Siz de öyle перевод на английский
647 параллельный перевод
Siz de öyle!
You, too!
Siz de öyle.
And you are too.
- Siz de öyle düşünmüyor musunuz Bayan Barker?
- Don't you think so, Lady Barker?
- Siz de öyle.
- So are you.
Siz de öyle düşünmüyor musunuz, Pres?
Don't you think so, Pres?
- İletişimi koparma. - Siz de öyle.
Yeah.
Siz de öyle, Baron.
You're early yourself, Baron.
Siz de öyle, değil mi, Bn Imbrie?
You hate me, I trust, Miss Imbrie? No.
- Siz de öyle.
- So do you.
Siz de öyle görmelisiniz.
As you must see me.
Siz de öyle olmalısınız.
You must be too.
- Siz de öyle.
- And so have you.
Özür dilerim Bayan, General tutuklandı. Siz de öyle.
The General's a prisoner, and so are you.
Son derece kötü çalıyorlar Siz de öyle düşünmüyor musunuz?
Playing incredibly badly don't you think?
Evet... siz de öyle.
Yes... and you also.
Siz de öyle.
Neither did you.
Bence bu çok şık bir şapka Belki siz de öyle düşünüyorsunuzdur?
I think that is a lovely hat Maybe you think so too?
- Siz de öyle düşünmüyor musunuz?
- You think so too?
siz de öyle.
Or you, either.
Siz de öyle.
And so are you.
- Küçük Köpek bu konuda bana güveniyordu. Siz de öyle.
Little Dog put his trust in me, and because of that, so did you.
Ben bütün bunları yaparken, siz ve rahmetli kocanız Gray, oğlunuz Dorset'le birlikte Lancaster yanlısıydınız. Evet, siz de öyle, Rivers.
In all which time you and your late husband... together with his son Dorset here... were factious for the house of Lancaster - and, Rivers, so were you.
Siz de öyle, hanımefendi.
Same goes for you, ma'am.
Siz de öyle.
So have you.
Hiç umumrsamıyorum, siz de öyle.
I couldn't care less and neither could you.
Birkaç hafta sonra siz de öyle dersiniz.
You may, too, after a few weeks.
- Siz de öyle efendim.
- So are you, sire.
Siz de benim öyle olduğumu göreceksiniz.
You'll find that I am, unless you cross me.
O beklentiyi siz oluşturdunuz. Hepinizin de çok iyi bildiği gibi ben asla öyle bir ümit vermedim.
You have fed them this hope... when you have known all the time that I have no wish to gratify it.
Belki öyle, belki de siz.
Maybe I'm wrong, maybe you're wrong.
Siz de dün öyle çağırmamış mıydınız?
Didn't I hear you call him that yesterday?
Ah, siz de beni geceyarısı terk ediyorsunuz öyle mi?
Ah, you're a fine one leaving me along half the night.
Ama siz de öyle!
Not exactly.
Siz de geldiniz ama, öyle değil mi?
And you came, didn't you?
Siz de öyle tabii?
- And you did, too.
Kızınız da hemen hemen aynı tipte. Bunu da miras aldığı sağlığa borçlu, hem fiziksel hem de ruhsal ikisi birlikte öyle ki siz bunu kızınıza cömertçe aktarmışsınız.
Your daughter is much the same type... thanks to the splendid heritage of good health, both physical and spiritual... for they go hand in hand... which you and your husband have so generously passed on to her.
Siz de hiç öyle değilsiniz.
- And you're not a bit like you.
Öyle olsa bile, yine de siz beş parasızsınız.
Even if she were not, you are still penniless.
Siz de OWI'deydiniz, değil mi Bay Richards? "Kim Kimdir" de öyle yazıyor.
You were with the OWI, weren't you, Mr. Richards? That's what Who's Who says.
- Siz çok zeki bir adamsınız... Doktor Cargraves ve General de öyle.
- You're pretty smart men... you and Dr. Cargraves and the General.
Öyle söylendiğini biliyorum, efendim, ama düşündüm de belki siz...
I know they said that, sir, but I thought perhaps you could...
Yani siz de gelişimden ve paradan nefret ediyorsunuz, öyle mi?
Oh, so you hate progress and money too, do you?
Siz öyle diyorsunuz Başkan Yardımcısı ama ben de şöyle düşünüyorum.
That's what you say, Deputy Mayor, but here's what I think.
- Siz de mi öyle düşünüyorsunuz, efendim?
- Do you think so too, sir?
Öyle, siz de hoş bir bayansınız.
Yes, and you're, you're a nice woman.
Siz de mi öyle yapmaya karar verdiniz, Majesteleri?
Is that what you have decided to do, Your Majesty?
Yine de ben arabayı alıyorum, siz canınız nasıl istersen öyle yapın.
I'm going by car anyway, and you can do as you damn well please.
İl meclisi siz delikanlılar için gerçekten endişeleniyor ve ben de öyle.
The town council is real worried about you boys and so am I.
Siz de Hong Kong'da yaşamış olmalısınız, öyle mi?
You must also have lived in Hong Kong, did you?
Siz de mi öyle düşünüyorsunuz peder?
You think so, father?
Siz de durmayın öyle üstünüzü değişin!
Well? Get a move on!
siz de 205
siz devam edin 102
siz de kimsiniz 130
siz de gelin 26
siz de mi 32
siz delisiniz 52
siz değil 50
siz de ister misiniz 18
siz değilsiniz 19
siz delirmişsiniz 20
siz devam edin 102
siz de kimsiniz 130
siz de gelin 26
siz de mi 32
siz delisiniz 52
siz değil 50
siz de ister misiniz 18
siz değilsiniz 19
siz delirmişsiniz 20
siz delirdiniz mi 20
de öyle 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
de öyle 26
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154