Zaman geçtikçe перевод на английский
507 параллельный перевод
Zaman geçtikçe, radyoaktif bozunum nihayet uranyumu kurşuna dönüştürerek kayanın kimyasal yapısını değiştiriyordu.
As time passed, radioactive decay was gradually turning the uranium into lead, changing the chemical composition of the rock.
Yalnızlığım zaman geçtikçe daha bir koymaya başladı.
A humming which, from now on will mark my hours of solitude.
Zaman geçtikçe daha da aptallaştı, O günden beri de burda.
Then he went daffy, and he's been here ever since.
İnsanlar sorunlar yaşar ve zaman geçtikçe düzelirler.
And for the present it does not involve attorneys.
Daha sonra, zaman geçtikçe, okyanuslar çok çeşitli deniz canlılarına mekan olmaya başladı.
And then, as the ages passed, the oceans began to swarm with all kinds of marine creatures.
"Zaman Geçtikçe" yi çal.
Play "As Time Goes By."
Zaman geçtikçe
As time goes by
"Zaman Geçtikçe" yi Sam kadar iyi çalan kimse yok, hala.
There's still nobody in the world who can play "As Time Goes By" like Sam.
Zaman Geçtikçe
As time goes by
Sam'e "Zaman Geçtikçe" yi çalmasını söyleyeceğim. En sevdiğiniz şarkıyı.
I'll have Sam play "As Time Goes By." I believe that's your favorite.
Sözleri o zaman bana çok az şey ifade etmişti. Ama zaman geçtikçe Sonseeahray'in ölümünün barışı mühürlediğini anladım.
His words meant very little to me then, but as time passed I came to know that the death of Sonseeahray put a seal upon the peace.
Bu yüzden, zaman geçtikçe şato harap olmuştu.
Thus, as time went by, the chateau fell into disrepair.
Ama zaman geçtikçe...
But the longer you stay...
Savaş esnasında, askerin etrafında ölümün kol gezmesi. Zaman geçtikçe o konuda pek düşünmüyor insan.
To be surrounded by death, the way a soldier is during the war.
Ama zaman geçtikçe, bu ilişkinin hiç bir şekilde yürümeyeceğini fark ettim.
But as time has gone by, I've realized more and more that this thing is just never gonna work out,
Durumu gerçekten çok iyi özetlediniz. Zaman geçtikçe sorun azalacağına, daha da artıyor.
I should say you are well within your rights... in so describing the situation... and may I add, it seems to grow no less so with the passage of time.
Umarım Iyi Hanesi bu prensibi ilke edinir ve zenginliğiniz de zaman geçtikçe katlanarak artar.
Let the House of Iyi continue to embrace this principle, and your fortunes are sure to prosper for ages to come. "
Zaman geçtikçe, fikirlerimiz değişiyor.
As time passes, our ideas change.
Ama zaman geçtikçe onun orada olmasına alıştım ve öldüğünde kendimi çok yalnız hissettim.
But as time went on I got used to having her there and when she died I felt so lonely.
Zaman geçtikçe iş büyür.
These increase as time goes on.
yani, zaman geçtikçe biz alabileceğimizin en iyisini alacağız.
I mean, as time goes by, we all have to take the best we can get.
Zaman geçtikçe çektiğimiz acıyı fark edeceğimizi sanmıyorum.
I don't think we realize how painful it's going to be later.
Zaman geçtikçe beynini madende bir yerde bıraktığına kani oluyorum.
M oe t me poasses, m covv ced you et you oa s somewee oack t e m e
Ve zaman geçtikçe insanlar daha da fazla umutsuzluğa kapılıyor.
And as time passes the men who seek them become more and more desperate.
Ve borcunuz zaman geçtikçe çoğalıyor.
And the price, why, it keeps goin'up all the time.
Zaman geçtikçe ve kuvvetlendikçe kan davasına teşebbüs edecek mi?
As time goes by and his position becomes stronger, will he attempt any individual vendetta?
Sorun değil, alışırsın, zaman geçtikçe
Doesn't matter, you will, as time goes on.
Zaman geçtikçe, harekâtın, sadece bir mucizeye bağlı olduğu düşünülmeye başlandı.
As the hours passed, it seemed that only a miracle could get Overlord going.
Zaman geçtikçe, Mayıs 1940'daki şartlar daha da olgunlaşıyordu.
As the day wore on, the resemblances to May 1940 grew.
Zaman geçtikçe...
As it gets older, it...
Zaman geçtikçe öğreniyorsun...
You learn as time goes by...
Zaman geçtikçe, farkında olmadan bütün ıvır zıvırı biriktirmeye başlıyorsun, tâ ki...
As time goes by, we accumulate things without realizing, until the day...
Elbette ki zaman geçtikçe bizde izini bırakıyor bana yaptığı gibi.
Sure, time has left a few tracks in its passing like it's done me.
İşadamı gene iş gezisine çıkmış ama zaman geçtikçe cinsel ihtiyacı artmış
And the old merchant went off on his trip But with time The sexual urge increases
Fakat zaman geçtikçe, bu konuya olan ilgisi azaldı.
But as time went by, his interest in this faded.
Ama zaman geçtikçe, yanıldığımı fark ettim.
But as time went by, I realised I'm wrong
Annelerinin yavrularına sağladığı süt zaman geçtikçe değişir.
The milk, supplied by the females to their young, varies as time passes.
Diğer herkes iyi. Ama zaman geçtikçe, korkmaya başladılar. Memleket için... onları kurban etmeye... karar vermeniz lazım.
Everybody else is alright, but as time passes, they begin to be afraid... that you decide... to sacrifice them for the homeland... and that stuff.
Zaman geçtikçe düzelir.
it passes like present time
Zaman geçtikçe baskı artıyordu.
The time pressure continues to grow.
Zaman geçtikçe uzaklaştığını hissedersin.
Time goes by and you feel you're wasting away.
Zaman geçtikçe Onun hatıraları olduğunu ve Klan'ın adetlerini bildiğini fark ettiler.
For as time passed they saw he had the memories and knew the Clan way.
Aradan zaman geçtikçe, Teddy ve Vern'ü daha az görür olduk. Sonunda koridorlardaki pek çok isimsiz yüzün arasına karıştılar.
As time went on we saw less and less of Teddy and Vern until eventually they became just two more faces in the halls.
- Anlaşmalar politikaya benzer - zaman geçtikçe sürekli değişir.
Things change, like in politics.
Yıllar geçtikçe, bugünü her zaman anımsayabilir ve benimle gurur duyabilirsin.
As the years go by, you can always look back on this day and be mighty proud of me.
Nefret öyle bir şeydir ki,... zaman geçtikçe güçlenir, büyür.
Your hatred may destroy Miles but it can also destroy you.
Zaman geçti ve Iris gün geçtikçe güzelleşti.
Time passed and Iris grew more beautiful each day.
Zaman geçtikçe çok şey değişiyor.
So much has happened since then, you know.
Lavta, ne şanslıyım ki sana sahibim söyle şarkılarını kalbimin ay ve güneş yarışırken gökte çiçekler de soluyor zaman geçtikçe düşmüş çiçekler umursanmadan yatıyor Lavtamdan isyankar bir nota çıkıyor denizler fırtınalı, Dünya kargaşa içindeyken yükselsin Ejderha derin denizlerden!
O Lute, fortunate am I to have you Sing the songs of my heart Suns and moons race across the sky
Şu lanet demiryolu zaman geçtikce daha kolaylaşmıyor.
That damn railroad you're talking about sure as hell ain't getting no easier.
- Ne zaman doğdunuz? M.Ö. 3834 yılında, Dünya'da aradan bin yıllar geçtikçe Mezopotamya olarak anılan yerde.
- In that region of Earth later called Mesopotamia, in the year 3834 B.C., as the millennia are reckoned.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144