Tabi canım перевод на английский
547 параллельный перевод
Kaymış, tabi canım!
It slipped. Right!
- Tabi canım.
- You're not jealous, are you?
Tabi canım.
Not at all.
Tabi canım, sen bu konuda uzmansın zaten.
It never solves what was wrong in the first place.
Tabi canım, aşağıda herkes bunu konuşuyor.
Sure, everybody's talking downstairs.
Tabi canım ne demezsin, sanki gemi yeniden inşaa ediliyor gibi.
Not bad considering the ship's still being rebuilt around our ears.
- Tabi canım.
- Yes, dear.
- Tabi canım, ben de Cybill Shepherd'im.
- Yeah, and I'm Cybill Shepherd.
Tabi canım!
- Oh, sure (! )
Tabi canım.
No, of course not.
Tabi canım, Dave onları kızıl derilinin birine sattı.
Oh, yeah, Dave sold them to some Indian guy.
Tabi canım.
Sure.
Çoğunluk tabi canım.
The majority.
- Tabi canım sen her şeyi biliyorsundur.
Right. I guess you know it all.
Canım geri alacak gene, tabi öncelikle kırmazsam.
And she'll get them back, if I don't break them first.
Tabi ki yapacağım.
Of course I can.
Tabi, ne düşünüyorsan onu yap
Please, go in. I'm sorry, sir, but it can't be helped.
Memnuniyetle... tabi damarımı bulabilirsen.
Gladly... if you can find it. Here.
Tabi, bunu yaparım, ama siz de onu tanıştırdığınız gibi beni başkalarıyla tanıştıracaksınız.
Of course, I had to do it, But you got to like people that can take it like she did.
- Tabi, canım.
- Of course, darling.
Elimden geleni yapacağım, eğer o da isterse tabi ki.
I'll do what I can, if she'll let me.
Görmediğinize göre emin olamazsınız tabi, değil mi? Ne kadar da aptalım.
You can't say that for certain if you didn't see it, can you?
Tabi ki kabus, canım.
Of course you were, dear.
- En azından başka bir yere gidebilirim.. ... bir iş bulurum, işleri yeniden rayına sokarım, tabi eğer yardım edersen.
- At least I can go somewhere, find a job, get organized, if you'll help me.
- Elimde tüfeğim ve vurabileceğim uzaklıkta iki adamım var, atları çok işime yarardı tabi eğer böyle istiyorsanız.
- I can subtract two men from two horses and have two horses left for myself, if you like it better that way.
Tabi yapmadım ama burada kanamadan ölmesine seyredemeyiz.
Of course not, but we can't let him bleed to death.
Tabi eğer sizin veya bizim başımıza gelecekleri kesin olarak söyleyebilseydiniz.
If you can say with certainty what awaits you, or all of us.
Ve sen bu konuda hiçbir şey yapamayacak insanlar arasında üçüncü sıradasın tabi mızmızlanmak ve başını taşlara vurmak dışında.
And you're the third former who can do nothing about it, except to bleat and to beat your head against the wall.
Tabi, mektubunu okuyamadığım için bana veriyorsun. Değil mi?
I'm blind, so you know I can't read your letter.
Genç eşler olarak tabi çorapları giyemedik, ama oğullarımızın eşleri için satın alacağız.
They won't marry unless they can wear tabi. That's right. Our generation is the worst-off.
Yani, demek istediğim şuan kafalarımız çok karışık.. herkesinki öyle... fakat bu vazgeçeceğimiz anlamına gelmez tabi..
I mean, mental exhaustion- - can happen to anyone.
- Tabi, canım.
- Of course, dear.
Oh, tabi, tabi... değişecek canım, kesinlikle değişecek.
Oh, yeah, yeah, he... he'll change, dear, he certainly will.
Tabi, bu sadece bir metal parçası,... ama ben her gece onu biliyorum ; onunla birini öldürebilirsin.
Sure, it's only a hunk of scrap but every night I'm grinding it into a sharp blade ; you can kill with it.
Seni tutacak maddi gücüm yok tabi, ama ben soylu bir adamım.
Of course, I can't afford to hire you, but I'm a noble man.
Tabi ki canım, yemin ederim.
Swear it!
Kıçımı öp, Tim Slater, tabi yakalayabilirsen!
Kiss my ass, Tim Slater, if you can catch it!
Evet, Sanırım bir kadın yaşıyor... Eğer tabi ona kadın diyebilirsen.
Yes, I believe a woman does live there... if you can call her a woman.
Arkadaşlarını ele vermek istemeyen birini anlıyorum tabi. Ama sen de benim bulunduğum durumu anlamalısın.
I can certainly understand a man that don't wanna rat on his friends... but you gotta understand the position I'm in.
Tabi ki haklısın canım.
Of course you are, dear.
Tabi tatlım bu meslekte başka neyi düşünebilirsin ki.
Sure, honey, what else can you think of in this profession.
Evet, tabi, yanlış anlamazsan belki bir katkımız olur yardımımız dokunabilir.
Yeah, well, that's right, and if you don't mind my making a suggestion, maybe we can help.
Evet, tabi. O taraf, biliyorum. Ama o tarafa gitmeden önce şu büyük kütüğün etrafını dolaşmalıyım.
Of course, I know it's that way... but first I have to go around that big log before I can go that way!
Belki hücresinde oturmuş sigara tüttürüyordur tabi bulabiliyorsa. Hepiniz kıçımı yalayın diye düşünüyordur belki.
Maybe he's sitting in his cell smoking his tobacco, if he gets any, and thinking, "You can all kiss my ass,"
Tabi ki, bizde sana elimizden ne gelirse yardım edeceğiz.
Of course, we'll help you all we can.
Tabi bakarım.
Hell, yes, I can.
Size şahsi bir şey söyleyebilir miyim, başbakanım? - Tabi ki.
Can I talk to you for a moment, Excellency?
Tabi ki canım.
Of course, precious.
Tabi, santral hata yapabilir ama bu 100 kere de olmaz ki canım.
- Yes, an operator can make one mistake, but to do it a 100 times is impossible!
Tabi, tabi. Seni tanıyamıyorum, meslektaşım..
Well, well... can't recognize you, my colleague!
Tabi ki sana yardım edebilir!
Of course he can help you!
canım 2922
canim 19
canım benim 155
canımın içi 23
canım kızım 16
canım arkadaşım 16
canım istemiyor 59
canım acıyor 40
canım yanıyor 88
canımı sıkma 19
canim 19
canım benim 155
canımın içi 23
canım kızım 16
canım arkadaşım 16
canım istemiyor 59
canım acıyor 40
canım yanıyor 88
canımı sıkma 19
canım yandı 26
canımı sıkıyorsun 28
canımı yakıyorsun 103
canımı sıkıyor 18
canımı yaktın 18
canımı acıtıyorsun 103
canımı yakma 23
tabi efendim 72
tabi ki 1198
tabi tabi 66
canımı sıkıyorsun 28
canımı yakıyorsun 103
canımı sıkıyor 18
canımı yaktın 18
canımı acıtıyorsun 103
canımı yakma 23
tabi efendim 72
tabi ki 1198
tabi tabi 66