durulayın ve elleri kuruyana kadar birbirine vurun.
Rinse off the soap and pat hands until dry.
Bu Koca Pat.
This is Big Pat.
Merhaba Koca Pat.
- Hello, Big Pat.
Koca Pat'in görevi serserileri içeri sokmamak.
Big Pat's here to keep riff-raff out.
Halledilmesi lazım o mevzunun. Koca Pat ile Bender'i gönder hepsine.
We need to undo, so get Big Pat, Bender, send them down there now.
'Yorgun fakat göz kamaştırıcı... 'Bir akşam, imzamı almak için yaygara koparan... 'Alman hayranlardan oluşan patırtılı bir grubu bulmak için soyunma odamdan çıktım.
'Weary but resplendent,'one evening, I emerged from my dressing room'to find a rowdy group of German fans clamouring for my autograph.
- Tarifi tıpatıp sen.
- His description fits you to a "T"...
Hikâye tıpatıp aynı.
The story's exactly the same.
Patil nasıl biri?
How is Pat " as a person?
Böyle pat diye geldiğim için pardon ama,
I'm sorry for dropping in so suddenly but,
Gürültü, patırtı ve hiddetle dolu ancak anlamsız.
signifying nothing.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]