Savaşacağız перевод на английский
975 параллельный перевод
Çürümüş eski kitaplar, konserve kutuları ve pis kokulu botlarla savaşacağız.
We'll fight with rotten old books, tincans and smelly boots!
Söyle bakalım ne diye savaşacağız?
So what have we got to fight about, huh?
Biz SA çalışanları herzaman sadece Hitler'e sadık olacağız... ve Führer için savaşacağız.
We SA workers will always be true only to the Führer... and fight for the Führer.
Onlarla savaşacağız!
We'll fight'em.
Yarın savaşacağız.
Tomorrow we do battle.
Gölün üstünde savaşacağız!
We shall fight on the lake!
Hükümet, "Nazi'lerle savaşacağız. bizi katılın." dedi
The government said, "We want men to fight the Nazis. Join today."
Mavilerle savaşacağız.
We're fighting the Blue Bloods.
Yarın, savaşacağız.
Tomorrow, we fight.
Bundan sonra kısasa kısas savaşacağız.
From now on, we're going to fight fire with fire.
Cephanemiz biterse, neyle savaşacağız?
If we run out, what are we going to fight with?
Şimdi savaşacağız!
Now it'll be war!
Onlarla savaşacağız.
We'll fight them.
Dayanmaya çalışacağız ve son adamımız ölünceye kadar savaşacağız.
We're gonna make a stand right here and fight until there's not a man of us left.
Ya birlikte savaşacağız ya da birlikte yarıp geçeceğiz..
Either fight together or break through together.
- Savaşacağız.
- We'll fight'em.
Savaşacağız.
We'll fight
Sonuna kadar savaşacağız.
Yes. We will fight to the end.
- Sonuna kadar savaşacağız.
- We fight to the end.
Sizin için savaşacağız.
We'll fight for you.
Nasıl savaşacağız, nasıl durduracağız?
How do we fight it, how do we stop it?
Yarın savaşacağız.
We fight tomorrow.
O kadar çok altının ve gümüşün olduğunu bize söylememeliydin çünkü artık, onların hepsi bizim olana dek daha şiddetli savaşacağız.
You should not have informed us of your vast amounts of gold and silver, because now we will fight harder until all your possessions are ours.
Biz onların istediği yerde değil, bizim istediğimiz yerde savaşacağız.
We won't fight'em their way. We'll fight'em our way.
Savaşacağız!
We're gonna fight!
Evet, savaşacağız.
Yeah, we'll fight.
Savaşacağız, Tom.
We'll fight, Tom.
# Yine savaşacağız
We fight once again
Gidip Mısır'lılarla savaşacağız.
We'll go out and face the Egyptians.
Kaç kişi kalmış olursak olalım savaşacağız
No matter how few of us are left, we will fight on.
Yarın omuz omuza savaşacağız.
Tomorrow, we will fight side by side.
Onlarla plajlarda savaşacağız.
We shall fight them on the beaches.
Onlarla sokaklarda savaşacağız.
We shall fight them on the streets.
Nerede savaşacağız?
Where do we fight?
Beyler, bütün İngiltere bizi izliyormuş gibi savaşacağız!
Lads, we'll fight her as if all England were watching!
- Onlarla savaşacağız.
- We're going to fight them.
Biz seni buraya kadar Polonyalılarla savaşacağız diye takip ettik. Çürümüş cesetlerin üzerindeki leş kargaları gibi beklemek için değil.
We followed you here to fight the Poles, not to wait like carrion crows over a rotting carcass.
Dişe diş savaşacağız.
We'll fight fire with fire.
Ama savaşacağız ve birer Komançi gibi öleceğiz.
"But we will fight and we will die Comanche."
Mavi meşe ağacı için beyaz sahada savaşacağız
We will fight for the blue oak tree On a field of white
Buradan savaşacağız.
Me and Hookie's gonna fight in here.
Fakat buradaki, ülkesi hakkında aynı benim gibi hisseden dört Fransızın fırsat bulsa savaşacağına emin olsam kendimi size inanmaya ikna edebilsem, belki...
But if we can make sure that here are four Frenchmen at least who feel as I do about our country, who, if they had the chance, would fight for France. If I can convince myself to believe you, I might...
O zaman savaşını başlat, Kızıl Bulut ve bana bizim oğlumuzun hangi tarafta savaşacağını da söyle.
When you make your war, Red Cloud, tell me, on which side will our son fight?
"Ben Polonya halkının antifaşist evladı yiğitçe ve bütün gücümle vatanımızın özgürlüğü ve halkımızın kurtuluşu uğruna savaşacağıma dair ant içerim."
"I, antifascist son of the Polish people, hereby swear... to fight valiantly and with all my strength... for the freedom of our homeland... and the liberation of our people."
Önümüzde güzel ve kesin bir operasyon var. Yoğun savaşacağımız kesin ama karmaşık bir şey yok.
We've got a nice, clear-cut operation ahead, plenty of fighting but nothing complex.
Bay Crane dilediğinizi elde etmek için savaşacağınızı söylüyorsunuz.
Mr Crane, you said you'd fight to keep what you wanted.
Sonu ne olursa olsun savaşacağımızı düşünmediler.
They didn't think we'd fight, no matter what they did.
Savaşacağız.
We'll fight.
Savaşacağız.
- We will.
Artık yalnız savaşacağım.
From now on I fight alone.
Bay Lincoln, vekillikten emekli oldu ve hukukla ilgilenmeye başladı ve Güney'in yeni ve bağımsız bölgeleri sınırlarına katmak için savaşacağını fark etti.
now retired from Congress and practicing law realized that the South would fight to mold the new and uncommitted territories to its own image.
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaşalım 20
savaş sırasında 28
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaşalım 20
savaş sırasında 28