Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ A ] / Ama orada

Ama orada перевод на испанский

7,588 параллельный перевод
Ama orada "tazı" değil, "kurt" yazıyor.
Pero es "lobos" no "perros".
Onu gördüm ama orada değildi.
La vi, pero no estaba allí.
Onları gördüm sandım ama orada değillerdi.
Creí haberlas visto, pero no estaban allí.
Ama orada kovboy şapkaları göremeyince hüsrana uğradım.
Pero me desilusionó cuando llegué no ver sombreros tejanos.
Sabah ofisine gittim ama orada yoktu.
Esta mañana pasé por su oficina y no la vi.
Sana anlaşma yaptığımı söyledim ama orada buna tanıklık edecek kimse yoktu, sadece ikimizdik ve yalan söylemeyi iyi bilen bir tek sen değilsin.
Dije que tenías un acuerdo, pero nadie estaba aquí para atestiguar ese hecho, solo tú y yo, y tú no eres la única buena mentirosa en este cuarto.
Gördüğünüz üzere burada bir kahve dükkânına uğramış ama orada yalnızca bir kaç dakika kalmış Middleton Üniversitesi kampüsünün güney sınırı boyunca seyahat etmiş...
Aquí podemos ver que estuvo en una cafetería, pero solo se detuvo unos minutos y continuó viaje.
Tek yapmam gereken ellerimi uzatıp yakalamak çocuğu. Ama orada durdum sadece.
Sólo tengo que taclearlo, colocar mis manos y taclearlo como sea, pero me quedo parado ahí.
Anlatacağım ama orada bitecek. Tamam mı?
Así que voy a contártelo, y... eso es.
Ama orada reklam vermemissin, savas ilan etmissin.
La valla publicitaria no es un anuncio. Es una declaración de guerra.
Ama orada çok uzun süre kalmayacak.
No se quedará por mucho.
Ama orada olan şeyden, sadece bir tane var.
Pero lo que hay ahí dentro, ahora es único.
Güvenini kaybedecek ne yaptım bilmiyorum, ama orada bütün memurlara ihtiyacın var.
No sé lo que hice para perder tu confianza, pero necesitas a todos tus hombres disponibles ahí fuera.
Ana fikir bu ama orada durmayacağız.
Esa es la idea, pero no es todo.
Tatlım. Söylemekten nefret ediyorum ama orada gördüğün kadınlar aslında gerçek değil.
Odio decirte esto, cariño, pero... esas mujeres no son reales.
Ama orada olmadığını öğrendim.
Pero me dí cuenta de mi error.
Sayfaların çoğu silinmiş ama orada bir kayıt var.
La mayoría de las páginas están mojadas, pero hay una anotación allí.
Ross öylesin diyor ama orada yerim olmadığını biliyorum.
Ross puede decir que sí. Pero sé que ese no es mi lugar.
İki yıl önce Patagonya'da gemimiz çarpmıştı ama orada daha az barbarlık gördük.
Es una desgracia. Hace dos años estuve en un naufragio en Patagonia y fui tratado menos salvajemente.
Ama orada neler olduğunu söylemen gerek.
Pero necesitas decirme lo que sucede ahí dentro.
Ama orada olacağını söyledi.
Pero dijo que estaría allí.
Ama orada yaşamak ve ölmek istemiyorum.
Pero odio vivir allí y definitivamente no quiero morir allí.
Orada bir yerlerde ama sanki bana hiç tanıyormuş gibi bakmıyor bile.
Está ahí en alguna parte. Pero me mira como si no me conociera.
Ama sonra cüzdanımı orada bıraktığımı hatırladım o yüzden onu bulmaya geldim.
Pero entonces me acordé de que dejé mi bolso aquí así que vine a encontrarlo.
Arada bir olmayacağım ama onun yapamayacağı işleri yapması için orada birisi lazım.
Iré de vez en cuando, pero necesitamos a alguien en el terreno de allí... para hacer la mierda que no puede hacer.
Ama nasıl bu kadar fazla Yahudi olabilir ki orada?
Pero ¿ cómo puede haber tantas judías aquí?
Az daha onu orada öldüreceğini söyledi ama bir şekilde kendine engel olmuş.
Dijo que casi lo mató ahí, pero de alguna manera se detuvo.
Ama sorun değil çünkü senin eşyaların orada, benimkiler ise orada.
Pero creo que está bien. Tus cosas están allí y las mías, allí.
Orada doğdum ama ben bebekken Londra'ya taşındık.
Yo nací allí, pero vinimos a Londres cuando era bebé.
Hukuk eğitimi almak için New York'a gidebilirsin Abraham ama korkarım orada vakit ayıracağın yalnızca bu olacak.
Puedes ir a Nueva York a estudiar derecho, Abraham. Pero me temo que ese será todo tu tiempo.
Kolayca bizle gelebilirdi ama dört saat önceden orada olmak istedi.
Ella tranquilamente podría haber venido con nosotros, pero no.
Orada. Ama size ben eşlik edeceğim.
Ahí está, pero no puede acompañarlos.
Kimse geleceğin neler barındırdığını bilmiyor, ama bana ihtiyacınız olduğunda, lütfen orada olacağımı bilin.
Nadie sabe lo que nos espera el futuro, pero cuando me necesitéis, por favor sabed que estaré aquí.
- Ama o hâlâ orada, şimdi gördüm.
- Pero eso sigue ahí, ahora lo veo.
Ama günün sonunda bu şey, ortaya çıktığında eğer savaşmak için orada olmazsak, kim olacak?
Pero, al final del dia, cuando cosa se aparezca... si nosotros no vamos a luchar contra él, ¿ quién lo hará?
... ama unutma ki orada oturup kendi babanı aşağılacak eğitimi sana İngilizler verdi.
pero recuerda. quien si no los ingleses te dieron una educación... para sentarte ahí despreciando a tu propio padre.
Emri uygulamak için orada olmayacaksın ama.
No piensa que debería estar allí para reforzar esas ordenes.
Ama hala orada, o duvarların arkasında bekliyor.
Pero sigue ahí, al otro lado de esas paredes, esperando.
Turneye çıkmak istiyorum ama sen orada olmayacaksın diye can attığım falan yok.
Quiero irme de gira, pero no es que esté deseando la parte en la que tú no estás ahí.
Evet, ama seni içeri aldıkları gece Ghost orada değildi.
Sí, pero Ghost no estuvo la noche que te atraparon.
Utana sıkıla soruyorum ama her zamanki bakıcım... Neye ihtiyacın olursa, orada olacağım.
Mira, odio pedírtelo, pero mi niñera habitual no puede... cualquier cosa que necesites, allí estaré.
Eve dönmenin senin için zor olduğunu biliyorum ama seni ne kadar sevdiğimi ve seyircilere doğru baktığımda orada olduğunu ve beni dinlediğini bilmek benim için çok şey ifade ederdi.
Sé que para ti es duro volver a casa pero... Bueno, sabes lo mucho que te quiero y lo que significaría para mí mirar a través de los focos y saber que estás ahí, que estás escuchando.
- Kusura bakma ama, orada olmadığın sürece, bu varsayımı yapamazsın.
- A no ser que estuvieses allí, no puedes asumir eso.
Deacon ve Scarlett uzun zaman boyunca sana güvenebilmek istediler ama sen orada yoktun.
Deacon y... y Scarlett quisieron contar contigo... gran parte de sus vidas y tú no estabas allí.
Demek istiyorum ki, herkes pısırık Clark Kent'i bilir. Ama o bir yerlerde bulunuyorsa, gayet iyi biliyorum ki, mutlaka orada bir yerde gizlenen bir Süpermen vardır.
Digo, todos ven a Clark Kent... pero... pero estoy segura que hay un Kal-El... escondido ahí en alguna parte.
Tesisi tavsiye ettiğiniz gibi kapattık... ama o da en az benim kadar... orada tam olarak neler olduğunu öğrenmek konusunda sabırsız.
Cerró la planta como se solicitó, pero imagino que está tan ansioso como yo en saber exactamente qué diablos está sucediendo.
Sean, Sean, orada ne yaptığını bilmiyorum... ama Henry'i bunun dışında bırakman gerek.
Sean, Sean, no sé qué estás haciendo aquí, pero necesito que dejes a Henry fuera de ello.
Orada değildim, ama sen oradaydın.
No estaba allí... pero tú estabas.
Orada olan birisi hakkında. Onbaşı ama şu anda firari.
Sobre un chico que estaba por allí, pero se ausentó sin permiso.
Daha kötülerini de gördüm ama insanlar hâlâ orada yaşamıyordu.
He visto cosas malas, pero no con gente aún viviendo allí.
Cookie, istediğin kadar saçmalayabilirsin ama elimde Empire'ın 9 büyük şarkıcısı var ve hiçbiri orada olmayacak.
Cookie, puedes armar tanto líos como quieras... pero tengo nueve de los mejores cantantes de Empire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]