Şiddet yok перевод на английский
301 параллельный перевод
Pekala, şiddet yok.
All right, no violence.
Şiddet yok.
No violence.
Şiddet yok dedim.
No violence, I said.
Şiddet yok!
Now, no violence!
Şiddet yok.
Nothing brutal.
- Hayır, hayır. Şiddet yok, lütfen!
- No violence, please!
Şiddet yok, anlaşıldı mı?
- Scotty.
Lütfen Bay Armbruster, şiddet yok.
Please, no violence.
Hayır, şiddet yok.
No, no violence.
Şiddet yok, şiddet yok.
No, no violence, no violence.
Suç yok, ceza yok, şiddet yok, yasa yok polis yok, hakim, lider ya da patron yok.
They have no crime, no punishment, no violence, no laws no police, judges, rulers or bosses.
Şiddet yok, tamamen profesyonelce.
No violence, strictly professional.
Şiddet yok, lütfen.
No violence, please.
Şiddet yok!
No violence!
Artık şiddet yok ve şu bahsedilen zekanın birazını kullanmaya başla.
No more violence, and start using some of the intelligence you're supposed to have.
Ama bugün Arap öğrenciler yok şiddet yok.
But today there are no Arab students no violence.
Bu da artık kesinlikle şiddet yok demek.
New rules means no more street violence.
Oynamamız için bize başka bir skeç yazdı. İçinde kesinlikle Uluorta seks ve şiddet yok.
And he's written another one for us to do instead which is completely free of gratuitous sex and violence.
ve herşeyden öte şiddet yok.
And above all, no violence.
Artık şiddet yok.
No more violence. No more violence.
Doğamda artık şiddet yok. Ama sen istiyorsan öyle olsun hıyar.
Violence is no longer in my nature but if you want it, you got it, sister.
Şiddet yok, Mishinka.
No violence. Mishinka.
Şiddet yok, suç yok.
No violence, no crime.
Yalvarıyorum, artık şiddet yok!
No more violence, I beg you.
Şiddet yok, bela yok.
No violence, no mess.
Doğrudan fiziksel şiddet izi yok.
No direct physical violence was involved.
Krasnogorski'nin "Temel Şiddet Motivasyonları" nı öneririm, Ya da Serov'un "Tek Taraflı Kendini Yok Etme Telkinleri" ni...
I suggest Krasnogorski's Primary Violence Motivation, or Serov's The Unilateral Suggestion to Self-Destruction.
Yine de, şiddet sadece yok etmez aynı zamanda yaratır ve şekil verir.
Yet violence doesn't only destroy, it creates and molds as well.
Bill, şiddet yok!
♪ When they hear oom-pah-pah! ♪ Be careful, Bill.
Bu adam şiddet çağrıcılığı yapıyor, ülkeyi yok etmeye çalışıyor...
This man is calling for violence, for the destruction of this country...
Hiçbir fikirleri, sadakatleri veya anlayışları yok Ve şiddet yoluyla karşılık veriyorlar
They have no idea, no loyalty, no understanding and they respond with violence
İnsanın şiddet güdülerini uyandırmakta üstüne yok doğrusu.
You certainly have a knack of provoking a man to violence.
Kimin söylediğinin bir önemi yok, bana öyle bakmayın doktor. çünkü şiddet uygulamayacağım.
It doesn't matter who and don't look at me like that, Doctor, because I'm not going to throw a violent fit,
Açıkça söyleyeyim. tüm dünya şiddet yüzünden eriyip yok oluyor.
I'd have to tell you, frankly, that the whole world has dried up at the tit.
Şu anda herhangi bir şiddet belirtisi yok.
At the present, there's no indication of any violence.
Yüzeyde morluklar yok, şiddet izi yok.
There's no surface lividity, no signs of rigor.
bütün imkanlarımızı kullanmalıyız yoksa bu şiddet dalgası toplumumuzu yok edecek.
We've got to deploy all our resources or criminal violence will destroy our community.
"Şiddet ve işbirliği yok."
"Nonviolence, noncooperation."
Çünkü bunun gerçek sevgiyle hiçbir ilgisi yok, sadece şiddet ve cinsel arzu.
Because genuine love has nothing to do with violent, carnal desire.
Bu mantık dışı, yok edici şiddet arzusu.
This irrational, devastating violence.
Kırbaç yok, ip yok, şiddet yok.
No whips, ropes, or spikes.
Şiddet belirtisi yok.
No signs of violence.
Şimdi, gereksiz şiddet uygulamaya hiç niyetimiz yok.
Now, we have no desire for needless violence.
Bu yüzden şiddet için bir neden yok.
So, there's no reason for violence.
Transexualistlikle şiddet arasında hiçbi bağlantı yok.
There's no correlation between transsexualism and violence.
her seferinde şiddet düşüyorsun bizimle yapacak hiçbirşeyimiz yok bizden sadece birini alırsın şimdi, biz terkedelim bu yüzden, sizi zamanında almalıyım gidelim ne kazandın?
You fall deeply for each other There is nothing to do with us We just take a ride
Şiddet uygulamana gerek yok, tamam mı?
Spare me the indignant routine, all right?
Siyasi cinayet, siyaset bombalama veya siyasi şiddet diye bir şey yok.
There is no such thing as political murder, political bombing, or political violence.
Binbaşı, şüphem yok ki geçmişindeki şiddet sonunda onu yakaladı.
I don't doubt that, Major, but it would appear that the violence of his past has finally caught up with him.
Görünen o ki, şiddet düşünceleri toplumunuzdan tamamen yok olmamış.
Apparently, outlawing violent thought hasn't made it go away.
Ancak onda şiddet duygusu yok.
But there doesn't seem to be any real violence in him.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65