Bir daha перевод на французский
194,386 параллельный перевод
Bir daha asla güvenmeyecek.
Il ne me fera plus jamais confiance.
Bir daha onu göreve çıkarmanı istemeyeceğim.
Je ne te demande pas de le remettre à nouveau sur le terrain.
Onların kötü dürtülerinin bir daha bu dünyaya zarar vermeyeceğinden emin olacağım.
Je vais faire en sorte que leurs vicieuses pulsions ne ravagent plus jamais ce monde.
Eper onu geri çevirirsen, senin yerine geçecek birini bulur ve sen de kimsenin senden bir daha haber alamayacağı kim bilir nereye gönderilirsin ve ne için?
Si tu lui tournes le dos, il trouvera quelqu'un d'autre pour prendre ta place. Et tu seras expédiée Dieu sait où et personne n'entendra plus jamais parler de toi. Tout ça pour quoi?
Gerçek yumurtalara tanrı bilir bir daha ne zaman denk geleceğiz.
Dieu sait quand nous trouverons de nouveau des œufs.
Bir daha asla ıstakoz yemeyeceğim.
Plus jamais d'huîtres.
Ayrıca, bir daha hiç oyanayamayacağız, değil mi?
On n'y jouera sans doute plus jamais.
Seninle olan şeyi bir daha mahvetmeyeceğim.
Je ne vais pas encore tout gâcher avec toi.
Bunu yapma şansını bir daha bulamayabiliriz.
On pourrait ne plus jamais en avoir l'occasion.
Bir daha söyler misin?
Répète ça?
Bir daha böyle bir şey denersen güzel kızının kafasını sinek gibi ezerim, anladın mı?
Amuse-toi encore à ça et je défonce le crâne de ta jolie poupée, pigé?
Bir daha düşünün bakalım!
Va falloir y penser à deux fois.
Daha mezun olmadan Sudan'daki bir yetimhanede bir yaz geçirdim.
Quand j'étais en école de médecine, j'ai passé un été dans un orphelinat au Soudan.
Formül, hangi noktada lityumun, gidip başka bir ülkeyi işgal edip lityumunu almaktan daha pahalı olduğunu belirlemek için ayarlanmıştı.
La formule a été modifiée pour déterminer le moment où le lithium devient si cher que c'est plus rentable de juste, vous savez, envahir un autre pays.
Ay'cı bir heriften çok daha fazlası o.
C'est plus que le mec de la lune?
Daha iyi bir insan olmak istememi sağladın.
Tu m'as donné envie de devenir plus humain.
En azından eski sevgilin seni öldürmeye çalışıp daha sonra işkence görmen için manyak bir kadına teslim etmedi. Onunla eve çıkmadığın için ölen gerçek aşkının üzüntüsünden faydalanmadı.
Au moins votre ex n'a pas essayé de vous tuer et ensuite de vous livrer à une folle qui vous torture et exploite votre deuil envers votre seul vrai amour qui est mort car vous ne vouliez pas emménager avec lui.
Başka bir mesaj daha atıyor.
Il envoie un autre message.
Tamam, o zaman... daha iyi bir fikrin var mı?
D'accord... Tu as une meilleure idée?
Bunu söylemek için daha mükemmel bir zaman olmamıştı :
Il n'y a jamais eu de meilleur moment pour dire ça :
The Partnership hızlı bir şekilde hepimiz için daha iyi hayatlar inşa ediyor fakat biz kendi görevimizi yapmalıyız.
Le Partenariat construit rapidement de meilleures vies pour nous tous mais nous devons continuer à faire notre part.
Olman gereken daha iyi bir yer mi var?
Vous avez un meilleur endroit où aller?
Boş bir kağıt daha mı, Bob?
Un autre blanc, Bob?
Ama, daha çok dana gibi bir çocuk B +'inden daha iyi bir şey yoktur.
Mais, tout comme le veau... il n'y a rien de plus beau que le sang d'un enfant B positif.
Bana bir tane daha getir!
Apporte-m'en un autre!
Bir tane daha!
Un autre!
Notumu aldım, bir daha olmayacak.
Promis, ça ne se reproduira pas.
Aslına bakarsan bu ciddi bir ameliyat, ama daha önce defalarca böyle ameliyatlar yaptım.
L'intervention est complexe, mais je l'ai souvent pratiquée.
Bu söylediğin şeyleri, eğer seksi bir hemşire, kıyafetiyle söyleseydin daha da iyi olurdu.
Ce serait encore meilleur si tu portais une panoplie d'infirmière sexy.
Ayrıca bana sakın lanet olası bir kedi hikayesi daha anlatma.
Ne me sors pas le prétexte bidon du chat.
Froggy'deki tuvalet seksi için, bir kez daha teşekkürler, Jack!
Encore merci pour le sexe dans les toilettes du bar, Jack!
Hayır Sophie. Bana bir şans daha vermelisin.
Laisse-moi une chance.
Bir sürprizim daha var.
J'ai encore une surprise.
Ama son geçirdiğim bir kaç aydan daha iyiyim.
Je me sens terriblement bien.
Evet, idare eder. Ama beş yaşındayken daha bir tatlıydı.
Oui, mais à 5 ans, c'était un amour.
Bir çocuk daha mı yapsak?
Si on faisait un autre enfant?
Öfkeden daha da öte bir şey, inan bana.
Elle est plus que furax.
Yeni bir tane daha inanılmaz bir çocuk yetiştirmek hiç de fena olmaz.
Ce serait peut-être pas idiot de refaire un autre être incroyable.
Bir kez daha! Hadi!
Encore une fois.
Şu an bir çocuk sahibi daha olamayız.
On peut pas avoir un autre gosse.
Daha bir kaç gün oldu.
Ça ne fait que quelques jours.
Ama kimse izlemeye gelmeyecek, eğer siz gidin de izleyin demezseniz, bu yüzden size yalvarıyorum, lütfen... bize bir şans daha verin.
Mais personne ne viendra la voir, à moins que vous ne leur disiez de venir, alors je vous en supplie, s'il vous plaît... donnez-nous une autre chance.
Bir kez daha düşünün bunu.
Pensez-y.
Daha sert bir şeye ihtiyacımız yok mu sence?
Tu es sûr que tu n'as rien de plus fort?
Gerçek bir kız o. Daha doğrusu kadın.
C'était une vraie fille... femme.
İşim, daha doğrusu işimin bir kısmı değerlendirmektir.
Mon travail, une partie de mon travail, est d'évaluer.
Bir tane daha ister misin?
Une autre?
Ama daha iyi bir dünyaya sahip olabiliriz.
Mais nous en aurons un meilleur.
Yani birinde diğerlerine göre daha büyük bir aile sorunu var.
Donc l'un d'eux remet en question la leur encore plus que les autres.
Bir tur daha dönebilirim. Ya sen?
Je m'en ferais bien un autre.
"Kötülüğü daha ortada yokken beklemek nasıl bir deliliktir?"
"Quelle est donc cette démence de devancer son infortune?"
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir daha olmasın 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha söyle 118
bir daha yapma 24
bir daha olmasın 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha söyle 118