Savaş ve barış перевод на английский
246 параллельный перевод
Bazılarınız hiç öğrenemeyecek çünkü savaş ve barış zamanlarında bir centilmen ve sportmen olmak için eğitildiniz.
Some will never learn it. Because you've been educated to be a gentleman and a sportsman in peace and in war.
Ona Savaş ve Barış'ı okumakla uğraştığını söyledim.
I told her that you were struggling through War and Peace.
Marc, "Savaş ve Barış" ı okudun mu?
Marc, tell me, have you ever read War and Peace?
Bana sonunda Savaş ve Barış'ı okuma şansı verir.
That'll give me a chance to read War and Peace at last.
- Savaş ve Barış.
War and Peace.
Savaş Ve Barış.
War and Peace.
İmparator'un savaş ve barış arasında nihai bir kararın verileceği bir tarihi kabul etmesine... inanmak oldukça güç.
It's hard to believe the Emperor agreed to fix a date by which the final decision must be made between war and peace.
- Savaş ve Barış'ı hiç izledin mi?
- Ever see War and Peace?
Bazıları Savaş ve Barış'ı okuyup... bunun bir macera romanı olduğunu düşünür.
Some people can read War and Peace and think it was an adventure story.
- Savaş ve Barış gibi.
- Like War and Peace.
Savaş ve barış arasındaki ince keskin hatta, evden uzakta,
On a knife-edge of geography, between war and peace, far from home,
- "Savaş ve Barış" en iyi romandır.
- "War And Peace" is the greatest novel.
- "Savaş ve Barış", güzel kitap mıdır?
- "War And Peace" is good?
"Savaş ve Barış." Adını yazman mı gerek?
"War And Peace". You have to write that down?
Bu adamla oturup "Savaş ve Barış" kitabından bahsetmeyi uzunca bir süre bekledim.
I've waited a long time to sit down with this guy and talk "War And Peace".
- "Savaş ve Barış" mı?
- "War And Peace"?
5 günde bir kadını etkilemek için "Savaş ve barış" kitabını yeniden okumam için kırmızı kar yağması gerekir.
Before I read "War And Peace" again in five days to impress a broad, it's gonna be a cold day in Minsk.
- "Savaş ve Barış" kitabını okudun.
- You read "War And Peace".
Benim için "Savaş ve Barış'ı" okumandan daha romantik tek bir şey daha var.
There's one thing more romantic than you reading "War And Peace" for me.
- "Savaş ve Barış'ı" bana okuman.
- You reading "War And Peace" to me.
Birbirini takip eden sayısız savaş ve barış döneminin ardından pek çok gezegen ulusu, Yıldızlar Arası İttifak Antlaşması'nı imzaladı.
After many cycles of war and peace, the various planet nations signed the Interstellar Alliance Treaty. At long last, peaceful coexistence in space has been achieved.
Bu şeylerin yapılışına bakınca insan sanıyor ki 10 katlı bir binadan aşağı düşse yine de, "Savaş ve Barış" ı bile yazar.
You think the way those things are built you could drop it off a 10-story building and it'd still type out "War and Peace."
- Tabii... sonra, eh... "Savaş ve Barış"
Well, then, uh...
Şimdi de öylesine Savaş ve Barış'ı okuyorum.
Now I'm reading "War and Peace" for fun.
Ben en iyisi eve gidip Savaş ve Barış'ı bitireyim.
Well, I guess I'll go home and finish off "War and Peace."
Ben de kitabı bulur bulmaz geleneksel Savaş ve Barış'ı okumaya devam edeceğim.
And for my part, I'm gonna commence with the continuation... of our annual reading of War and Peace soon as I can find the book.
Gelecek Savaş ve Barış okumamızdaki düello bile.
The duel itself at our next reading of War and Peace.
Kendimizi aktif ve agresif bir barış için tayin ettiğimiz enerjimizi bu gezegenin zenginliklerini ortaya çıkarmaya yönlendirdiğimiz şimdiye kadar savaş ve anlamsız rekabetler yüzünden ziyan edilmiş ilmin tüm imkanlarından yararlanarak üslenmemiz gereken bu muazzam görevin farkında mısınız?
Do you realize the immense task we shall undertake... when we set ourselves to an active and aggressive peace... when we direct our energies to tear out the wealth of this planet... and exploit all these giant possibilities of science... that have been squandered hitherto upon war and senseless competition?
Sonra savaş geldi ve ben de sizin gibi verdiğim mücadelenin barış zamanına kadar beklemesi gerektiğini düşünürken bir mucize gerçekleşti.
Then the war came, and just as I was thinking, like you... that all the things I'd been preaching about would have to wait until peacetime... a miracle happened.
Bu savaşın bitiminde, Barış, refah ve özgürlük sizi bekliyor..
Peace, prosperity, and freedom await you as soon as this war ends.
Madem savaşı kazandık, barışı kaybetmemeliyiz.
Now that we've won the war, we mustn't lose the peace.
Şimdi savaşı ve barışı unut.
Now you will forget about peace and war.
Eminim ki, bu silah savaşın sonlanıp, barışın gelmesinde ve ülkemizin tekrar birliğinde büyük katkı sağlayacaktır.
I'm sure it will play a large part in ending this war and bringing peace and unity back to our country.
O kadar uzun zamandır savaşıyorum ki barışı anlamakta güçlük çekiyorum.
I've been fighting for so long, I don't understand peace.
Sonra barış olacak... ve sonra yeni bir savaş.
There will be a peace and then a new war.
Başkan, Sovyetler Birliği'nin uzun yıllar önce Q-bombasını icat etmiş olmasına rağmen SSCB'nin barışsever emekçileri olarak... Fenwick bombasının, emperyalist, savaş kışkırtıcısı sırtlanların kanlı ve açgözlü ellerine düşmemesi için gerekeni yapacaklarını söyledi.
The premier said that the Soviet Union had already invented a Q-bomb but the workers of the USSR would do anything to prevent the bomb from falling into the hands of the imperialist, warmongering hyenas.
Savaş, insanların barış içinde yaşamak ve bu nedenle kendilerini korumak için ellerine bile almamaları gereken silahları kullanmaya karar vermeleriyle başladı. İntihar etmekten farkı yoktu.
The war started when people accepted the idiotic principle that peace could be maintained by arranging to defend themselves with weapons they couldn't possibly use without committing suicide.
Oğlumu tehlikelerden ve sıkıntılardan koru. Ve ona savaşı değil de barışı öğret. Bir kralın gerçek görevi olan barışı...
Spare our son Sancho no hardship or danger... but teach him also that peace, not war, is the real task of a king.
Bu savaşı kazandığımızda barışı da kazanacağız.
When we've won it, we'll have peace.
Savaş zamanında barış adına milyonları acımasızca öldürecek silahları üreten bir fabrikatör olmak gayet mantıklı ve doğru, öyle mi?
All well and sane to be the owner of factories, the products of which cause the violent deaths of millions in war time, and in peace.
Bayan Wilson, barış için savaşıyor diye kocanıza düşman oldular.
Mrs Wilson, they've turned on your husband in his fight for peace.
İkimiz de savaş istemiyoruz... fakat bu durumun bir hata olduğuna... ve niyetinizin... düşmanca olmadığına, hâlâ barış umudu olduğuna ikna olmalıyız.
Neither of us wants war... but we must be convinced that this is... truly a mistake... That your intentions are not hostile and that there is a chance for peace.
Barış zamanı ve savaş zamanı Donanma Filosu arasında kalmışsınız.
You're caught in the vacuum between a peacetime Navy and a wartime Navy.
Ve ona savaşı değil de barışı öğret. Bir kralın gerçek görevi olan barışı...
But show him too that peace, not war, is a king's real task.
"Kaplan gibiler, doğuştan zalim savaş dostu ve barış düşmanı."
They are like tigers, naturally cruel... friends of War and enemies of peace. "
Sağlam, büyük bir savaş çabası sarf ettik. Ama bütün bunlar sona erdiğinde, bu sefer barış çabası sarf edilecek.
We made a fine big war effort, but when it's all over, we've got to make a fine big peace effort.
Aksine, herkesten ziyade askerler... barış için dua ederler... çünkü savaşın en derin yaralarının... ve izlerinin acısını onlar çeker ve bunları onlar taşır.
On the contrary, the soldier, above all other people, prays for peace, for he must suffer and bear... the deepest wounds and scars of war.
Savaş tehdidini destekleyen sınıflar, sınırlar ve denizlerdeki delilik birikiminden sorumludur, üstelik barışı koruma kisvesi altında!
The classes which support the threat of war, are reponsible for the buildup of madness on borders and seas, under the guise of peace-keeping!
Bugün bir çok insanın dediği gibi, barış kubbesi, savaş aptallığına karşın dünyanın en kuvvetli ve dayanıklı anıtı.
for the peace dome, as many call it today, has become the world's most powerful and enduring monument to the utter folly of war.
Ekselansımız Mircea, savaşın ve barışın elçilere bırakılamayacak kadar önemli şeyler olduğunu düşünüyor.
His Majesty, Mircea, thinks that war and peace are too important things to be left up to the envoys.
Savaş ve Barış vakti...
It's time for War and Peace.
barış 205
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaşta 41
savaşlar 27
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaşacağım 16
savaş başladı 22
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştayız 44
savaşacağız 28
savaştan sonra 47
savaşalım 20
savaş tanrısı 21
savaşacağım 16
savaş başladı 22
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştayız 44
savaşacağız 28
savaştan sonra 47
savaşalım 20