Savaş onunla перевод на английский
310 параллельный перевод
Savaş onunla!
Fight it.
Savaş onunla!
Fight it!
Yani savaş onunla.
You know, fight back.
- Damien, savaş onunla!
- Damien, fight him.
Savaş onunla.
Don't let it get you.
- Haydi dostum, savaş onunla.
- Come on, man. Fight it.
O zaman savaş. Savaş onunla!
Then fight it.
Cüzdanıyla savaş onunla.
You fight him in his wallet.
Savaş onunla, Wolverine.
Fight it, Wolverine.
Savaş onunla, Süpermen.
Fight it, Superman.
Savaş onunla.
Fight it.
Mulder, savaş onunla.
- Mulder, fight him.
"Şu sizin'Muhteşem Meçhul Adam'ınızın gerçek olduğuna dair... "... inandırıcı bir delil sunun bana, "ben de onunla savaşınızda müttefiğiniz olayım."
"Give me convincing proof your" Great Unknown "is real and I will become your ally in the fight against him!"
Savaşın ne olduğunu o zamanlar bilmiyordum eğer yeniden yaşasaydım onunla evlenirdim.
I didn't know what the war was like then If I had to do over again, I'd marry him.
Peki o zaman onunla sen savaş!
Well then you fight him!
Kardeşlerim gibi zengin olurum ve geri gelip onunla çiftlik için savaşırım.
I'll get rich like my brothers and come back and fight him for the farm.
Savaş bitince onunla kalacağını sanıyor.
He thinks you're going to stay here with him... after the war ends.
Bizim gibi muhafızlar savaş sırasında onunla boy ölçüşemezdi bile.
In war, Guardsmen like us would be no match for him
Savaş şafak sökerken başladı ve gün ağarana kadar sürdü! Her şey bittiğinde, onunla ikimiz kalmıştık.
The battle began at dawn and ended at night!
Bir asker söylenilen yere gider ve her kim söylendiyse onunla savaşır.
A soldier goes where he is told and fights whomever he's told to.
Onunla savaşırken aklından geçen neydi? - Sen.
What were you thinking when you fought him?
Güvenlik onu desteklerse onunla nasıl savaşırız?
If security backs him up, how will we fight him?
Siz onunla anlaşmaya çalışırken o ikinci bir iç savaş planı yapıyor.
While you negotiate a settlement with him he is planning a second civil war.
Bir dakika. Bu asker emirleri uygulamak istiyorsa, onunla tek savaşırım.
Wait a second. lf this soldier wants to enforce her orders, I'll take her on single-handedly.
Fu Er onunla savaşıyor şimdi ; Hayatta mı bilmem
Fu Er is fighting him and I don't know if he is alive
Grady'yle ben İç Savaş'ta onunla at sürdük.
Me and Grady rode with him during the war.
İçlerinden birini sorgulayıp serbest bıraktılar ve onunla bize bir mesaj gönderdiler. "Eğer yayını durdurursanız..." Savaşın sonlarına doğruydu.
They had interrogated one of them, had freed it e had sent it until us with this message : "If to close the periodical", e this was close to the end of the war, probably in 1944,
"Savaş, onunla yüzleşecek cesareti olanlara soylu damgasını vurur."
"War puts the stamp of nobility on those who have the courage to meet it."
Onunla pozisyonlarımız hakkında, savaş hakkında falan konuştuk.
We got talking to him about the position and the war and all that.
Onunla savaş sonrasında tanıştım.
I made his acquaintance just after the war.
Onunla savaşırken ne güzel günlerdi.
Those were good days, fighting him.
Onunla yıllar önceki bir görüşmemi hiç unutmam, Bizon, kendi hokey sopasına "Savaş Baltası" dediğini açıklamıştı.
I'll never forget an interview I did with him years ago, when Buffalo revealed he liked to call his hockey stick "The Big Tomahawk".
Savaş sırasında onunla uçmuştum.
I flew with him during the war.
Bazen onunla eski seferler, İsyan, Afgan Savaşı, başbakan gibi konular üzerinde tartışırken, sanki görünmez bir el tarafından yüzündeki gülümseme birdenbire siliniyordu.
Sometimes when we were discussing old campaigns, the premier, the Mutiny, Afghan War, the smile would often be struck from his mouth as if by some invisible hand.
Savaş onunla.
Fight it!
Cooper, kendin için onunla savaş.
Cooper, for your own sake, fight him.
Onunla akıllarına gelen her konu hakkında konuşabilirlerdi... Okul, futbol, nükleer savaş.
They could talk to him about anything on their minds - school, sports, nuclear war.
Onunla kaybedenler savaşır, kaybedenler ölür.
Losers fight IT, losers die.
Hatırla, savaş onunla.
Remember.
Ya onunla savaş ya da benim yaptığımı yap.
You either fight it or do as I do.
Onunla nasıl çalışacaksın, hele savaş oyuncakları konusunda?
How do you deal with him working with war toys?
Beni seviyorsan onunla savaş!
If you love me, fight her.
Onunla savaş.
Fight it!
Eğer savaş olmasaydı onunla evlenmezdi bile.
If there was no war. He'd never have married her.
Onunla savaşıp, hepimizi öldürmeden önce durdurmalıyız.
We must fight him. And stop him before he kills us all.
Hala onunla savaşıyorum.
I'm, uh still fighting it, you know.
Onunla en büyük savaşımı yaptım ama sonunda kedicik pençelerini kırptırdı.
I gave him my best fight, but in the end kitty got her claws clipped.
Oraya gelmeden Zeyna'nın savaştığını duyduysan, kim onunla savaşıyordu?
If you heard Xena fighting before you got there, who was she fighting?
BU benim onunla birlikte üçüncü savaşım.
It's my third war with him.
Savaş esansında, onunla birlikte değildin.
You weren't with him in battle.
Onunla savaşıyorum.
I'm fighting him.
onunla 141
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onunla yattın mı 71
onunla konuştun mu 89
onunla tanışmak ister misin 19
onunla evlenecek misin 25
onunla kal 64
onunla evlenmek istiyorum 29
onunla evleneceğim 45
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onunla yattın mı 71
onunla konuştun mu 89
onunla tanışmak ister misin 19
onunla evlenecek misin 25
onunla kal 64
onunla evlenmek istiyorum 29
onunla evleneceğim 45
onunla ilgilen 44
onunla konuşacağım 108
onunla tanışmak istiyorum 24
onunla konuştunuz mu 17
onunla konuştum 68
onunla konuş 63
onunla ben ilgilenirim 36
onunla konuşurum 71
onunla konuşmak istiyorum 119
onunla konuşmam gerek 31
onunla konuşacağım 108
onunla tanışmak istiyorum 24
onunla konuştunuz mu 17
onunla konuştum 68
onunla konuş 63
onunla ben ilgilenirim 36
onunla konuşurum 71
onunla konuşmak istiyorum 119
onunla konuşmam gerek 31