Problem yok перевод на английский
5,225 параллельный перевод
Problem yok.
It's okay.
Ben oturuyorum böyle problem yok.
I'm sitting just fine like this, no problem.
- Yüzde yüz problem yok.
- 100 % fine. - You're fine?
Ve hayatının geri kalan kısmında lanet olası boyama kitabını karalamak istiyorsa benim için bir problem yok.
And if she wants to draw in a fucking coloring book for the rest of her life, that's okay with me.
Sorun yok.
No problem.
Sorun ise bu herifi indirmem için 48 saatim var ve elimde kanıt yok.
The problem is I've only got 48 hours to bring the guy down, but I don't have any evidence.
Ziyanı yok, devam et.
No problem, let's continue.
O zaman gitmen için bir sorun yok?
Well, what's the problem with showing up?
Sorun yok degil mi?
Is... there a problem?
Sorun yok, Bambi.
No problem, Bambi.
Bu adamlara baskı yapmak konusunda probleminiz yok değil mi Komiser?
You don't have a problem stepping hard on these guys, do you, lieutenant?
Tek sorun, "jammer"'la kafiyeli fazla güzel kelime yok.
The only problem is, there's not a lot of positive words that rhyme with "jammer."
- Verdiğin paraları saymıyorsa, elinde bir bok yok demektir.
You got shit unless he's counting your cash. It's my problem.
Bir günümüz kaldı ve hala bu Katy şarkısı için güçlü bir planımız yok ve sanırım sorunun ne olduğu apaçık ortada.
It is now the day of, and we still don't have a strong plan for this Katy song, and I think - it's pretty obvious what the problem is.
Böyle bir sorundan sonra, bana rapor edecek tek bir kelimen bile yok mu?
After you cause such a problem, you have not a word to report to me? !
Problem çıkarabileceğimiz hiçbir şey yok.
There's nothing that we can cause problems with.
Fıtık sıkışması gibi acil bir durum olursa, önlemek için ameliyat ederiz ama fıtık sıkışması belirtisi olmadığına göre ve dahası bağırsaklar iç-dış yaptığına göre, büyük bir sorun yok.
An emergency situation like incarceration of hernia might happen, so we usually do a surgery in prevention but since there is no symptom of incarceration of hernia, and furthermore his intestine is going in-and-out, there won't be a big problem.
Para yok, problem çok. "
No money, mo'problems. "
Çünkü benim bir sorunum yok.
Because I don't have a problem.
Kabul etmekle ilgili bir sorunum yok.
Well, I have no problem admitting it.
Bak, benim senin gelip gitmenle ilgili bir sorunum yok.
And I... listen, I-I don't have a problem with you coming and going.
Problem şu ki, Xbox'daki oyun arkadaşları yediği park cezaları dışında hakkında bir bilgi kaynağı yok.
Problem is, we have no intel on this guy except that he plays Xbox and he gets parking tickets.
Sorun yok.
Oh, no problem.
İnandığım şey uğruna hapse girmekle bir sorunum yok ama bu, savunucusu olduğum her şeye karşı.
I have no problem going to prison for what I believe in, but that is against everything I stand for.
Sorun şu ki, Bayan Florrick, müvekkiliniz buraya, kirli elleriyle eşitlik için geliyor. ... ama siz de hukuk fakültesinden hatırlarsınız, bunu yapmaya yetkiniz yok.
The problem, Mrs. Florrick, is, your client is coming to a court of equity with unclean hands, which, as I'm sure you will remember from Law School, you're not allowed to do.
Hafta sonları çalışmakla ilgili bir sorunum yok.
So I have no problem working weekends.
Ama bununla ilgili bir sorunun yok değil mi?
But you don't have a problem with that?
Ve benim seks ile ilgili bir problemim yok.
And I don't have a problem with sex.
- O herifin güvenini boşa çıkarmanla hiçbir problemim yok, ama en azından bir başlangıç olur diye düşünmüştüm.
I don't really have a problem with you violating that creep's trust, but I would have thought you'd at least given him a-a running start.
Hayır, sorun yok.
No, we don't have a problem.
Sorun yok biraz yürümeye çıktık.
No problem. Just out for a bit of a walk.
Yok ya ayıp ettin.
Yeah, no problem, come on...
Su sineği olmadığınız sürece benim için bir sorun yok.
Well, so long as you don't go mayfly on me, we won't have a problem.
Tamam, seninle bir sorunum yok.
Okay, I don't have a problem with you.
Benim de seninle bir sorum yok, dostum.
I-I don't have a problem with you either, man.
O halde sorun yok.
Then that's not a problem.
Sorun şu, hiç bir ortak noktamız yok.
The problem is, we have no connection.
Sıkıntı yok.
That's not gonna be a problem.
Başka bir yol yok. Problemin kaynağı her şeyi yok etmeyi kabul etmek.
There is no other way, except to remove the very source of the problem.
Şöyle ki o belgeleri yok etmemiştim.
The problem is I didn't destroy the documents.
Harry'de dahil olmak üzere onda da sorun yok.
If we don't have to worry about having to pay Harry his money back right away... there won't be a problem.
- Derdim yok ama senin var.
- I don't have a problem, but you do.
- Sorun yok dedim tamam mı?
- No problem. OK?
- Hayır yok John.
- No, John, I don't have a problem.
Sorun yok, yaşlı adam.
No problem, old sport.
Ama merdiven varsa da yukarı çıkabiliriz. Sorun yok.
But there's a stairway and we just went up to the top, no problem.
Hayır, sorun yok...
No, no problem...
Sorun yok, biraz gevşetirim.
No problem, I'll loosen it a little.
Pisliğin tekisin, Fábio, benim bu oyunla bir derdim yok.
- You're such an asshole, Fábio, I don't have a problem with the game
Sorun yok, eğer öldürülürsek görevliler bizi arayacaktır.
No problem, if we get killed... The professionals have to look out...
Bu tüylü arkadaşlar ile bir sorunum yok.
I got no problem with my feathered friends.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65