Çok mantıksız перевод на английский
740 параллельный перевод
Doğru söylüyorum, ama gerçekler çok mantıksız görünüyor.
You caught me in a truth, and it seems there's nothing less logical than the truth.
Çok mantıksız konuşuyorsun.
I think you're being very unreasonable.
Çok mantıksız davranıyorsunuz.
You're being a little unreasonable.
- Bu çok mantıksız.
- That doesn't make sense.
Çok mantıksız konuşuyorsun.
You are talking most unwisely.
Biliyorum, ama bu çok mantıksız geliyor. Sen de...
I know, but it doesn't seem unreasonable if you...
Bu çok mantıksız!
It's too fantastic.
- Durun dostlarım, bu çok mantıksız!
- There's no sense in this.
Bu çok mantıksız.
It's preposterous.
Gerçekten çok mantıksız davranıyor.
She's too unreasonable.
Hayır, bu çok mantıksız ahbap, bir işe yaramaz.
You can have the stinking hardware. Drop it.
Bu çok mantıksız.
It ain't logical, it just ain't logical.
Söylediği çok mantıksız değil.
What he says is not entirely illogical.
Çok mantıksız.
Oh, nonsense, young lady.
Bana otların arasında koşup durmak çok mantıksız geliyor, tasarruf etmek yerine enerji harcaması.
To me, it is illogical to run up and down on grass, using energy instead of saving it.
- Tepkin daha çok mantıksız.
- Your reaction is most illogical.
Çok mantıksız bir tepki.
A most illogical reaction.
Çok mantıksız.
Most illogical.
Bu çok mantıksız bir davranış biçimi.
That is a most illogical attitude.
Bu çok mantıksız.
This doesn't make sense.
Doktor, kararın çok mantıksız.
Your decision is most illogical, doctor.
Bu çok mantıksız Herbert.
That's far-fetched, Herbert.
- Ama, bu çok mantıksız olur.
But it's preposterous.
Çölün ortasında oturmak çok mantıksız, adamları içki içerken izlemek.
It seems ridiculous to sit in the middle of the desert, watching men drink.
Muriel çok mantıksız davranıyor.
- MurieI's being most unreasonable.
Çok mantıksız.
That's ridiculous.
Yaptığım şeyi düşününce çok mantıksız geliyor.
I think of what I did and it makes no sense.
Bu çok mantıksız.
He's most unreasonable.
- Aksine, çok mantıksız.
- On the contrary, quite illogical.
Bunu sürdürmen çok mantıksız.
It's useless if you get help
Niye böyle düşünüyorum bilmiyorum. Bu çok mantıksız, ama böyle düşünüyorum.
I don't know why I think this, in defiance of all rationality, but I do.
Bunun çok mantıksız olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
You don't think that's foolhardy nonsense?
Natalie, bu çok mantıksız.
Natalie, it's irrational.
- Çok mantıksız.
- It's making no sense.
- Çok mantıksız.
- They don't make any sense.
Ama çok mantıksız.
It doesn't make any sense at all.
Bu çok mantıksız ama o kadar az adamla ne yapabilir ki?
What can he do with so few men?
Çok mantıksız davranıyorsun.
Says who? You're so unreasonable.
- Bu çok mantıksız. ... üç farklı erkekle evlendi.
Under three different names, she married three different men.
Bu çok mantıksız ama.
No, that doesn't make a whole lot of sense.
- Çok çok fena aptalca, gereksiz acemice, mantıksız ve -
Very, very bad and wicked... and stupid and useless... and young and impractical and –
Çok mantıksız.
It just doesn't make sense.
Bugünlerde mantıksız olay çok.
There are many things absurd these days...
Mantıksız davrandığımın farkındayım... ama düşündüğümden çok daha profesyonelsiniz.
I know I'm being unreasonable, but you're more professional than I even believed you were.
Senatör, Başkan'ın yaptığı iş, size göre çok mu mantıksız yani?
Senator, do you think that the President's position is so unreasonable?
Genelkurmay Başkanı Scott... çok duygusal, mantıksız fanatiğin teki olsa bile, düşmanımız değil.
Scott, the Joint Chiefs even the very emotional, very illogical lunatic fringe, they're not the enemy.
Ben de size çok sabırlı davrandım Bayan Wright, ve gerçekten, bu mantıksız teoriler için daha fazla zaman yok.
I've been very patient with you, Miss Wright, and really, there's no more time for these absurd theories.
Mantıksız biliyorum. Muhakkak ki pek çok güvenlik düzenlemesi vardır. Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi.
I mean it sounds absurd, there must be so many safety regulations, but Cleaver seemed to be talking about a nuclear holocaust.
Bu çok tatmin edici, bir yığın mantıksız adamın olduğu bir gemiden bana daha çok ihtiyaç duyulan başka yer yoktur.
Which I find eminently satisfactory, doctor. For nowhere am I so desperately needed as among a shipload of illogical humans.
Düşmanı yemek ise çok mantıksız!
Absolute nonsense.
Olanlar hakkındaki mantıksız yaklaşımınız üzerine çok kafa yordum.
I've been giving a great deal of thought to the illogical aspects of your anger and your fear, and...
mantıksız 44
çok memnun oldum 229
çok mutluyum 368
çok mutlu oldum 39
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
çok mu komik 18
çok merak ediyorum 37
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnun oldum 229
çok mutluyum 368
çok mutlu oldum 39
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
çok mu komik 18
çok merak ediyorum 37
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok makbule geçer 21
çok mutluyduk 17
çok minnettarım 75
çok mu şey istiyorum 17
çok meşgul 34
çok meşguldüm 54
çok mükemmel 16
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok makbule geçer 21
çok mutluyduk 17
çok minnettarım 75
çok mu şey istiyorum 17
çok meşgul 34
çok meşguldüm 54
çok mükemmel 16
çok mu 65
çok memnun oluruz 22
çok mu geç 22
çok mantıklı 60
çok mutluydum 20
çok modern 16
çok mu önemli 16
çok mu kötü 45
çok memnun oluruz 22
çok mu geç 22
çok mantıklı 60
çok mutluydum 20
çok modern 16
çok mu önemli 16
çok mu kötü 45