Çocuk yok перевод на английский
1,313 параллельный перевод
Hayır, boşanmamın tek kirlenmemiş bölümü çocuk yok!
No, that was the one unpolluted part of my divorce... no kids. Yeah.
Kadın ya da çocuk yok.
No women or children.
- Çocuk yok mu?
- No children?
Çocuk yok, çünkü burası ihtiyarlara göre bir kasaba.
There are no kids because it's a town for old people.
- Çavuş, hiç çocuk yok!
- Sergeant, there are no boys!
Çocuk yok.
No kids.
Bir pilici ve cep telefonu olmayan tek bir liseli çocuk yok!
Not a single high school boy without a cell phone and a chick!
Her şey varken, neden çocuk yok?
With so much to give, why no children?
Artık başka çocuk yok.
No more children.
Ah şu çocuk yok mu!
That kid.
Çocuk yok, pasta yok, kıyafet yok.
No kids, no cakes, no clothes.
Balayı çiftleri. Çocuk yok, tasa yok.
honeymooners- - no kids, no worries.
Burada hiç çocuk yok.
There is no child here.
Binada başka çocuk yok.
There's no other children in the building.
Çocuk yok mu?
No children?
Çocuk yok!
The child is gone!
Çocuk yok orada.
There's no kid there
Evlenmeye, çocuk yapmaya ya da Toronto'ya taşınmaya hiç niyetim yok.
I have no intention of getting married or having kids or moving to Toronto.
Benim de bir eş ve çocuk sahibi olmaya hakkım yok mu?
I don't deserve a wife and kids?
Ama Çocuk Yardım Kurumunun onu gelip almaya izinleri yok.
But the Children's Aid Society has no authority to just come in and take him.
Çocuk oyuncağı bu, koşmamak için bir neden yok.
It's downhill, so I might as well run.
Mahkemeye gitmeye hakkı yok. Ben oyun oynayacağı bir çocuk değilim!
How dare did he go to the court?
Kocası demiryolunda bu sarhoş siyahi çocuk tarafından vurulduktan sonra.. ihtişamlı cenaze törenleri yok, zaten bu depresyonda.. bunu kaldıramazsınız..
After her husband has been shot by this drunk black kid on the railroad tracks... there were no funeral parlors, you couldn't afford one anyway... in the Depression... the body was brought back to the home and laid out on the dining room table... where they just had Sunday dinner.
Öyle mi? Çocuk bakıcısına ihtiyacım yok benim.
- Yeah, well I don't need a babysitter, so bugger off.
Burada işe yarar hiç bir şey yok. - Çocuk gibisin.
Oh, God, there's nothing to hold on to down there.
Doğal yöntemle çocuk doğurmakta çılgınca bir şey yok.
There's nothing insane about natural childbirth.
Evet çocuk çığlığı.. .. belli bir nedeni yok, tedavisi de yok.
- Yeah the kid scream there's no reason, there's no cure.
Yani dünyaya bir çocuk getirme düşüncesiyle ilgili bir probleminiz yok ve onun nasıl büyüdüğüne hiç söz sahibi olmamakla ilgili bir problemin yok öyle mi?
You have no problem with the concept of bringing a child into the world and having no say as to how he or she is raised?
Mutlu bir hayat yok. Bu çocuk için sizsiz mutlu bir hayat yok.
Not for this child, not without you.
- Çocuk bakıcısına ihtiyacım yok.
- I don't need a babysitter.
- Yok. - Tek çocuk musunuz?
No. / An only child.
Lobide öpüşen çift,... bize içkilerimizi getiren çocuk hepsi yarın yok olacak olsalar kim onları gerçekten umursar ki?
The couple kissing down in the lobby, the boy who brought us the drinks... who would really care if they all vanished tomorrow?
Korkarım senin okul bahçesi hakaretlerinin burada gücü yok, çocuk.
Well, I'm afraid your school yard insults have no power here, child.
Bir çocuk var, ev hayvanı yok
This is it, right? One kid, no pets?
Yeterince çocuk bezim yok.
I didn't bring enough diapers the bassinet.
Artık yok senin yetiştirdiğin çocuk.
The boy you trained, gone he is.
- Çocuk grubunda yok muydu?
- Wasn't she in her play group?
Çocuk yok mu?
Any kids?
O daha küçük bir çocuk. Bunun önemi yok.
He's just a little boy!
Sana söyledim. Her rüya yok edilmeli, her çocuk yakalanmalı!
I told you, every dream must be smashed, every child captured!
Çocuk yok.
- No.
Çocuk öndeyken, arkadan gelen... arabaları kollayacak kadar tecrübesi yok.
Takumi has never taken the leading position before Ryousuke's car is powerful but he still followed Takumi
Üzgünüm bayan ancak çocuk büyütmenin ne kadar zor olduğu hakkında bir fikriniz yok.
I am sorry lady but you have no idea how difficult it is to raise children.
Çocuk koltuğum yok.
Keys. I don't have car seats.
Çocuk koltuğun yok.
You don't have kid seats.
Söylenecek bir şey yok fakat her sınıfta bu çocuk gibiler vardır.
No? We had no word for it, but every class had a kid like him.
Sana gelince... Teyzene seni kabul etmesi için ricada bulun. Çocuk başınıza dışarıda hayatta kalmanıza imkân yok.
There must have been problems, but you don't want them to be tramps
Ve, emek yok, karnında iz yok, çocuk bezi yok, beş para etmez koca yok.
And no labor, no stretch marks, no diapers... No crappy husband.
Artık daha fazla "Çocuk Dövüşleri" yok.
No more "Boyfights."
Bana güç ve çocuk vaadetmiştin ama bende ikisi de yok.
You promised me power and a child, and I have neither.
Ordaki çocuk avukatı şikayetçi değilse, benim de şikayet etmeye hiç niyetim yok.
If the child advocate in there doesn't complain, I sure as hell won't.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65