Senin için buradayım перевод на английский
514 параллельный перевод
Senin için buradayım.
I'm here for you.
"Senin için buradayım, düşlerindeki kadın, benim işte" dedi.
She caressed me. She said, "I'm here for you." "I'm the woman you've been always waiting for."
Yoldaş Nazor, Senin için buradayım.
Comrade Nazor, I have come for you.
Ben, babam ve senin için buradayım, anne.
I'm here for you, Ma.
Senin için buradayım.
They're different. I'm for you.
Endişelenme, ben senin için buradayım.
Don't worry, I'm here for you.
Senin için buradayım.
I'm here with a friend.
Senin için buradayım ben.
I'm here for you.
Senin için buradayım, Max.
I'm here for you, Max.
Tatlım, buradayım, senin için buradayım.
Honey, I'm here. I'm here for you.
Senin için buradayım.
Everything's going to be okay.
Yanlış ne olursa olsun, senin için buradayım.
Whatever's wrong, I'm here for you.
Senin için buradayım. Dinliyorum.
I'm here cos I like you.
Böylece şimdi senin için buradayım.
And so now I am here for you.
Francesca, terk edilme korkusu yaşıyorsun ama bana güven, senin için buradayım.
Francesca, you are suffering from a fear of abandonment, but I'm here for you.
Senin için buradayım, Anneciğim.
I'm here for you, Mama.
Hadi, açıl bana. Senin için buradayım.
This is just gonna make Frank dig his heels in even more.
Ben senin için buradayım.
I am out here for you.
Ben senin için buradayım Randy.
I'm here for you, Randy.
- Senin için buradayım.
I'm here for you.
Sveta, Senin için buradayım.
Sveta, I am here for you.
Senin için buradayım.
- I don't want you here!
Senin için buradayım, dostum.
I'm here foryou, man.
Senin için buradayım, dostum.
I'm here forya, man.
Ross'a dönmek istiyorsan, senin için buradayım.
You wanna get back at Ross, I am here for you.
- Senin için buradayım.
- You have a case at 8 at night?
senin için buradayım, başka biri için değil.
I'm here for you, not some stranger.
"Ben senin için buradayım" demekten başka senin güvenini tekrar kazanmak için söyleyebileceğim bir şey yok.
All I know is there's nothing more I can say or do to reassure you that I'm there for you.
Eh, ben senin için buradayım, bunu bil.
Well, just so you know, I'm here for you.
Buradayım çünkü ben istedim Hoffner'i ele geçirmeni engelledim ve senin de tek yapabileceğin hayal kırıklığını bastırmak için sıradan bir cinayet işlemek.
I came here because I wanted to, to prevent your getting Hoffner and all you can do in return is to commit ordinary murder to relieve your sense of frustration.
Senin de değil, zaten ben onun için buradayım.
Neither do you, which brings us to why I'm here.
Evet, Cooper, buradayım ve senin cenazen için de hala burada olacağım!
Yeah, Cooper, I'm here and I'll still be here for your funeral!
Sırf senin vurulmanı önlediğim için buradayım.
I'm here out of an act of heroism, preventing you from being shot.
Buradayım. Çünkü sadece senin için.
I'm here only because of you
Unutma pislik, senin çıkarın için buradayım.
Remember, scumbag, I'm here for your benefit! Got that?
Ben yatırımcılarımı korumak için buradayım, senin değerli kariyerin için değil.
I'm here to protect my investors, not your precious career!
Biliyorum çok hızlı gelişti, ama ben yalnızca senin yükünü hafifletmek için buradayım.
Frank, I realize this is coming at you pretty damn fast, but I want you to understand that my only function here is to take some of the burden off of your shoulders.
- Ben senin için her zaman buradayım.
- I've been there for you.
Senin kelimelerini ödünç almak için buradayım. Şimdi biliyorum.
I'm tired of using your words.
Ben senin arzularını tatmin etmek için buradayım.
I'm here to satisfy your desires.
senin güvenliğin için buradayım - tanrı bu adamı korusun!
I'm here for your safety. - God bless that man!
Bu olayı çözmek için buradayım, tıpkı senin gibi.
I'm here just like you... to solve this.
Senin yerine geçmek için buradayım.
I'm here to take your place.
Sadece senin güvende olman için buradayım.
I'm here for your safety.
Sunu da sakın unutma : Ben sadece senin uğruna buradayım, senin için...
remember one more thing.
Kendime soruyorum, telafi etmek için ne yapabilirim, bu bileti senin için aldım, buradayım...
So I ask myself what I can possibly do to make it up to you, so I buy this ticket, et voilà, here I am...
"Buradayım, anne senin için şarkı söylüyorum."
"Here I am, Mother growing up for you".
Gençliğim ile senin gençliğini bulmak için buradayız.
I'm here with the young me to find the young you.
Ben 10 milyon için buradayım, senin adamların da kendi işlerini yapsınlar.
I figure for 10 million, your boys will do their thing.
Sen ve senin gibi piçlere derslerini vermek için buradayım...
I have an extra interest, and I do not want that they lumpen..
Ben buraya senatör falan dinlemeye gelmedim. Ben senin için buradayım.
It's you I come for
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için deliriyorum 16
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için de 32
senin için mi 51
senin için üzgünüm 22
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için deliriyorum 16
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için de 32
senin için mi 51
senin için üzgünüm 22