Çok mantıklı перевод на английский
1,602 параллельный перевод
Çok mantıklı.
It makes perfect sense.
Ve bu arkadaşlarımdan biri için daha da geçerli. Ölü olan her şeyin uzmanı bir arkadaş. Ki çok mantıklı çünkü kendisi de ölü.
And that goes double for a friend of mine, and expert in all things dead, which makes sense, because he's dead.
Ama bu çok mantıklı sonuçta biz tekneyi sakladık ve sattık.
But it does kind of make sense, since we went through all the trouble of selling the boat and storing it.
Hayır, söylediğin şeye bayıldım. Babalık şekline. Çok mantıklı.
No, but I dig what you said about the dad mode - - makes perfect sense.
Çok mantıklı hareket ediyor.
He's acting logically.
Bir tane bulsaydık çok mantıklı olacaktı.
That would make complete sense if they had one.
Evet. Eğer onda çevresel bir şey olsaydı bunu yapmak çok mantıklı olurdu.
Yes, and that would make complete sense if there was anything in her environment.
Bu çok mantıklı.
That makes total sense.
Çok mantıklı bir argüman.
It makes perfect sense.
Çok mantıklı değil, değil mi?
Not very sensible, is it?
Evet, bu çok mantıklı.
Yeah. That would make sense.
Bu çok mantıklı. O yetişkin biri. Kendisine ait mantıklı kararları verebilir.
Which makes sense, she's obviously an adult, capable of her own well-reasoned decisions.
- Çok mantıklı ve şairane.
- Very logical, and yet poetic.
- Çok mantıklı aslında.
- No, no, this makes perfect sense, Mike.
Sırada benim olmam çok mantıklı.
It stands to reason that I'm next.
Bu çok mantıklı.
That makes a lot of sense.
- Gerçekten çok mantıklı.
- That makes a lot of sense, that does.
Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun? Pek çok mantıklı insan onu takip ediyor.
A lot of reasonable people are lining up behind him.
- Bu çok mantıklı.
- That makes perfect sense.
Çok mantıklı.
I mean, it's understandable.
Kulağa çok mantıklı geliyor.
Oh, fine, fine.
Normalde çok çok mantıklı biriyimdir
I'm usually a very very practical person.
Bu çok mantıklı.
- That actually made sense.
Onun bir sağdıç olarak istenmesi bana çok mantıklı geliyor.
It just made sense to have him as best man.
Savcılık davaya Gunson'ı atadı 37 yaşında, çok mantıklı düşünen bir Mormon'du.
The district attorney's office put Gunson on the case, a 37-year-old, very straight-thinking Mormon.
Hiç mantıklı değil. Eğer çıplak olan sadece ayakları değilse çok mantıklı.
It does if they weren't wearing any clothes.
Öyle mi, bu çok mantıklı bir düşünce.
Oh, that's a very rational plan.
- Aslında düşününce çok mantıklı.
You know, it makes perfect sense, too, come to think of it.
Bu çok mantıklı. Çünkü ringdeyken onu koruyamayız.
We cannot protect him in the ring.
Her şey çok hızlı gelişti ama artık her şey çok mantıklı.
It all happened so fast, but now it all makes sense.
- bu da umut olduğu anlamına gelir. - Biliyor musun, çok mantıklı geliyorsun.
You know, you're making a lot of sense.
- Bu çok mantıklı.
- That's very insightful. - Thank you.
- Hayır, çok mantıklı...
- No, it makes sense...
Çok mantıklı, ama uh., seni çok mutlu etmiş gibi gözükmüyordu.
Very logical, but, uh, didn't seem to Make you very happy.
- Çok mantıklı, değil mi?
- That makes sense, yeah?
Hayır, bence çok mantıklı.
No, it makes perfect sense.
MSS lenfomasın değil, ki o da çok mantıklı bir tanı.
Not for cns lymphoma, which is a perfectly legitimate diagnosis.
- Bu çok mantıklı.
- That's very insightful.
Darcy ile konuştuktan sonra pek çok şey artık daha mantıklı gelmeye başladı.
Well after talking with Darcy, uh... a lot of things are starting to make sense now.
O zaman söylediklerinin çok mantıklı olduğunu düşünmüşümdür.
That's not what you said when they broke up.
Çok haklısınız, size katılıyorum yılın bu zamanında böylesine ısıtıcı bir etkiye sahip bir kürk almak mantıklı görünmüyor.
I agree it doesn't seem the right time of year... to be acquiring a coat with such thermal efficiency.
Mantıklı. Dördüncü yüzyılda koro müziği çok güzel ilahilerle ortaya çıktı
Choral music originated with Ambrosian Hymnography in the Fourth Century.
Bence çok mantıklıydı.
It made sense to me.
Bu çok mantıklı.
That makes sense.
Evet, bu işte mantıklı olmayan çok nokta var.
Yeah, it doesn't make a whole lot of sense.
Şu anda mantıklı açıklamasını yapamayacağım bir çok şey yaptım ama şimdi onları savunmak çok zor.
I did a lot of things that I shouldn't have done for reasons that made sense at the time but they're pretty hard to defend right now.
Rezian'ın bütün adamları ölünce bu teori çok daha mantıklı gelmeye başladı.
When Rezian's whole crew wound up dead that theory started looking a lot better.
Mantıklı konuşursak, beyin ameliyatın için birini seçeceksen örneğin bir cerrahı istersin bu işlemi çok kez yaptığı için.
Rationally speaking, if you were to have someone operate on your brain, for example, you'd want a surgeon who's done the procedure many times.
Mantıklı bir insan bir palavrayla aldatıldığından çok birini öldürdüğü için pişman olurdu.
You know, a sane person would regret murdering someone - more than being taken in by a line of crap.
Çok uzak olduğumuz için olduğunu düşünmüştüm, ama bu daha mantıklı.
I thought it was because we were too far, but this makes more sense.
Circumlocution Ofis'te çok iyi zamanlarım oldu ve bütün bu zaman boyunca mantıklı tek bir kelime duymadım.
I've spent a good deal of time at the Circumlocution Office and I never heard one word of sense in all that time.
mantıklı 158
mantıklı değil 21
mantıklı olun 23
mantıklı olalım 17
mantıklı ol 103
çok memnun oldum 229
çok mutluyum 368
çok mutlu oldum 39
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
mantıklı değil 21
mantıklı olun 23
mantıklı olalım 17
mantıklı ol 103
çok memnun oldum 229
çok mutluyum 368
çok mutlu oldum 39
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
çok merak ediyorum 37
çok mu komik 18
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok minnettarım 75
çok makbule geçer 21
çok mutluyduk 17
çok mu komik 18
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok minnettarım 75
çok makbule geçer 21
çok mutluyduk 17