Tehlikeli değil перевод на английский
1,125 параллельный перевод
- Tehlikeli değil mi? - Evet.
Isn't it kind of dangerous?
Buraya gelmek tehlikeli değil mi?
Isn't it risky to come here?
Tutacak kadar tehlikeli değil miydi?
He wasn't dangerous enough to hold?
O tehlikeli değil.
She's not dangerous.
Bu tehlikeli değil mi?
Isn't that dangerous?
Biraz tehlikeli değil mi?
Kinda dangerous, ain't it?
Ama konuşmak bizim için tehlikeli değil.
But it's not dangerous for us to speak out. That's what a lot of us in Chicago feel.
- Bunlar tehlikeli değil, öyle değil mi?
- But these are not dangerous, are they?
O yaptığın tehlikeli değil mi?
Isn't that dangerous?
- Bu tehlikeli değil mi?
- WOMAN : Don't you think it's dangerous?
- Tehlikeli değil mi?
- Isn't it dangerous?
Böylesine kısa bir sürede bu kadar yükselmek sence de tehlikeli değil mi?
Don't you think to rise so high in so short a time is a dangerous occupation?
Ayrıca devrim de bahsettikleri kadar tehlikeli değil.
Nor is the revolution as dangerous as they claim.
Bu adam tehlikeli değil.
This man's not dangerous.
Bu makineler tehlikeli değil mi?
Aren't these machines dangerous?
Tehlikeli değil mi, majesteleri?
Sire, isn't he dangerous?
İşim bunaltıcı olsa da en azından tehlikeli değil. Ve bazen harika hikâyeler duyuyorum.
Although my job can get depressing, at least it's not dangerous, and I do hear some great stories.
- Tehlikeli değil mi?
Isn't it dangerous?
Tehlikeli değil!
It's not dangerous.
Ama kılıç yutmak tehlikeli değil mi?
But isn't swallowing a sword dangerous?
Oh, bu tehlikeli değil mi?
Oh, isn't this dangerous?
Onlar tehlikeli değil.
They ain't. They're writers.
O tehlikeli değil!
He is not dangerous!
Memur Hardy kontrolünü yitirmiş ve tehlikeli değil miydi?
Officer Hardy was not... out of control and dangerous?
Aslında tehlikeli falan olduğundan değil.
Not that it's dangerous or anything like that.
Hey sizcede burası iki küçük velet için tehlikeli değil mi?
What are you kids doing here! ?
Buraların hindiler için çok tehlikeli olabileceğinin farkında değil misin?
Don't you realize... It could be very dangerous for turkeys around here?
İşler biraz tehlikeli hale geliyor, değil mi?
This is all getting a bit hairy, isn't it?
"Tehlikeli kaza alanı." Bunlar kaza değil ki!
"Accident black spot." These aren't accidents!
- Tehlikeli falan değil.
- He's not vicious.
Tehlikeli olabileceğini biliyordum, ama bu kadar değil.
I knew it could be dangerous, but I didn't think about it.
Artık bir daha saate bakmak için tehlikeli bir şekilde pencereden eğilmeyeceğiz, değil mi?
Now we shall have... no more leaning dangerously out of the window to tell the time, yes?
Hem tehlikeli bile değil.
And it's not even dangerous.
Fazla ciddi. Ondan beni korkutan bir şeyler var. Tehlikeli gibi ama öyle değil.
so serious... something about him, though, is a little scary, sort of dangerous... but not really, not underneath.
Hiç tehlikeli durmuyor, değil mi?
Don't look dangerous, does it?
Roger O'Neill tehlikeli biri değil ama efendisi öyle.
Roger isn't a dangerous man, but his master is.
Yönetim bizi dördüncü sınıf tehlikeli yer olarak kategorize ettiğinden beri Star Laboratuvarları işlevsel değil.
Those guys could start a firestorm during a monsoon. Wait, someone's paying top dollar for a pro who trained with Uncle Sam?
Bu çok tehlikeli, bir kadın için uygun değil.
It's dangerous, no place for a woman.
- Ormanda hiç tehlikeli hayvan... yoktur değil mi baba?
- There aren't any dangerous animals... in the forest, are there, Dad?
Henüz değil, ama bazı bölgelerde tehlikeli seviyede radyasyon saptıyoruz.
Not yet, but some areas are already detecting dangerous levels.
İşin ucunda risk olmayınca... pilot olmam senin için sorun değil... ama tabii tehlikeli görevler sadece erkekler içindir.
You think it's fine for me to be a pilot... when there's nothing at stake... but dangerous missions are only for men.
Orası tehlikeli delileri tuttukları yerdi, değil mi?
That's where they keep the criminally insane, isn't it?
Bence hiç kolay değil hatta tehlikeli ; böyle burnunu başkalarının yaşamına sokmak, yani.
I guess I think it's hard, maybe even dangerous, mucking around with other people's lives.
Mike bu tehlikeli olduğunu biliyordu, neden öyle değil o sizin için bir şey söylemek?
If Mike knew this was dangerous, why didn't he say anything to you?
Bu sadece etik ve yasa dışı değil, aynı zamanda tehlikeli.
That's not only unethical and illegal, that is dangerous.
Bu adamlar tehlikeli, değil mi?
These people are dangerous, aren't they?
Sağın solun belli değil, küstah, belki de tehlikeli birisin.
You're unpredictable, insolent, possibly dangerous.
Çok tehlikeli bir oyun, değil mi?
A play a lot of dangerais, ne'cest shovels?
Burada yaptığın şeyin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında değil misin?
Don't you see the danger, John, inherent in what you're doing here?
Onun şehri terk etmesi umurumda değil, hala tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
I don't care if he's left town, I still think he's dangerous.
Biz Avrupalıları, Yahudilerden ayıran bu fark meseleyi tehlikeli eğilimi ile dinsel önyargının halletmesi için değil, temelde farklı iki yapının anlaşılması gerçek bir uçurumu ortaya çıkardığı için verilmiştir. "
This demonstration of the cleft that separates us Europeans from the Jew is not given in order to let religious prejudice with its dangerous bias, settle the matter but because the perception of two fundamentally different natures reveals a real gulf. "
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56