Sana bir soru soracağım перевод на английский
366 параллельный перевод
Sonra, ben ayrılmadan önce, Sana bir soru soracağım.
Then, before taking my leave, I will ask you one question.
Haksızlık ya da değil. Sana bir soru soracağım.
Fair or not, I want to ask you a question.
Sana bir soru soracağım.
Now I'll ask you a question...
Sana bir soru soracağım. Cevaplamadan önce şunu unutma, seni serbest bırakma ya da çarmıha gerdirerek idam etme gücüne sahibim.
I am going to ask you and before you answer remember that I have the power either to set you free or put you to death on the cross.
Sana bir soru soracağım.
I want to ask you a question.
Soru ile cevap vermeyeceksen sana bir soru soracağım.
Look, may I ask you a question without getting a question in reply?
Şimdi sana bir soru soracağım.
And now I ask you a question.
- O zaman sana bir soru soracağım, Beth.
Then let me ask you a question, Beth.
Sana bir soru soracağım.
I'm going to ask you a question.
- Sana bir soru soracağım. Tamam mı? - Tamam.
- I'm going to ask you a question, OK?
Sana bir soru soracağım Triebig. Askerliği seviyor musun?
Let me ask you a question, Triebig you like soldiering?
Sana bir soru soracağım.
Let me ask you a question.
Sana bir soru soracağım.
I just want to ask you one question.
Mahoney, sana bir soru soracağım.
Mahoney, let me ask you a question.
Sana bir soru soracağım.
I'm gonna ask you a question.
Sana bir soru soracağım, Richard.
I have a question for you, Richard.
Doktor, sana bir soru soracağım.
Doc, let me ask you a question.
Sana bir soru soracağım.
Let me ask you one question.
Sana bir soru soracağım, bakalım bilebilecek misin?
If you wanna go, you can go, but you got to carry my books. Okay -
Sana bir soru soracağım. Lance Collierd'ın öldüğünü öğrensen katili adalete teslim...
Let me ask you this : if you found out Lance Collier was dead would you spend your life bringing his killer to justice?
Madem yakın arkadaş olduğumuzu söylüyorsun... sana bir soru soracağım.
Since you say we were close friends...
Sana bir soru soracağım ve senin de dürüst yanıt vermeni istiyorum.
I want an honest answer to a question.
Joey tatlım, sana bir soru soracağım.
Joey sweetheart, let me ask you a question.
Sana bir soru soracağım.
Hey, let me ask you a question.
- Sana bir soru soracağım, beyaz birisi ile kardeş olmak nasıl bir duygu?
How does it feel to be brothers with a white guy?
Sana bir soru soracağım, tamam mı?
I'm goin'to ask you a question, okay?
Sana bir soru soracağım ve tek istediğim cevap "Evet." ya da "Hayır."
I'm gonna ask you one question, and all I want is a yes or no answer.
Sana bir soru soracağım.
I'll ask you a question.
Leon sana bir soru soracağım ve gerçeği söylemeni istiyorum.
Leon, I'm going to ask you a question, and I want you to tell me the complete truth.
Dinle, sana bir soru soracağım.
Listen, let me ask you a question.
Şimdi, kurallar çok basit! Sana bir soru soracağım ve sen dürüstlükle yanıtlayacaksın, tamam mı?
Now, the rules are very simple l ask you a question and you have to be honest with me, okay?
- Sana bir soru soracağım.
- Let me ask you a question.
Sana bir soru soracağım, dürüst ol..
Let me ask you a question, and be honest.
Müsadenle sana bir soru soracağım.
Let me ask you a question.
- Bak sana bir soru soracağım... bana bu konuda kesinlikle doğruyu söyle.
- Look, l-l have a question I need to ask you... and it is absolutely imperative that you tell me the truth.
Sana dürüstçe bir soru soracağım. Ve cevabınında dürüstçe olmasını istiyorum.
I'm going to ask a straight question, and I'd like a straight answer
Şimdi, Sue, sana bir kaç soru soracağım.
Now, Sue, I'm going to ask you a few questions.
Sana bir kaç soru soracağım.
I'm going to ask you some questions.
Sana tek bir soru soracağım.
I'll just ask you one question.
Sana soracağım bir sürü soru vardı ama şu anda hiç içimden gelmiyor.
I had all these questions I was going to ask you and now I don't feel like it.
Sana bir güvenilir olmak hakkında soru soracağım. Dışarıdaki alanda... elinde silahı tutarken... bütün kartlar elindeyken... Kaçmana kim engel oluyor?
When you're out in the fields, holding your gun, holding all the cards, what keeps you from taking off?
Harika bir şey. Sana soru soracağım ve eğer doğru bilirsen, bu ödüllerden birini kazanabilirsin.
I'll ask questions and if you answer correctly, you can win one of these prizes.
Sana ciddi bir soru soracağım.
I'm going to ask you a serious question.
- Sana ciddi bir soru soracağım.
- Let me ask you a question, seriously.
Sana soracağım bir kaç siyasi soru daha olabilir.
I may have some more political questions for you.
Sana erkek gibi bir soru soracağım Rocky.
Let me ask you something, "Rocky." Man to man.
Çünkü sana soracağım bir kaç temel soru var.
Because I've got a few fundamental questions for you. "
Kurallara göre, sana son bir soru soracağım :
According to the rules, I will ask you one last question :
Sana gerçekten ama gerçekten önemli bir soru soracağım, tamam mı?
I'm gonna ask you a question and it's real, real important, okay?
Sana basit bir soru soracağım, ve beni dinlemeni istiyorum.
I'm gonna ask you a simple question, and I want you to listen to me.
- Geri zekâlı gibi davranıyorsun. O yüzden sana basit bir soru soracağım.
- You pretend to be simple so I give you a simple question to answer.
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16
sana bir şey göstermek istiyorum 135
sana birşey sorabilir miyim 28
sana bir şey göstereceğim 128
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana bir şey söyleyeyim 221
sana bir soru sorabilir miyim 71
sana bir şey söyleyeceğim 168
sana birşey soracağım 16
sana bir şey göstermek istiyorum 135