Zamanı geldiğinde перевод на английский
2,251 параллельный перевод
Zamanı geldiğinde, Ne?
It'll be all like, " What?
Hamboning, günün birinde hayatını kurtaracak. Zamanı geldiğinde, Ne? Sen benimle dalga mı geçmeye çalısıyorsun?
Hamboning will save your life someday, it'll be all like what, you're trying to mug me?
Zamanı geldiğinde, bebeğini bir yere göndermek zorundasın.
When it does, you must send the baby to a place
Zamanı geldiğinde.
When the time is right.
Ama zamanı geldiğinde..... birbirinize güvenip, birlikte karar vermeniz gerekir.
but there comes a time Wh y you need to put your trust in each other And make a decision together,
Zamanı geldiğinde, tüm vücudunu ele geçirecek.
And when the time comes, it will possess her entirely.
Zamanı geldiğinde, sana öğrettiğim gibi Prens'ten bir parça almalı ve hediyeye bağlamalısın.
When the time is right, you must make a likeness of the Prince and bind it to the gift using the skills that I taught you.
Sürekli bir besin arayışında olduğundan yumurtlama zamanı geldiğinde yuva yapmaz
Because she's on a constant search for food, when it's time to lay her eggs, she dosen't nest.
Birisi bana zamanı geldiğinde bir silah sesi olacağını söyledi.
Someone told me that when the time comes, a gun will fire.
Zamanı geldiğinde çok önemli bir fark yaratabilir.
When the time comes, it could make all the difference.
Zamanı geldiğinde ölmek için dua edeceksin!
When the time comes, I pray to die in misery!
Zamanı geldiğinde baban ve ben sana hoş bir Hint'li erkek bulacağız.
When the time is right, your father and I we are going to find you a nice Indian boy.
Ve zamanı geldiğinde, İngiltere için görevimizi yapacağız, ve Efendi Churchill'i herşeye rağmen koruyacağız!
And when the time comes we will all do our duty for England and protect Churchill Sahib at all costs!
Ve zamanı geldiğinde hepimizi buradan çıkaracağım.
And when the timing is right I'm gonna break us all out of here.
Zamanı geldiğinde öğreneceksin.
You'll know when the time is right.
- Zamanı geldiğinde zayıf olma.
- When the time comes, don't be weak.
Zamanı geldiğinde biz anlarız.
We'll know when the time is right.
Zamanı geldiğinde, Sam söyle
Tell Sam that when the time comes,
Ama buna karşın zamanı geldiğinde iş o ve Alleline arasında bir taraf seçmeye geldiğinde hiç tereddüt etmedin.
And yet when the time came, when it came to picking sides between him and Alleline, you didn't hesitate.
Zamanı geldiğinde her şeyi öğrenirsiniz.
When the time comes, you will know.
♪ Çalma zamanı geldiğinde ♪
♪ Is the time that we get to play ♪
Bir tek atma zamanı geldiğinde,..... yaşlı adam hayata döndü.
In the time it took to knock back a drink, a dead man came back to life.
Zamanı geldiğinde konuşuruz tekrar.
We'll talk about that when the time comes.
Zamanı geldiğinde konuşuruz.
When the time comes.
Onları öldürme zamanı geldiğinde hepsini ben öldüreceğim.
When the time comes to do'em, I get to do'em all.
Eh, ne derler biliyor musun zamanı geldiğinde olur.
Well, you know what they say... when it's right, it's right.
Ama ne olursa olsun, zamanı geldiğinde...
But for whatever time she has left to her...
Öğle yemeği zamanı geldiğinde ben ve arkadaşım Lisa Belcher yemeğe çıktık en sonunu yakalayabilmiştik radyodaki haber programın yedi kişinin vurulduğunu söylüyordu dördü ölmüştü.
When lunchtime came, me and a friend of mine, Lisa Belcher, we went for lunch, and we cut the tail end of a news report on the radio that said that seven had been shot, four were dead.
Zamanı geldiğinde gayet güzel üniversiteleri seçme şansın olacak.
You are gonna have your choice of some pretty good colleges when the time comes.
Yarışma zamanı geldiğinde onları soloyu kapmak için... -... birbirlerini öldürmeye hazır kıvama getireceğim.
Once we get to nationals, I'll have them willing to kill each other for that solo.
Zamanı geldiğinde ikinizin de yol göstermesine ihtiyacım olmayacak. Ve o zaman artık geldi.
And you knew the time would come when neither of you could guide me anymore, and that time...
Zamanı geldiğinde düşmana ateş et, diyorum sadece.
Well, I'm just saying when it's go time, you shoot the enemy.
Zamanı geldiğinde seninle iletişime geçeceğim.
When the time comes, I will contact you.
Zamanı geldiğinde ona anahtarları ver ve kızı kurtar.
When the time comes, give him the keys and save the girl.
Zamanı geldiğinde...
When the time comes...
Çocuklar karşı tarafa güvenle geçebilme kapasitesine sahip. Zamanı geldiğinde Peter'ı da güvenli bir şekilde eve götürebilecekler.
The children should be able to cross over, and when they do, they can take Peter safely home with them.
Zamanı geldiğinde kelimelerin kendiliğinden ağzımdan döküleceğini düşünüyorum.
I figured it would just kind of come to me in the moment.
O zaman geldiğinde ben gülüyor olacağım.
And when you do, I'll be laughing.
Bence o zaman geldiğinde şiddetin çözüm olmadığını göreceksin.
I think, when the time comes, you'll see that violence is not the answer.
Doğru zaman geldiğinde zıplayacağız!
We're gonna time this right an'then jump!
O zaman geldiğinde, silaha sarılmamalı mıyız?
In due time, must we not take up arms?
Doğru zaman geldiğinde, som balığı doğduğu nehre geri döner.
When the right time comes, a salmon will go back to the river it was born from.
Doğru zaman geldiğinde gideceğim.
I'll go when the time's right.
Korkarım o zaman geldiğinde Onu bizden biri nasıl durdurabilir.
I fear that when the time comes only one who can stop him is one of us.
O zaman geldiğinde dilediğin gibi yaşayabilirsin.
And when it does, then you can live as you wish.
Henri, doğru zaman geldiğinde kutunun bana geçeceğini söyledi.
Henri says he'll pass it on to me when the time is right.
Şimdi insanların neden hiçbir zaman kullanmadığı ama yeri geldiğinde onları düşünmeden sattığını daha iyi anlıyorum.
I see now that it's wise to be wary of people who sell tools but who never use them.
O zaman geldiğinde, onu sevgiyle kucakla yoksa senin duygusal açıdan ulaşılamaz olduğunu anlayacaktır.
And when you do, embrace her, or else she's going to figure out that you are emotionally unavailable.
Belli bir yaşa geldiğinde kalan kıymetli zamanını sevdiklerinle geçirmek istersin sülük gibi yapışan dangalaklarla değil!
When you reach a certain age, you want to spend what precious little time you have left with people you actually like, not some bozos who glommed onto you.
O zaman geldiğinde haber ver.
Yeah? Let me know when the time comes.
Ve o zaman geldiğinde de ikimizin de hazır olduğundan gayet emin olsak iyi olur.
Now, when that time comes, we'd better make damn sure we're ready.
geldiğinde 28
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236