Sen yapmadın перевод на английский
1,753 параллельный перевод
Lanet olsun tabii sen yapmadın!
The hell you didn't!
bunu sen yapmadın mı?
Didn't you make this?
Onun için bunları hiç birini sen yapmadın ama yapmalıydın.
You have done none of these things for her. But you should have.
Ama bir kadın olarak sen yapmadın.
But, as a wife, you have not.
Ama sen yapmadın.
You do not.
Sen yapmadın.
- You didn't.
Başka biri olsa benden şimdiden ayırılmıştı, ama sen yapmadın.
Other men would have told me to go to hell, but you didn't.
Sen yapmadın mı?
You didn't do that?
- Sen yapmadın!
- Up yours.
Sen yapmadın, ama bu yaptı.
You do not, but he.
Bunu sen yapmadın.
You didn't do this.
Hayır sen yapmadın.
You don't make me miserable.
Sen yapmadın. Başka...
You didn't.
Sana ışığa gitmeni söyledim, ama sen yapmadın, ve Sam'in bedeni sana ikinci bir şans sundu.
And you wouldn't, and then Sam's body offered a second chance.
- Sen hiçbir şey yapmadın.
- You haven't done anything.
Sen mi yaptın? Yapmadın mı?
- What letter is this, Zülküf?
- Sen hiç yapmadın mı?
- You don't have it?
- Sen de yapmadın.
- You don't have it either.
- Sen hiç yapmadın mı?
- You don't miss sex?
Sen asla oral seks yapmadın.
You're not a pussy-eater.
Sen hiç bekarlık partisi yapmadın mı?
Haven't you ever had a bachelor party?
Sen bir şey yapmadın ki.
You ain't do nothing.
O kadar basitse sen neden şimdiye kadar yapmadın?
If it's so simple, why haven't you done it already?
- Sen de bize az saçmalık yapmadın.
- You know, you've done some pretty stupid things.
- Gel. Sen çocukluğundan beri hiç banyo yapmadın mı?
Didn't you take a bath since childhood?
bunu ben yapmadım Dublin. sen yaptın.
I didn't do that Dublin. You did.
Bağışlanacak bir şey yapmadın sen.
You have nothing to be forgiven about.
Sen bir şey yapmadın.
You didn't do anything.
Sen neden yapmadın?
Why didn't you?
Sen hiçbir şey yapmadın.
You didn't do anything.
Sen iyi bir adamsın ve bize iyilikten başka bir şey yapmadın.
You are a good man. And you've treated us with nothing but kindness.
Sen bir şey yapmadın.
It wasn't you.
Ancak sana haftalardır bu tişörtleri giydirmeye çalışıyorum sen onda bile istediğimi yapmadın.
I've been trying for weeks just to get you to wear the shirts. And you can't even pass along with me on that.
Yapılmayacak şeyler yapmadın sen.
There is nothing you have done that can not be undone.
Evet, o da mümkün ama A ) sen kadın değilsin yani anatomik olarak diyorum ve B ) herkes senin seks yapmadığını biliyor.
Can you come back in, like, uh, a minute? Give us a minute. About 6 minutes and 31 seconds.
Sen cezanı çektin ve o zamandan beri hiç yanlış bir şey yapmadın.
You served your sentence and you haven't done anything wrong since.
- Ben bir şey yapmadım, sen mi yaptın?
- I do not, and you?
Bazen bütün bu aptal ülkede hiç kimsenin bir şey yapmadığını düşünüyorum sen hariç.
And sometimes I think no one's ever done anything in this whole stupid country,... apart from you.
Terry, sen yanlış hiçbir şey yapmadın dostum.
Terry, you didn't do anything wrong, man.
Tahminimce polisin işini doğru dürüst yapmadığını düşünen bir tek sen değilmişsin.
Guess you're not the only one who thought the police couldn't do their work.
- Sen bir şey yapmadın. - Biliyorum.
- You didn't do anything.
Sen bir şey yapmadın.
You didn't do anything wrong.
Sen hiçbir konuda yanlış yapmadın, onlar yaptı.
You did nothing wrong, they did
o sana öyle manalı baktı, ve sen hiçbir şey yapmadın mı?
she gave you the look, and you did nothing?
Sen, bugüne kadar, ne zaman oyunbozanlık yapmadın, Jesse?
When have you ever not dropped the ball, Jesse?
Sen birşey yapmadın.
It's not you.
Sen hiç böyle bir şey yapmadın mı?
Have you never done that?
Hiçbişey yapmadın diyorsun sen ne yaptın?
You talk about me not doing anything, but what have you ever achieved?
Sen Chadda'nın karısına sarkıntılık yapmadın mı?
Didn't you try to use force on Chadda's wife'?
Yani sen bir şey yapmadın?
So, you didn't do anything?
Sen de yapmadın.
Neither have you.